Fehim Taştekin
Afrika'nın IŞİD'inden Kime Ne
Afrika’nın feci trajedileri birkaç kaç istisna dışında insanlığın vicdanındaki ateşi yakma şansını bulamadı. Paris’te terörü karşı sergilenen birlik görüntüsü dünyanın geri kalanı için de iyi bir başlangıç olabilir ama trajedisiyle baş başa kalmış halklar için umutlu değilim. Çünkü dünya liderleri Paris’te topladıkları krediye Nijerya’da bulamazlar. Sonra ayaklarında Afrika’nın tozu kalır, maazallah!
Tabi tuzu kuru dünyanın teröre karşı çifte standardına değinirken suçu başkalarına yıkan yerel aktörleri aklama niyetinde değilim. Suçun büyüğü zorba, yolsuz, hırsız, rüşvetçi ve nepotik yönetimlerde. Bu yüzden Afrika, Ortadoğu ve Asya’nın liderleri gibi Nijerya Devlet Başkanı Goodluck Jonathan da neden Fransız muadili François Hollande gibi acılarına ortak bulamadığını önce kendisine sormalı. Bir sürü neden sıralanabilir ama en önemlisi şu: Kendi insanının canına, hakkına, hukukuna zerre miktarı değer vermeyen liderler terörün büyüğünde de yalnız kalıyor.
Sadece nisanda Çibok’ta 276 kız çocuğunun kaçırması ya da hafta sonu Maiduguri’da 10 yaşında bir kızın canlı bomba olarak kullanılması gibi olaylarda şoke oluyoruz. Eğer kızlar için kampanyaya katılan Amerikan ‘first lady’ Michell Obama gibi sansasyon değeri yüksek birileri ses vermiyorsa bu tür şoklar da birkaç saatte geçiyor.
Jos’daki Katolik Başpiskoposu Ignatius Kaigama uluslararası toplumun Fransa’da sergilediği duyarlılığı Nijerya için de göstermeleri gerektiğini belirtirken haklı olarak Batı’yı Boko Haram tehdidini görmezden gelmekle suçluyor. Kaigama ordunun yetersiz kaldığını ve Boko Haram’ın dokunulmazlık içinde toprakları ele geçirdiğini vurguluyor.
DEHŞETİN BOYUTLARI
Ayağına batan kıymığı Batılılardan bilen şarkın gazetecisi de Nijerya’yı yine Batılı meslektaşlarından öğreniyor. Acılara karşı ayrımcılık ve ırkçılık yapıldığını düşünen biz doğulular önce çuvaldızını kendimize batırsak fena olmaz.
Bakın ben de şimdi Nijerya’ya bigâne kalmama adına olup bitenleri Associated Press, Agence France Presse, New York Times, Independent ve BBC’den aktaracağım.
3 Ocak’ta ülkenin kuzeyinde Baga’da Nijerya, Nijer ve Çad’ın oluşturduğu Uluslararası Ortak Görev Gücü’nün karargâhlarını ele geçiren Boko Haram bölgede 16 kasaba ve köyde katliama girişti. Yerel yetkililer ve bölgeden kaçıp Maiduguri’ye ulaşan tanıkların anlattıklarına göre çok sayıda ev ateşe verildi, kadın, çocuk, yaşlı dahil 2000 kadar insan öldürüldü. 20 bin kişi kaçtı. İnsanlar canlarını kurtarmak için Çad Gölü’ne atladı. Kimi göldeki adalara ulaştı, kimi suda boğuldu. Adalarda sıkışıp kalanlar açlık, soğuk ve sıtma nedeniyle ölümün pençesinde. Bu bilgiler resmen teyit edilebilmiş değil. Abartılı da olabilir. Ama Boko Haram bu boyutta katliamı yapabilecek acımasızlığa sahip. 2009’dan beri çatışmalarda 13 bin kişi öldü, 1 milyon kişi evini terk etti.
Boko Haram stratejik önemdeki Baga’yı aldıktan sonra Borno Eyaleti’nin başkenti Maiduguri’ye dayandı. Vali Kaşim Şettima “Boko Haram’ın stratejisi kenti hilafetlerinin başkenti yapmak” diyor. Boko Haram lideri Ebubekir Şeku, Irak-Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) hilafet ilanının ardından ağustosta Borno eyaletinde ‘İslam hilafeti’ni kurduğunu duyurmuştu. Örgüt altı ayda Borno Eyaleti’nin Nijer, Çad ve Kamerun sınırlarını kontrol altına aldı.
DEVLET TERÖRÜ ÖRGÜT TERÖRÜNÜ GETİRDİ
Boko Haram zaferlerini hem kendi acımasızlığına hem de ordunun acımasızlığına borçlu. Mesela Amnesty’ye göre Boko Haram 14 Mart 2014’te örgüt üyelerinin tutulduğu Giwa hapishanesine baskın düzenledi. Ordu baskını geri püskürtürken kaçan 622 tutukluyu yakaladı.
Ancak askerler silahsız olan bu kişileri tekrar hapse atmak yerine infaz edip üç toplu mezara gömdü. Boko Haram’ı doğuran da devletin baskı, yargısız infaz ve işkence politikalarıydı. Örgüt ‘devlet’ dersinde öğrendiği şiddeti bine katlayarak halk üzerinde uygulamaya başladı. Örgütün ruh hali aralıkta tutuklama ve operasyonlara misilleme olarak bir yurtta gerçekleştirdiği katliamla ilgili yayımladığı videoda deklare ettiği gibi:
“Bundan sonra öldürme, katletme, yıkma ve bombalama ele geçirdiğimiz her yerde dini bir görevdir.”
Asıl adı ‘Davet ve Tevhit İçin Ehli Sünnet Cemaati’ olan Boko Haram’ın silahlı isyana başladığı 2009’dan bu yana işini kolaylaştıran birkaç faktörü de şöyle sıralamak mümkün:
- Genelde Müslümanların yaşadığı kuzey nispeten daha fakir bırakıldı. Petrol gelirleri ne de halka yansıtıldı ne de coğrafi olarak adil dağıtıldı.
- Çad Gölü’nün 40 yılda yüzde 90 küçülmesiyle tarım alanları çöle döndü, halk iyice fakirleşti. Bölgenin yüzde 80’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
- Boko Haram şeriat hukukunun bazı eyaletlerde 12 yıl uygulandıktan sonra 2001’de kaldırılmasını propaganda malzemesi olarak kullandı.
- Şiddeti asıl tetikleyen ise örgütün kurucusu Muhammed Yusuf’un 2009’da karakolda işkenceyle öldürülmesiydi.
- Güvenlik güçlerinin örgüt liderlerinin eş ve kızlarını kaçırması Boko Haram’ı tamamen kanlı bir örgüte dönüştürdü.
- Sahra altında yayılan selefi cihatçılık Boko Haram’ı da ideolojik olarak etkiledi.
- Örgüt silah bulmakta zorlanmazken ordu disiplinsiz ve donanımsız. Boko Haram’la çatışmayı göze alamadığı ve göz yumduğu zamanlar oluyor. Nijerya yönetimi ordunun modernize edilememesinden Batı’nın uyguladığı silah ambargosunu sorumlu tutuyor. Bu arada THY’nin Nijerya’ya silah taşıdığı ve teslimatın Savunma Bakanlığı’na yapıldığına dair geçen yıl martta ifşa olduğunu hatırlatalım.
- Hükümetin yıllık 6 milyar doları bulan savunma bütçesi çarçur ediliyor.
- Bu tablo karşısında halk hem yetersiz hem acımasız olan orduya güvenmiyor.
- Siyasi çevreler ve yerel yöneticiler Boko Haram’a göz yumuyor.
İKİ HİLAFET, ÇOK FARK
Böylesi bir ortamda 111 yıl sonra yeni bir halifelik doğuyor. İlki Sokoto Halifeliği’ydi, 100 yıl ayakta kaldı. Sokoto’nun kurucusu Osman bin Fudi gücünü hikmetten, Boko Haram’ın lideri Şeku kandan alıyor. Sufi gelenekten gelen Fudi kız çocuklarının okumasından yanaydı. Ötekisi kız çocuklarının eğitimine açtığı savaş yüzünden Boko Haram (Batılı Eğitim Yasak) adını aldı. Coğrafyanın din algısı 100 yılda nereden nereye geldi.
Kanlı süreçte kim masum? Hiç kimse.
Sömürgeciliğin kötü mirası var mı? Var.
Petrol kartellerin beslediği ve halkına sırtını dönmüş elitler var mı? Var.
Kötü yönetim, yolsuzluk, fakirlik, zulüm var mı? Var.
Kötü yöneticilerin Batılı müttefikleri var mı? Var.
Din istismarı var mı? Var.
Barut var, kan var, bir tek insanlık yok.