Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ertuğrul Apakan, Türkiye'nin İran'ın nükleer meselesinin diplomatik ve barışçıl çözüm dışında bir şekilde çözülmesi seçeneğinin olduğuna inanmadığını söyledi.
Apakan, Tahran Bildirisinin hayata geçirilebildiği takdirde, nükleer programa ilişkin kapsamlı sorunlara olumlu ve yapıcı bir atmosferde çözüm bulunmasına katkı sağlayabileceğini belirterek, Tahran Bildirisinin hayata geçirilebilmesi için bildiriye zaman ve mekan tanınması gerektiğini vurguladı.
Büyükelçi Apakan, BM Güvenlik Konseyinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin nükleer silahların yayılmasının önlenmesi kapsamındaki sorumluluklarına tamamen bağlı olduğunu ve bu kapsamda belli başlı tüm uluslararası anlaşma ve rejimlere taraf olduğunu belirtti.
Türkiye'nin bölgesinde herhangi bir ülkenin nükleer silah sahibi olma ihtimalinden rahatsızlık duyacağını belirten Apakan, böyle bir durumun Orta Doğu'nun nükleer silahlardan arındırılmış bir bölge olması yönündeki hedefe ulaşmayı daha da zorlaştıracağını ve bu hedefe Türkiye'nin büyük önem verdiğini söyledi.
Apakan, Türkiye'nin İran'ın nükleer programının amaç ve niteliğine ilişkin olarak uluslararası toplumda oluşmuş bulunan güven sorununun diplomatik yollardan giderilmesine önem atfettiğini belirterek şöyle konuştu:
"Diplomatik ve barışçıl çözüm dışında bir alternatif olduğuna inanmıyoruz. Bu mülahazalarla Brezilya ile birlikte, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun (UAEK) Tahran Nükleer Reaktörüne yakıt sağlanmasına yönelik yakıt takası önerisi doğrultusunda Tahran Bildirisine imza attık. Söz konusu bildiri İran'ın nükleer programı konusunda yeni bir durum yaratmış bulunmaktadır. Bir güven artırıcı önlem olarak düzenlenen söz konusu bildiri, hayata geçirilebildiği takdirde, nükleer programa ilişkin kapsamlı sorunlara olumlu ve yapıcı bir atmosferde çözüm bulunmasına katkı sağlayabilecektir. Bildiride kayıtlı yakıt takası fikri esasen, soruna kapsamlı çözüm bulunmasını hedefleyen bir yol haritasının ilk aşamasını teşkil etmektedir."
-VİYANA GRUBUNUN CEVABI-
Apakan, Tahran Bildirisinin diplomasi için yeni ve önemli bir fırsat penceresi yaratmış olduğuna inandıklarını belirterek "(Bildirinin) hayata geçirilebilmesi için bu bildiriye zaman ve mekan tanınması gerekmektedir. Yeni yaptırımların Tahran Bildirisiyle yaratılmış bulunan olumlu atmosferi zedelemesinden ve diplomatik sürece zarar vermesinden endişe duyuyoruz. Viyana Grubu'nun cevaplarını bu sabah vermesi manidardır. Ayrıca, bu cevabın olumsuz nitelik taşıması ve yaptırımlarla aynı gün verilmiş olması karar tasarısı ile ilgili tavrımızın belirlenmesinde etkili olmuştur. Tavrımız, Tahran Bildirisinin ve diplomasi seçeneğinin arkasında durduğumuzu göstermektedir" dedi.
Türkiye'nin karar tasarısına hayır oy vermesinin, İran'ın nükleer programından kaynaklanan sorunları önemsemediği anlamına gelmediğinin de altını çizen Apakan, İran'ın nükleer programının amaçları ve niteliği konusunda uluslararası toplumda ciddi soru işaretlerinin mevcut olduğunu ve bu soru işaretlerinin giderilmesinin gerektiğini belirtti.
Apakan, konuşmasında şunları kaydetti:
"Bu vesileyle İran Yönetimine mevcut güven bunalımının giderilebilmesi için nükleer programıyla ilgili şeffaflık göstermesi ve UAEK ile tam işbirliği sergilemesi çağrısında bulunmak isteriz. Ülkemiz bu soruna barışçıl yollardan ve müzakerelerle çözüm bulunmasına önem atfetmektedir. Bu yönde çabalarımızı bugüne kadar sürdürmüş olmamıza rağmen yaptırım kararı alınmıştır. Ancak sözkonusu yaptırım kararının kabulü diplomatik sürecin sonu olarak mütalaa edilmemelidir. Soruna barışçıl yollardan çözüm bulunmasına yönelik çabalara bu kararın kabulünden sonra da daha güçlü bir şekilde devam edilmesi gerektiğini düşünüyoruz."
-"TAHRAN BİLDİRİSİ MASADA KALMALIDIR"-
Türkiye'nin diğer taraftan, İran'ın yüzde 20 seviyesinde uranyum zenginleştirmesi konusunda uluslararası toplumda oluşan endişeleri de not ettiğini bildiren Apakan, "İran'ın programının barışçıl niteliğine ilişkin soru işaretleri uyandıran bu konuda İranlı yetkililerden adım atmalarını bekliyoruz. Şimdi İran'dan beklentimiz, Tahran Ortak Bildirisi doğrultusunda çalışmaya devam etmesidir. Bildiri masada kalmalıdır. İran, 5 1 ülkeleri ile zenginleştirmenin askıya alınması dahil nükleer konuyu ele almak için iyi niyetle müzakere masasına oturmalıdır. Biz buna katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti, bütün bu gerekçelerle, karar tasarısına (hayır) oyu verecektir." dedi.
Brezilya'nın BM Daimi Temsilcisi Maria Luiza Riberio Viotti de Büyükelçi Apakan'ın öncesinde Brezilya'nın "hayır" oyunun nedenlerinin benzer şekilde açıkladı ve diplomatik çözüm önem verilmesi gerektiğini, bu kapsamda Tahran bildirisinin hayata geçmesine zaman tanınmadığını vurguladı.
Oylamanın ardından Konsey salonunda temsilcilerin konuşmaları devam ediyor.
Konseyde şu ana kadar konuşan tüm ülkelerin BM Daimi Temsilcileri, Türkiye ve Brezilya'nın diplomatik çabalarından övgüyle söz ettiler, ancak İran'ın yükümlülüklerini yerine getirmediğini savundular.
GÜVENLİK KONSEYİ'NDE OYLAMA SONUÇLARI
BM Güvenlik Konseyi, İran'a nükleer programı nedeniyle yeni ve sıkı yaptırımlar getiren karar tasarısını kabul etti.
Tasarı, 15 üyeli Güvenlik Konseyinde Türkiye ve Brezilya'nın "Hayır" oyuna karşı 12 "Evet" oyla kabul edildi. Lübnan, çekimser kaldı.
Kararda, İran'ın nükleer ya da balistik programına katılan İran Atom Enerjisi Kurumuna bağlı İsfahan Nükleer Teknoloji Merkezi Başkanı Cevad Rahiki'ye ve toplam 40 İran kuruluşa, uluslararası alanda mal varlıklarının dondurulması ve seyahat yasağı getirilmesi öngörülüyor. Bu 40 kurum arasında 15'i İran Devrim Muhafızlarına, üçü İran Deniz Hatlarına bağlı kuruluş bulunuyor.
İran'ın uranyum zenginleştirme, yeniden işleme tabi tutma ve ağır su projelerini askıya almadığı kaydedilen kararda, İran'ın Konseyin bu konuda kendisine çağrıda bulunan 2006, 2007 ve 2008 yıllarındaki kararlarına uymadığı ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile işbirliği yapmadığı gerekçesiyle çeşitli önlemler alındığı belirtildi.
Kararda, İran'ın UAEK'ye bildirmeden uranyumu yüzde 20 oranında zenginleştirdiği, bundan büyük endişe duyulduğu ve İran'ın nükleer programının dünyada nükleer silahların yaygınlaşması kapsamında risk oluşturduğu bildiriliyor.
Türkiye ve Brezilya'nın İran ile uranyum takas anlaşmasına da atıfta bulunulan kararda, Türkiye ve Brezilya'nın diplomatik çabalarının "güven artırıcı önlem" olarak hizmet edebileceği belirtildi, bununla birlikte İran'ın nükleer meselenin özünü çözmeye yönelik çabalarda bulunması istendi.
Karara göre İran'a halihazırda uygulanan BM silah ambargosu oldukça genişletiliyor, İran'ın nükleer programıyla ilgili olan İran bankalarına yönelik sıkı denetim ve yaptırım getiriliyor. Ayrıca kararda, uluslararası alanda tüm İran bankalarıyla olan alım-satım işlemlerinin sıkı denetimi ve İran'a giden ve İran'dan gelen gemilerin yasaklanan kargo taşımaları yönüne ciddi şüphe duyulması durumunda açık sularda sıkı kontrolü de öngörülüyor.
Konseyin 5 daimi üyesi olan ABD, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya ile Almanya (5+1 ülkeleri) arasında 5 aydır müzakere edilen karar tasarısı üzerinde en sonunda geçen ay uzlaşma sağlanmış ve tasarı 18 Mayısta Konseyin 10 geçici üyesine sunulmuştu.
İran BM Güvenlik Konseyi üyelerinin aldığı kararı sert tepki gösterdi.
Ahmedinejat, kendilerinin iyi niyet gösterdiklerini ve Tahran anlaşmasını imzaladıklarını buna rağmen BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı kararın kabul etmeyeceklerini açıkladı. Tahran, nükleer enerji üretiminin hakkı olduğunu ve bundan vazgeçmeyeceklerini açıkladı.