Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Suriye konusunda takındığım duruş ve tavrımdan dolayı bazı yazar dostlarım, hayal kırıklığı yaşayıp beni eleştirmişler. Demek ki beni zalimin yanında değil, karşısında olan birisi olarak tanıdıkları için kendilerine göre zalimin yanında duruşumdan dolayı benim hakkımda hayal kırıklığına uğradıklarını dile getirmişler.

Yazar dostlarım, ben sizleri seviyor ve size güveniyorum, siz benim kardeşlerimsiniz. Siz beni sevmeseniz hayal kırıklığı yaşamazdınız, beni iyi bir insan olarak biliyorsunuz ki bende yanlış görünce doğal olarak hayal kırıklığı yaşamışsınız.

Tabii ki ben de yanılmış olabilirim. Ben öncelikle bu hassasiyetlerinizden dolayı sizlere teşekkür ediyorum, Allah sizlerden razı olsun. Değerli kardeşlerimin ve dostlarım uyarı eleştirilerinizi dikkate alıp duruş ve düşüncelerimi yeniden gözden geçireceğim. 

Siz dostlarımdan istirhamım, sizleri bu hayal kırıklığına uğratan düşüncelerimde beni aydınlatıp uyarmanızdır. Kafamı meşgul eden soru işaretlerini giderip benim aydınlanmama yardımcı olmanızdır. Böylece ben de hatalarımı görüp tövbe ve istiğfar edeyim. Yanlıştan dönmek ve tövbe etmek ayıp değildir.

Beni aydınlatıp ikna etmenizi istediğim konular şunlar;

Suriye’nin Humus kentinde Sarkozy’nin asker ve subayları, kendi ordularında dahi bulunmayan silahları getirip, kime karşı kullandılar? Bunlar orada ne arıyorlardı? Ayrıca Suriye’de, sadece Hama ve Humus’ta mı Müslüman var ki yönetim onları katlediyor? Ülkemiz ve dünya medyasına servis edilip, haber emperyalizminin desteğiyle yayılan bilgi, haber ve görüntülerin doğruluğundan emin misiniz?

Sizler, Başbakanımızın tanıttığı, soyundan anlaşılacağı gibi, yani bir İsrail uşağı olması pek muhtemel olan Sarkozy’nin gönderdiği askerlerin, Humus’ta mazlumdan yana tavır sergileyip, zalimi ortadan kaldırarak, Suriye’ye adaleti getireceklerini mi düşünüyorsunuz? 

Amerika ve İsrail’in silahları oradaki tekfirci mücahitlerin(!) elinde ne arıyordu? İsrailli bakanın da inkar ettiği, tekfirci mücahitlerin, Belçika’da otel odalarında Siyonist ajanlarıyla yaptıkları toplantılar size ne ifade ediyor?

İsrail bu durumdan neden bu kadar mutludur? ABD hakikaten Suriye’de adalet ve demokrasi mi istiyor? Yoksa İsrail’i rahatlatacak, Arap’ın parasını, Müslüman’ın parasını, hacca giden Müslüman’ın bıraktığı dövizleri İsrail’e yediren Suud benzeri bir yönetim mi istiyor Suriye’de?

Kuran’ımızı yakıp çiğneyen Amerikalılar, Afganistan’a demokrasi mi getirdiler? 1,5 milyon Müslüman’ın kanını akıtan ve akıtmaya devam eden Amerikalılar, Irak’a demokrasi getirdiler mi ki, Suriye’ye de demokrasi getirsinler?

Suriye’de bir anayasa değişikliği yapıldı, halkın oyuna sunuldu, artık tek parti ve ömür boyu başkan olmayacak, başkanı halk seçecek, iki defadan fazla da seçilemeyecek, halk istediği partiye oy verecek.

Peki, Suudi Arabistan’da durum nedir? Arabistan’da çocuklar öldürülüyor, kadınlar tutuklanıp öldürülüyor, Suudi Arabistan kendi ülkesini bırakmış, Yemen’de, Bahreyn’de kan akıtıyor, Suudi tankları ve uçakları ölüm saçıyor.

Suudi Arabistan kralı çok mu adil ve demokrattır? Bahreyn’in kralı çok mu adil ve demokrattır? Yemen’in diktatörü çok mu adil? Oralarda neden anayasa değişikliği yapılıp, halkın istediği demokratik rejim getirilmiyor da halkın başına zehirli bombalar atılıyor? Bu bombalardan minnacık bebekler bile zehirlenerek ölüyor. Orada Batılılarla beraber bunca mezalime karşı neden suskunsunuz? Ama Suriye’ye gelince, Batılılar ve onlara bağlı krallarla ağız birliği yapmanız da beni hayal kırıklığına uğratıyor.  Bütün bu olup bitenlerle ilgili sizin de yanıltılıp yanılma ihtimaliniz hiç mi yoktur?

Dinime söven bari Müslüman olsa sözü var ya, işte bu söze binaen soruyorum, Suudi Arabistan kralının demokrasi havarisi, Sarkozy’nin de demokrasi yanlısı ve Sünni Müslümanların dostu olduğuna mı inanıyorsunuz?

Benim kardeşlerim, benim dindaşlarım, benim vatandaşlarım!  Sarkozy’nin dostluğu, sizi seviyor olması sizi mutlu eder mi? Onların sizden hoşlanması sizi mutlu eder mi? Onlarla silah arkadaşı olmak sizi mutlu eder mi?

Bu naçiz kardeşiniz ta başından beri bir şeye garanti vererek diyor ki, sevgili başbakanımızın elinde halen fırsat var. Suriye’de de, Bahreyn’de de sorunları çözer, halkı mutlu edecek ve dengeleri bozmayacak bir formül ortaya koyar ve her iki ülkede de barışı sağlar, böylece akan Muhammed ümmetinin kanı durdurulur.

Benim sorunumu çözmek Sarkozy’e kalmamıştır, Sarkozy benim dostum değildir diye düşünüyorum, yanılıyor muyum kardeşlerim?

Eğer burada biri yıldızlaşacaksa, adaletin kahramanı olacaksa, bu Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmalıdır, Sarkozy olmamalıdır. Sevgili dostlar ben yanılıyor muyum?

Kaddafi zalimdi, Kaddafi’ye İmam Musa Sadr’dan dolayı özel öfkem de vardır, ama o zaman da dedim ben, şimdi de diyorum, Batının bombardımanı altında onun da yenilmesini istemiyordum. Kaddafi’nin batıyı mağlup etmesini istiyordum. Bu bizim iç meselemizdir.  Benim kardeşim bana zulmederse kırılırım incinirim, ama ezilmem. Ama düşman benim namusumun üstüne bomba atarsa bu benim kişiliğimi ezer.

Saddam aralarında yakından tanıdığım ve sevdiğim birçok insanın da bulunduğu 1,5 milyon insanı öldürdü. Ama Allah şahit ki Saddam’ın da ABD’yi mağlup etmesini arzu ederdim. Siz sevgili dostlarım, hangi cephede olduğunuza bir bakın!

Ben kimsenin cephesinde değilim, ben Muhammed’in cephesindeyim, ben mazlumların cephesindeyim. Allah’ım sen şahit ol, hiçbir devlete hoş görünme gibi bir derdim ve sorunum yok benim. Ben sadece senin rızanı gözetirim ve sadece dünyayı kasıp kavuran emperyalizm ve Siyonizm’in ne tarafa cephe aldığına ve namlusunu ne tarafa yönelttiğine bakarım. Ona göre tahlil yapar, tavır belirlerim.

Şimdi sizler bana söyleyin, ben Sarkozy’nin yanında mı durayım, ABD emperyalizminin yanında mı durayım, Siyonist İsrail’in yanında mı durayım? Müslümanları katletmeyi sevap sayan, ahiret kurtuluşu ve azığı sayan tekfircilerin yanında mı durayım? 21. yy’da kendisini tanrının halifesi sanan kralların yanında mı durayım?

Sevgili kardeşlerim, sizinle aynı cephenin insanlarıyız, biz Kur’an talebesiyiz, biz Muhammed’in ümmetiyiz, biz sadece ve sadece Allah”ın kullarıyız, emperyalizmin uşağı değiliz!

Bizim cephemiz birdir, bir olmazsa yazık olur, bir olmazsa günah olur, bir olmazsa birimiz dinden çıkmışız demektir.

Bu soruların cevabını verin bende özür dileyeyim, yaptığım hatadan ve düştüğüm gafletten uyanarak ben de sizlerin dediklerini daha yüksek sesle haykırayım. 

İmam Zeynel Abidin’in duasında arz ettiği gibi, Allah’ım bize gerçeği tüm çıplaklığıyla görmeyi nasip et. Bizi gafletten uyandır, vahdetimizi birliğimizi bozma, bozanlara fırsat verme. Kardeşlerimle dindaşlarımla aramıza ayrılık salma, salmak isteyenlere fırsat verme. Ülkemin birliğini, dirliğini koru, koruyanlara yardım et, bozmak isteyenlere fırsat verme.

Selam sevgi ve dualarımla...

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.