Bay S. Beyrut’un en nezih bölgelerinden birinde bir cafede oturmuş, önünde dört tane cep telefonu ve neredeyse hiç susmuyor, birini açıp ötekini kapatıyor. Bu arada önündeki kâğıt mendillere de bir şeyler not almakta.
Bu esnada elinden sigara düşmüyor, sigaranın birini yakıp ötekini söndürüyor. Oturduktan birkaç dakika sonra bu kişinin son yirmi dört saate girilmesi nedeniyle kanuni olarak propaganda yasağına rağmen farklı bir zeminde seçim propagandası ile uğraşan bir kişi olduğunu anladım.
Bu yeni propaganda zemini, Bay S’nin (adını gizli tutmak istediği için baş harfini zikretmek zorunda kaldığımız kişi) dediği üzere “para ile propaganda.” Bay S. parlamentoya girmek için hiçbir masraftan kaçınmayan zengin bir adam için çalışıyor.
Beyrut Üniversitesi bünyesindeki uzmanlar tarafından gerçekleştirilen kamuoyu araştırmasına göre seçmenlerin yüzde 80’i oylarını kime vereceğini çok uzun zaman önce belirlemiş.
Asıl kavga ise gri bölge için veriliyor. Bu gri bölge parlamentodaki yüz yirmi sekiz olan sandalyelerin on sekizini oluşturuyor, işte bu sandalyeler için verilecek savaşta bütün araçlara başvurulması gerektiği söyleniyor ki bunlardan birisi de para.
Bay S’nin adayı (ki adını zikretmek istemiyor) para vererek binlerce oy almış. Bay S. Tek başına onun için binlerce oy toplayabilmiş.
Bu aracıların tek yaptığı iş şu… Bunarın ellerine milyonlarca dolar veriliyor ve seçimlere gitme niyeti olmayan ya da kime oy vereceğine karar vermemiş olan kişilere para vererek onları kendi adaylarının tarafına çekiyorlar.
Yine Bay S’nin ifadesine göre para bu gibi konularda çok açık bir ifade biçimi… Zira sen adayını belirmedi isen para senin önünü aydınlatıyor.
Savaştan daha fazlası
Bay S’nin seçimlerde on seneyi bulan tecrübesi, ondan önce de iç savaş sırasında silah satma konusunda odaklanan aracılık görevi çerçevesinde oluşmuş. Şöyle bir yorum yapıyor: Hem seçimlerde hem de iç savaşta paranın rolü küçümsenemez; ancak iç savaş biraz daha uzun sürdü. Zira Lübnan iç savaşı 1975’ten 1990’a kadar sürdü ve bu süreçte binlerce adam ölmüştü.
Bay S. oy fiyatları konusunda ise şöyle diyor; seçimlerden bir hafta öncesinde Beyrut’ta bir oy 250 Dolar, Beyrut dışında ise bir oy 100 Dolar’dı. Ancak son yirmi dört saatte Beyrut dahilinde bir oy 500 Dolar, Beyrut’ta dışında ise 250 Dolar. Yani 20 bin oy alabilmek için 10,5 milyon dolar sarf edilmesi gerekiyor.
Bay S’nin dediğine göre kendi adayı bu seçim için 50 milyon Dolar ayırmış, ifadesine göre “Benim adayım milyarder, onun için bu paranın hiçbir önemi yok” bunun yüzden adayların dışarıdan para ile desteklendiğini ise kabul etmiyor.
Karşılıklı Suçlamalar
Taraflar, bu seçimde çokça para kullanıldığını dillendiriyorlar. Lübnanlılar siyasi çekişmede tarafların galip gelmek için para kullandığı konusunda müttefikler. 14 Martçılar seçimlerde muhalefetin galip geleceği konusunda uyarıldılar.
Bu bağlamda seçim propagandaları sırasında oy satın almak için para kullanıldığı dillendirildi ve birçok devlet ismi (İran, ABD ve Arap devletleri gibi) bu süreçte zikredildi.
Buna rağmen seçim kampanyaları süresince siyasi anlamda para kullanımı meselesi yer altında yürütülürken ilk defa seçimlerde görevli olacakların seçimi konusunda gün yüzüne çıktı.
Lübnanlı kaynaklara göre İçişleri Bakanlığı’na bu konuda çokça şikayette bulunulmasına rağmen, İçişleri Bakanlığı yaptığı araştırmalarda olayın mahiyetinin ne seviyeye geldiğini tespit edemedi.
Lübnan üzerindeki bölgesel ve uluslararası çekişme, seçimler gibi basit bir çekişmeyi bile bütün legal ve illegal silahların kullanıldığı gerçek bir savaşa döndürüyor.
Bay S’ye satın aldığı oylara nasıl güvendiğini sorduğumuzda ise bu konudaki uzun sürede oluşmuş tecrübesinin kendisine dürüstlerle yalancılar arasında ayrım yapabilme imkânı verdiğini söylüyor.
Ancak Bay S. kendisiyle aynı işi yapanların bu işi para için yaptıklarından şikâyetçi… Zira o, adayına inandığı için bu işi yaptığını söylüyor.
Görüşmenin sonunda Bay S’ye bu işten ne kazandığını sordum, Bay S. ise meslek sırrı olduğunu söyleyerek bu soruya cevap vermedi.
YDH