Daha önce de söylediğim gibi, Amerika ve İsrail üzerlerine düşeni yapıyorlar. Akrep ve kurbağa yolculuğunda kurbağayı sokmaya çalışan akrebin "Ben yaratılışımın gereğini yapıyorum." dediği gibi, onlar da kendi varlıklarına uygun davranıyorlar. Onlar profesyonel davranıyorlar. Onlar kendi bulundukları cepheden doğruyu yapıyor. Bizi birbirimize düşürmek için uğraşmaları, bizi birbirimize düşman etmeleri onlar açısından en güzelidir. Çünkü bizimle yiğit gibi yüz yüze gelme imkanları yok, dayanma ihtimalleri yok, işte bu nedenle bizi birbirimize düşürmeye çalışıyorlar. Çakalların aslanlarla yüz yüze gelme şansları yok, aslanları birbirinin üzerine salmak için uğraşıyorlar. E haklılar kendi açılarından, ne yapsınlar? İflasa gidiyorlar, dünyayı sömürmeleri lazım, giremiyorlar, girince kaçmak zorunda kalıyorlar, askerlerinin morali bozuluyor. Havadan bombalıyorlar ama yere inince aslanları görüp korkuyorlar, baş edemiyorlar. Onlar açısından en güzeli bizi birbirimize düşürmektir.
Bu noktada, Osmanlıya karşı kurulan Suudilere yeni bir perspektif de verildi. Tevhid bayrağının sancaktarlığı! Bundan öte ne olabilir ki? Tevhid ve şirk… Sözümona İbrahim Halilullah’ın, Muhammed Mustafa’nın bayrağını onlar omuzlamış oldu. Ama o tevhidin kendi içinde bir şeytanlık var. Allah’tan başkasına secde edilmez, el açılmaz, bir şey istenmez, dilek dilenmez vs. bu sözlere Müslüman ne desin? Ama bunun içinde bir şeytanlık var. Allah Adem’e kendi ruhundan üfledikten sonra O’na secde edilmesini istedi. İlahi-Rahmani ruh Adem’e üflendikten sonra, melaikenin secdeye emredildiği şey Nur-u Muhammedî idi. O'na kainat secdeye eğildi. O gün en üstün varlık meleklerdi ve fakat onlara bile bu nura secde emredildi. Hepsi secde etti Muhammed’in nurunun karşısında. İblis hariç, sadece o "Ben senden başkasına secde etmem." dedi. Onların tevhit anlayışının içinde bir şeytanlık var dediğim şey budur işte. Bu nura düşman oldu İblis.
Suudiler İngilizlerin kurgusuyla hükümet olur olmaz, ilk işleri Peygamber hanedanının mezarlarını yerle bir etmek oldu. Sonra Peygamber efendimizin mezarını yok etmek istediler. Türkiye Cumhuriyeti daha yeni toparlanıp kurulurken Atatürk’ün haberi oldu, eğer oraya dokunursanız Mehmetçik’i gönderirim dedi, Ravza-i Mutahhara’yı son anda kurtardı.
Bu anlayış girdiği her yerde Müslümanların başının belası oldu. Pakistan’a girdiler, Ziya-ül Hak ihtilali ile, Suud parası ile yapıldı o ihtilal, Pakistan’da iç savaş o tarihe kadar yoktu, oradaki müminler, bütün mezhepler iç içe yaşıyorlardı. Zülfikar Ali Butto Şia geleneğinden olmasına rağmen, halkın yüzde sekseni Sünni olmasına rağmen, onu seçip başkan yapan halk, onun ölüsüne bile oy verdi. Yerine Benazir Butto geldi, Vahhabiler onu öldürdü, halk onun kocasını getirdi. Ama o gün bugündür de Pakistan’da kardeş kavgası var, her gün mescitler bombalanıyor, sürekli terör var.
Orada Suud parasıyla kurulan beş bin medreseden yetişen talebeler (Farsça’da talibin çoğuludur Taliban, yani öğrenciler demektir), oradan girdiler Afganistan’a, Hikmet Yar ve Rabbani merhumun yeni savaştan kurtarıp kurduğu hükümeti yıkıp dağıttılar ve Amerika’nın oraya girmesine vesile oldular. Sakal uzunluğuna bakıp, burkasına bakıp insanları öldürmeye başladılar, beş bin senelik tarihi eserleri puttur deyip yıkmaya başladılar, artık Afgan halkı bunlardan illallah dedi, Amerika öncülüğündeki Nato, halkın kurtarıcısı olarak orayı işgal etti. Bugün dahi her gün orada kan akıtıyor Nato uçakları, oradan Pakistan’a saldırıyor ve sivilleri öldürüyor. Kuran’ı yakıyor, Kuran’a saldırıyor. Bu anlayışın getirdiği şey işte bu.
Cahar Dudayev Çeçenistan’da bağımsız devlet kurdu, bunlar oraya daldı, terör eylemleri yaptılar, biz burada İslami hilafeti ilan ediyoruz deyip, o bağımsız devleti de yıktırdılar, Çeçen halkını da kırdırıp yok ettiler. Şimdi öylesine Rusların lütfettiği özerk bir bölge oldu Çeçenistan.
Iraklılar bin senedir kardeşçe yaşıyordu, bin senedir o masum İmamlara hadimlik yapıyordu, Samarra’nın hemen hemen tamamı Sünni’dir, İmam Hadi ve İmam Askeri’nin hadimliğini yapıyor ve orayı koruyorlardı. Vahhabilik, Amerika işgaliyle birlikte oraya girdikten sonra bin senelik o kubbeyi ve dünyanın en büyük altın kubbesini bombaladı. Amerikalılar değil, tekfirci Vahhabiler bombaladı. Irak’ta kardeşi kardeşe öldürtüyorlar ve dün dahi Kazımeyn’de İmam Musa Kazım (a.s)'ın ziyaretçilerinin üzerine havan topu attılar.
Suriye’ye girdiler, Zeynebiye’ye saldırdılar, ikiyüz kiloluk patlayıcıyla otoparka otomobille girip patlattılar. Hz. Rugeyye’nin mezarının imamını şehit ettiler.
Afganistan’da devirdikleri Şii değil Sünni’ydi, öldürdükleri Şii değil Sünni’ydi.
İsrail Filistinlileri öldürüyor, bu anlayış İsrail’e sekiz milyar dolar veriyor. Bu ne parasıdır? Müslümanın Hacca, Umre'ye gittiğinde bıraktığı paraları, bu Vahhabi Suud krallığı İsrail’e gönderiyor, akıllı bombalarla Gazze’deki çocukları öldürsün, Filistinlilerin evlerini başlarına yıksın diye. Oraya bereket getireceğine inanmıyorsunuz değil mi bu anlayışın?
Ve biz bu anlayışla askeri anlaşma yapma peşindeyiz. Pakistan’a bereket mi geldi? O gün bugündür Pakistan’da huzur kalmamıştır. İnsanlığın da İslam’ın da baş belası bu tekfirci Vahhabi anlayıştır. Şu anda Suriye’de halkı katleden, çocukları öldüren ve sonra bunları dünyaya Arap medyası aracılığıyla 'Esad yapmıştır' diye servis eden, yine bu tekfirci anlayıştır.
Eğer bir gün bu ülkede de kardeş kanı akarsa, yine vesilesi onlar olacak ve bu anlayışı bu yurda sokacak olanlarda, bunun vebalini Allah indinde de halk indinde de vermek durumunda kalacaktır.
Örnekleri ile verdim, birisi de çıksın desin ki bu bilgiler yanlış bilgidir. Girdikleri yere kan götürdüler ve İslam’ın mağlubiyetini götürdüler, İslam’ı yok ettiler, Rus işgalini götürdüler, Amerika işgalini götürdüler. İşte bunlar Siyonizme uşaklık ediyorlar, Müslümanların parasını bunlara yediriyorlar.
Kuran’a bakın diyor ki, Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin, onlar birbirinin dostudur. Sizden kim onlarla dost olursa (onlarla cephe yoldaşı olanlara işaf ederek söylüyorum) o da onlardandır!
Allah zalimleri hedefine ulaştırmaz, bu bir müjdedir. Kalbinde hastalık olanlar, Yahudi ve Hristiyanlara yaranmak için koşturup duruyorlar ve “Biz onlara uşaklık etmezsek başımıza bela gelir, bunlarla beraber olursak beladan kurtuluruz.” diyerek, "Onların bize çizdiği kırmızı çizgilerle biz hareket etmek durumundayız ki beladan kurtulalım." derler. Kuran bunu söylüyor ben demiyorum.
Ümit edin, Allah ya fetih getirecek ya da onların başlarına bir iş getirecek ki, o Yahudi ve Hristiyanlara uşaklık edenler yaptıklarına pişman olacaktır diyor Kuran. Bu ayeti ben müjde olarak kabul ediyor ve bu müjdeyi bize çabuk vermesini diliyorum.
Allah’ın selamı üzerinize olsun.