Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye’deki Rus askeri varlığının bir kısmının çekileceğini açıklaması, Suriye ve ilgili ülkelerde dalgalanmalar yarattı.
Açıklama sonrası “Rusya’nın Esad’ı terk edeceği, durumun muhaliflerin lehine evrileceği, Rusya’nın Suriye operasyonlarında başarısız olduğu, operasyonların ekonomik yükünü artık kaldıramadığı Batı’ya jest yapmak için böyle bir karar aldığı” yorumları yapıldı.
Cenevre görüşmeleri de bir şeydir elbet; ancak bu savaşın bugünü ve geleceğini belirleyen en önemli kriter sahadaki durum.
Cenevre jesti
Rusya’nın açıklaması bugüne kadar diplomatik anlamda ilk kez umut vaat eden Cenevre görüşmelerinin hemen öncesinde oldu. Bu, Rusya’nın zaten devam etmekte olan bir ateşkes sürecinin yaşandığı dönemde muhalifler de dahil tüm taraflara jesti olarak yorumlanabilir.
Askeri varlığın boyutu
Önemli olan bu kısmî çekilmenin Suriye’deki Rus askeri varlığında niteliksel bir değişim yaratıp yaratmayacağı ve bu doğrultuda Rus ordusunun Suriye ordusuna desteğinin devam edip etmeyeceği.
Rusya’nın hedefleri neydi?
Rusya’nın açıklamasında “Rus güçlerinin barış süreci için gereken koşulları yarattığı” vurgusunun yapılması önemli. Dikkat çekilmesi gereken nokta şu: Rusya bugüne kadar Suriye krizine siyasi/diplomatik çözüm bulunmasından yanaydı. Ancak Batı’nın diretmesi (silahlı gruplara desteği) dolayısıyla “dengeyi sağlamak, Batı ve muhalifleri siyasi çözüme zorlamak” amacıyla Suriye’ye girdi.
Rusya’nın Suriye’deki hedeflerinin IŞİD, Nusra ve aynı ideolojileri paylaşan örgütlere yönelik olması bunun göstergesi.
ABD’nin başaramadıkları yapıldı
Rusya Suriye’deki ateşkes sürecini bizzat yürütüyor ve son yapılan resmi açıklamalara göre Rus yetkililer ile 40’in üzerinde örgüt arasında anlaşma sağlanmış durumda. Rus birliklerinin Suriye’de 6-8 aylık bir süre için kalması öngörülmüştü. Bu sürenin sonunda Rusya muhalifleri bombalamaktan masaya oturma aşamasına gelmiş oldu.
Bu da bize ateşkes sürecinin başarılı şekilde yürüdüğünü gösterir. Bu süreç sonunda ABD’nin bugüne kadar başaramadığı “ılımlı muhalif yaratma” işini de Rusya ABD adına üstlenmiş olarak başaracak gibi görünüyor.
Suriye yönetimi ise gerçek muhalifler ile masaya oturmayı çoktan kabul etmişti.
Tümüyle tamamlanmadı
Geriye ne kalıyor? İŞİD, Nusra ve benzer örgütler. Bu örgütlerin sahadaki varlıkları devam ederken Rusya’nın “ordu hedeflerini gerçekleştirdi” açıklaması gerçekçi mi?
Suriye ordusunun son kazanımları düşünülecek olursa evet, Suriye haritası göz önüne alınacak olursa hayır.
Açıklamada “Suriye ordusu ve vatansever güçlerin üstünlüğü ele geçirdiği” ifadesi yer almış olsa da Suriye ordusu ile bu örgütler arasında çatışmaların devam edeceği ve ordunun Rus hava desteğine ihtiyacı olduğu aşikar.
Ancak bu, Suriye ordusunun zayıf olduğu anlamına da gelmiyor. Ordu Rusya’nın da desteği ile nitelikli silahlara da kavuştu ve taktiksel açıdan gelişti.
Rus varlığında niteliksel azalma olmayacak
Rusya’nın açıklamasında Hmeymim (hava) ve Tartus (deniz) üslerinin faaliyetlerine devam edeceği belirtiliyor.
Konuyla ilgili haberlerde “Rus güçlerinin çekileceği sadece bu üslerin kalacağı” ifadeleri bu üsler dışında sanki çok büyük bir Rus varlığı mevcutmuş havası yaratıyor. Ancak zaten Rusların bu iki üs dışında büyük bir varlıkları söz konusu değil. Dolayısıyla Rusya’nın Suriye’deki varlığında niteliksel bir azalma olmayacak.
S-400’lerin kalması Türkiye ve Suud’a mesaj
S-400’lerin kalacak olması ise Türkiye ve Suudi Arabistan’a mesaj. Putin böylece çekilme ile Suriye’de boşluk oluşacağı ve Türkiye gibi komşuların müdahale edebileceği düşüncesini de önlemiş oluyor.
Moskova-Şam problemleri hayati değil
Kararın alınması ile ilgili yorumlarda dile getirilen bir başka ihtimal Suriye ile Rusya arasında sorunların olduğu ve Putin’in yönetime de mesaj vermek istediği şeklinde.
İki ülke arasında muhtemelen bazı konularda problemler yaşandığı düşünülebilir. Ancak bu problemler hayatı nitelikte değil ve Putin’in büyük iddia ile girdiği Suriye’den bu sebeple çekileceğini düşünmek çok da mantıklı görünmüyor.
ABD ile Rusya Suriye krizinde karşı karşıya gelmiş olmalarına rağmen muhtemelen son dönemde birbirlerini anlamaya başladılar ve yalnız kaldılar.
ABD VE Rusya’nın yakınlaşması
Obama’nın son açıklamalarında Erdoğan ve Suudi yönetimini eleştirmesi bunu düşündürüyor.
Bu, ABD’nin Suriye hedeflerinden vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Ancak ABD’nin Rusya’nın tezlerine yaklaştığı ve Rusya’nın da buna karşılık ABD’nin gerçekleştirmek istediği “ılımlı muhalifler” konusunda ABD’ye yardımcı olduğu ortada.
Böylece ikili Suriye konusunda ortak bir zeminde buluşmuş görünüyor.
Şam da taviz verebilir
Cenevre görüşmeleri öncesi Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in “Esad kırmızı çizgimizdir, kimse hayal görmesin” demesi Suriye’nin taviz vermeyeceğini gösteriyor. Hükümetle ile masaya oturacak muhaliflerin bu konuda diretmede bulunup bulunmayacağını bu görüşmelerde göreceğiz. Muhtemelen konu yine sürüncemede bırakılacak.
ABD’nin ise artık en azından Obama gidene ve yeni başkan gelene kadar (mart 2017) bariz bir politika değişikliğine gitmesi imkansız görünüyor.
Suriye’deki Kürtler konusunda ABD “gerektiği kadar” yardımda bulunmuş olsa da bariz bir varlık göstermiyor. Rusya da bu konuda öne çıkmamayı tercih ediyor. Çünkü Suriye yönetimi bu konuda dikkatli bir söylem kullanılmasından yana.
Cenevre görüşmelerinden somut sonuç çıkarsa bu, kriz sürecinin bu yıl içinde biteceği anlamına gelir.
El Kaide temelli örgütler tabii ki bu sürecin dışındalar ve öyle kalacaklar. Bu da savaşın bu örgütler ile süreceğini gösteriyor.
Bu durumda Rusya hava gücü ile Suriye ordusuna destek olmayı sürdürecek.
Rusya, Suriye yatırımından vazgeçmez
Diğer yandan Rusya Suriye’de “büyük yatırıma” girişti. Hem şimdiki ekonomik mücadelesinde hem de gelecekle ilgili projeksiyonlarında Suriye Rusya için çok önemli.
Rusya Suriye yatırımından vazgeçmez. Ayrıca Suriye Rusya’nın Ortadoğu’ya açılan kapısı. Putin Suriye’ye girdiği zaman planını sadece Lazkiye ile sınırlı tutmamıştı. Rusya artık “bölgede.”
Bu nedenle Rusya’nın “muhalifler” tarafından sevinçle karşılanan, Türkiye’de el-Kaide düşüncesine yakın olanların neredeyse kutlama yapmalarına sebep olan açıklamalarından “Putin’in Esad’ı terk ettiği” sonucunu çıkarmak güç.
Rusya’nın bu kararı tek cümle ile “askeri alanda işlerin yoluna girmeye başladığı ve bunun siyasi alanda da hayata geçirilme aşamasında olunduğu bir dönemde Batı’ya jest ve muhaliflere güvence vermek için yapılmış bir hamledir.”
Çözüm istemeyenler: Türkiye ve Suudi Arabistan
Bunun dışında bir anlam aramak için sebep yok. Suriye krizinde gelinen noktada Suriye’deki bazı örgütleri bugünlerde Ankara’da ağırlayan AKP hükümeti ve Suudi Arabistan yönetimi dışında ısrarcı olan kalmadı.
Bu ikilinin dışındaki herkes Suriye’de çözüm istiyor. Putin bu hamlesi ile Batı ile olan gerginliği azaltmanın yanı sıra Erdoğan ve Suudi yönetimini izole etme çabalarında yeni bir adım atmış oldu.
Cenevre görüşmeleri sonrası bu durum daha da netleşecek. Yakında Türkiye ve Suudi Arabistan tamamen oyun dışı kalacak.
Suriye içinde ise anlaşma sağlanan örgütler el-Kaide temelli örgütler ile mücadeleye katılacaklar.