CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün önergesi aşağıdaki gibidir:
Osmaniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda yatmakta olan hükümlü Miktat Algül 02.10.2013 tarihli dilekçesiyle kendisinin Alevi İslam inancına mensup biri olduğu gerekçesi ile mensubu olduğu inancın din adamlarıyla görüşme yapmasının temel hakkı olduğunu ileri sürerek gereğinin yapılmasını talep etmiştir.
Osmaniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nun 25.06.2013 tarih ve 2013/101 sayılı kararı ile Ceza ve İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkındaki Tüzük'ün 93. maddesi 2. Fıkrasında “Hükümlünün mensup bulunduğu dinin görevlilerince ziyaret edilmesine ve onlarla iletişim kurmasına, kurum güvenliğini tehlikeye düşürmemek koşuluyla izin verilir” hususuna istinaden Osmaniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda Diyanet İşleri Başkanlığı ile yapılan protokol kapsamında Osmaniye İl Müftülüğü tarafından görevlendirilen 2 vaizin görevli olarak geldiği, hükümlü Caferi mezhebinden olsa da Caferi mezhebi İslam dinine bağlı bir mezhep olduğu, hükümlünün istemesi halinde kurumdaki görevli vaizlerle görüşmesinin sağlanacağı belirtilerek Osmaniye İnfaz Hâkimliği’nin 07.10.2013 tarih ve 2013 1294 esas ve 2013/1300 karar sayılı karan ile talebin reddine karar verilmiştir.
1982 Anayasası’nın laik devlet ilkesine aykırı biçimde, tek dinin bir mezhebi kişinin talebinin aksine dayatılmış, din ve inanç hürriyeti ihlal edilmiştir. Üstelik aynı uygulamalara çok kez başvurulmuştur. Bu bağlamda:
1. Kişi Caferi olmasına rağmen, talebinin aksine Hanefi inancının önderinin gönderilme nedenleri nelerdir?
2. Diyanet İşleri Başkanlığı ile yapılan protokol nedir? Hangi hükümleri barındırmaktadır?
3. Osmaniye İl Müftülüğü ve/veya Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kişinin talebinin reddedilmesine dair herhangi bir görüşü var mıdır? Bu görüş, Cezaevi Savcılığı tarafından mı talep edilmiştir?
4. Laik bir devletin kurumlarından birinde, karar alınırken Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan görüş alınması ya da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın eğilimi doğrultusunda karar verilmesi ne derece doğrudur?
5. Türkiye’deki cezaevlerinde, daha önce buna benzer biçimde Alevi, Caferi, Şafii vb. mezheplere mensup tutuklu ve hükümlülerin isteğinin kaçı reddedilmiş ve yerine Hanefi imam verilmesi kararlaştırılmıştır?