Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

??İnananlara biz yardım ederiz?

Temmuz Savaşı'nın 7. yılında Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz'ün 33 Gün Savaşı?ndaki ilahi yardımları anlattığı konuşmasını sizlerle paylaşıyoruz: 

16 Temmuz 2013
??İnananlara biz yardım ederiz?

Özgündüz, gözyaşlarıyla dinlenen, selavat ve tekbirlerle kesilen konuşmasında şunları söylemişti:

Lübnan gezimizde İsrail hududuna kadar götürdüler. Savaş meydanlarını dolaşarak hangi şartlarda, hangi ortamda, zafer nasıl kazanılmıştır bilgi sahibi olduk. O televizyonlarda gördüğünüz beton duvarların bir kısmı da Lübnan sınırında. İsrail’in işgal etmek istediği, oraya ulaşırsa zafer kazanacaktır dedikleri Litani Nehri’ni, Beka Vadisi’ni dolaştık.

Napalm bombası, atıldığı bölgede alev yumağına dönüşüp birkaç dönümlük arazide canlı yaşamına son veriyor. Siyonistler bu da yetmemiş gibi bombalayacakları araziye önce varil varil benzin atıp peşinden Napalm atıyor ki arazide canlıdan eser kalmasın. Asıl maksatları Hizbullah’ın kamuflaj alanını yok etmek.  Çünkü Hizbullah savaşçıları o ağaçların dibine gizlenip aniden ortaya çıkarak İsrail askerlerini ve Merkava tanklarını etkisiz hale getiriyordu. Allah uzun ömür versin, Hizbullah’ın liderinin verdiği bilgiye göre 2006’daki 33 günlük savaşta 200 Merkava tankını, dünyanın en gelişmiş, silah işlemez dedikleri tankını yok ettiler. İsrail askerleri ağaç görünce korkar hale geldiler. Bu yüzden napalm bombaları ile birkaç bin parçaya bölünen bombaları atıp benzinleri döküp Hizbullah’ın kamufle oldukları alanı yok etmek, bir türlü bulamadıkları mağara ve barınakları ortaya çıkarmak istediler. Ağaçlar yandı mı tüm sorun çözülecekti. Bu kadar bomba ve benzine ağaç dayanır mı? Ama yanmadı. Gidin Allah’ın “İnananlara biz yardım ederiz.” ayetini orada diri diri göreceksiniz. Bombanın düştüğü yerde sadece bir dal kırılmış o kadar. Bir türlü yanmıyor.

Allah bunların aslında yanmayan şeyler olmadığını göstermek istedi. Savaştan sonra piknik için giden bir vatandaşın bir kıvılcımıyla o ormanın yarısı yanmıştır. Bir kıvılcımla yanan şey napalm bombaları ile yanmadıysa, İbrahim-i Halil’e ateşi gülistana çeviren Allah bırakmadı yanmasını.

Hz. Zehra’nın (sa) Başörtüsü…

Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, daha önce üçüncü raviden dinlediği etkileyici olayı Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın kendisinden dinleyip Zeynebiyelilerle paylaştı:

Napalm bombaları ağaçlara işlemeyince Hizbullah yiğitleri o ormandan İsrail askerlerini de tanklarını da keklik gibi avladılar. Gökten bombaları yağdırmasına rağmen ağaçların yanmadığını gören Siyonistler Hizbullah savaşçılarını nasılsa gece görüşü yok diyerek helikopterlerle cephe arkasına asker indirmeye başladılar. Bu şekilde yiyecek içecek, ilaç, lojistik destek yolunu kestiler. Geceleyin helikopterlerle cephe arkasına yapılan indirme tabi ki endişe yarattı. Bu sırada o bölgenin mümin komutanı ağzı oruçlu savaşıp dilinde zikir ile meşguldür. Çünkü komutan bilir ki asla yıkılmayan güç arkasındadır. Ancak O’nunla arasını iyi tuttukça zafer kazanılır. Tecrübe etmişler çünkü.

Akşam iftar ettikten sonra beş dakika gözünü dinlendiren komutana uyuklama içinde celal sahibi bir hatun ilham oluyor: Hz. Zeyneb (sa)... Komutan Hz. Zeyneb’in ayağına kapanarak “Ey yüce hanımefendi, görüyorsun, Allah’tan başka yardımcımız yok. Gece görüş teçhizatımız da yok ki düşmanın helikopterlerini düşürüp cephe gerisini kapatmalarını engelleyelim. O helikopterlerden bir tanesini bile düşürseniz İsrail demoralize olur, bizde gece görüşü var sanır.” der.

Hz. Zeyneb “O varken bana iş düşmez, benden istenmez.” diyerek bir başkasını işaret eder. Komutan dönüp baktığında ondan daha celal sahibi bir hatun görür: Hz. Fatımat’uz Zehra (sa)... Derhal ayağına kapanarak yardım isteyince “Biz sizin için, size yardım etmek için kızımla birlikte buradayız” sesini işitir.

Bu konu burada dursun ben bir parantez açıp o sıralarda New York’ta yaşananlara bakalım. Katar’ın bugünkü dışişleri bakanı -o sıralarda Katar bugünkü gibi değildi- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üye vasfı ile Amerika’nın o günkü daimi üyesi ile zor bela bir randevu alır ve bu savaşın, trajedinin durdurulmasını rica ederi. Amerikalı diplomat son derece lakayt bir üslupla “Sen git işine bak. Baştan dedik, artık bugünden sonra dünya aynı dünya olmayacak. Bir hafta sürmez Hizbullah yok edilecek ya da teslim olacak. Orada da 15000 kişilik Birleşmiş Milletler gücü sınırda bize bekçilik edecek. Bu şartlar yerine gelmeden de savaş durmaz.” cevabı verir. Bu sefer gidip İsrail temsilcisine yalvarır, benzer cevaplar alır. Şimdi burada parantezi kapıyorum.

Komutan Hz. Fatıma’ya “Kurban olayım sana ya Fatıma! Düşmanın bir tane helikopterlerini düşürün. Ben askerim, stratejisyenim. Onların bir helikopterinin gece düşürülmesi lazım.  O zaman onlar gece görüşümüz ve gece helikopter düşürecek gücümüz var sanacaklar. Ben sizden bunu istiyorum.”

Hanım abasının altından başörtüsü gibi bir şey çıkarıp atar ve “Tamamdır, rahat ol” der. Komutan uykudan sevinçle kalkar; heyecanla etrafındakilere, kurmaylarına uykusunu anlatır. Daha sözleri bitmeden telefon gelir, yardımcısı telefona bakır ve sevinçten hüngür hüngür ağlamaya başlar. Herkes ne olduğunu merak etmektedir. İsrail helikopterinin önemli beş komutanıyla beraber düştüğü haberi cephede şükürle gözyaşlarına karışır.  

New York’a dönelim. Katar’ın dışişleri bakanı çaresiz Birleşmiş Milletler binasının hemen karşısında kaldığı yere döner, tam uyumak üzereyken birden kapı çalınır. Kapıdaki İsrail’in Birleşmiş Milletler temsilcisi “Amerika temsilcisi de sizinle görüşmek istiyor” der. Katarlı bakan “Ne konuşacağız? Size göre Hizbullah ya teslim olarak yok edilecek. Hizbullah bunu asla kabul etmez” deyice İsrailli diplomat atılır “Biz o şartlarımızdan vazgeçtik. Hemen ateşkes olsun. Silahlarını da istemiyoruz, bizden el çeksinler. Ehud Olmert aradı, (dönemin Siyonist rejim başbakanı) ne yapın edin, ateşkesi sağlayın, dedi ” diye yalvarır.

Evet, Hz. Zehra’nın o başörtüsü sadece helikopteri düşürmemişti yüreklere de korku salmıştı. 33 günlük savaşın sonunda ateşkes için Katar temsilcisini araya sokan Amerika ve İsrail bir kez daha Haydar-ı Kerrar yiğitleri karşısında mağlup oldu. Artık dünyada korkulan bir İsrail kalmadı. Korkan etrafına duvar çeken bir İsrail kaldı. Savaş İsrail’in rezil olması ve Hizbullah’ın kesin zaferi ile bitti.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.