Ersan Baydemir

İyilerin En İyisinin Ölümü

07 Haziran 2013 22:21

Safer ayının 28. günü…

Medine’nin yeri göğü ile bir hüzün yumağına döndüğü gün!

Yüce elçinin ümmetinden ayrıldığı gün!

Ali için sabır taşının çatladığı gün!

Bugün ümmet, manevi babasını, yani Peygamberini kaybederken, Fatıma öz babasını ve varlığının güneşini kaybediyor.

Bugün Fatıma’nın güneşsiz kalan bir çiçek gibi sararıp solmaya başladığı gündür.

Ali’nin sırtını dayadığı koca dağ bugünden sonra artık yok…

Hasan ve Hüseyin artık dedesiz… Cennet gençlerinin efendileri, kendilerini öpüp okşayan, kendileriyle oynayan, o şefkatli dedelerini kaybettiler.

Bugün Peygamberlerin en hayırlısı

Bugün babaların en hayırlısı

Bugün dedelerin en hayırlısı

Bugün iyilerin en iyisi öldü…

Bugün hüzün ve keder günüdür. Ehlibeyt’in mutlu günleri bugüne kadardı.

Ehlibeyt için bugün gerçek bir dönüm noktasıdır. Artık Peygamber evladı olmak onları musibet yağmurundan korumayacaktır.

Bugün Ehlibeyt’i Kerbela’ya götüren kara günlerin ilkidir…

Evet tarihte Aşura günü kadar hazin bir zulüm, Aşura günü kadar acı bir musibet yoktur. Ne var ki o acı günün de başlangıcı yine Safer ayının 28. günündendir.

İnsanlık tarihi Hz. Muhammed Mustafa’dan daha büyük ve yüce bir şahsiyete tanıklık etmediği için, onun vefatından daha büyük bir kayba da tanıklık etmemiştir.

O, karanlığın en koyu olduğu cehalet çukurunda, en parlak hidayet mesajını taşımış ve bütün insanlığa ulaştırmıştır.

Bütün insanlığın yüce Allah’a bu mutlak rahmet ve hidayet güneşi için şükretmesi gerekir.

Rasulü Ekrem’i Ehlibeyt’inden ayrı gayrı tutmak imkansızdır. Onlar bir bütündür. Peygamber ve Ehlibeyt’i insanlığın başına giydirilmiş bir taç gibidir. Bu tacın güzide incisi Hz. Ahmed-i Muhtar’dır.

Rasulullah, Ehlibeyt’i olmaksızın kendisine selam gönderilmesini bile eksik ve ebter bulmaktadır. Kendisini Fatıma’sız, Ali’siz, Hasan ve Hüseyin’siz selamlamamızı bile istemiyor.

Esasen şöyle düşünmek lazım: Allah (c.c) bize tek başına bir örnek insan göndermemiştir, bir aile göndermiştir. Hz. Muhammed (s) Ali’si, Fatıması, Hasan ve Hüseyin’i ile beraber bize örnektir. Onlar dünyada da cennette de birdirler. Her ne kadar nübüvvet sadece Hz. Rasulullah ile sınırlıysa da bu böyledir. Vahiy Rasulluh’ın kendisine, Ehlibeyt’in ise evine gelmiştir.

İşte bu birliğin sembolik cilvelerinden biri de Peygamberimizin doğum ve ölümünde görülmektedir. Peygamberimizin saadetli doğum günü Hz. İmam Cafer Sadık ile aynı güne, hazin vefatı ise Hz. İmam Hasan’ın şehadeti ile aynı güne denk gelmektedir.

Peygamberimizin vefatına gönlümüz hüzünlenirken Hz. İmam Hasan’ı da kalpten bir selamla selamlıyoruz. Zehirle çehresi solan ve Hüseyin ile Zeyneb’in kalbinde hüzün fırtınaları kopartan o güzel İmam’a olan itikadımızı, sevgimizi, aşkımızı dile getiriyoruz.

Selam sana ey İmam Hasan-ı Mücteba!

Selam sana ey Fatıma’nın kalbinin meyvesi!

Selam Sana ey İmam Ali’nin şecaatli yiğidi!

Selam sana ey Zeyneb’in sevgili abisi!

 

Sözlerime Hz. Ali’nin, efendisinin ölümünde duyduğu hüznü ifade eden şu sözüyle son veriyorum:

Ya Rasulallah!

Sabır her halde güzeldir, ancak senin ayrılığın hariç!

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

TARİH, KERBELA VE RİSALET AİLESİ
07 Haziran 2013 22:21

Barış Aldatmacası!
07 Haziran 2013 22:21

EY KERBELA!
07 Haziran 2013 22:21

Yiğidi Bitiren Fitnedir
07 Haziran 2013 22:21

Kafası Karışıklar İçin
07 Haziran 2013 22:21

Esadçı Olmak
07 Haziran 2013 22:21

Başbakan Neden Korkuyor?
07 Haziran 2013 22:21

Babasının Anası!
07 Haziran 2013 22:21

Bilgili Cahillerden Korkmalı!
07 Haziran 2013 22:21

Tüm Yazılar