Suriye cumhurbaşkanı isyancılara ağır silahlar verilmesi konusunda Avrupa ülkelerini uyardı.
Suriye cumhurbaşkanı Beşar Esad dün Pazartesi günü Almanya basınından Frankfurter Allgemeine Zeitung'e verdiği demeçte, Avrupalıların isyancılara ağır silahlar vermesi halinde Avrupa kıtasının teröristlerin mekanı olacağını, bu durumda Avrupalıların bunun bedelini ödemeleri gerektiğini belirtti.
Batı ve Arap ülkeleri Suriye'de teröristlere mali ve silah yardımı yaparak, direniş sembolü olan Suriye'yi devirmeyi planlıyor.
Stratejik Tehlike Geride Kaldı
Suriye cumhurbaşkanı, ordu, halk ve yetkililerin düşmanların komplolarına karşı direnişe vurgu yaptı.
Lübnan medya çevrelerinin belirttiğine göre Suriye cumhurbaşkanı Beşar Esad ülke durumu ile ilgili son açıklamasında düşmanlara karşı ordu, halk ve yetkililerin vahdeti ve dayanışmasına vurgu yaparak, ülke halkı ve güçlü ordusunun, stratejik tehlike aşamasını geride bıraktığını belirtti.
Esad ülkenin ekonomik ve kalkınma alt yapısının tahrip edilmesine karşı direnişin etkin rolüne işaretle Suriye'nin sahip olduğu potansiyel güçleri ile tahrip edilen alt yapıları onarma ve tekrar kurma gücüne sahip olduğunu belirtti.
Esad direnişe dayalı Golan ile ilgili özel projeye işaretle, direniş yolu ile düşman Siyonist rejim ile çatışma sürecinde halkçı toplumun, iç cephenin güçlenmesine sebep olduğunu belirtti.
Esad: Suriye krizinin uzun sürmesinin nedeni dış güçlerdir
Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esad; Ortadoğu'nun maruz kaldığı en önemli ve en büyük meydan okumanın, toplumlarımızda kaymaya neden olan ve ılımlılıktan uzaklaştıran radikalizmle temsil olduğunu belirterek, Suriye'nin topraklarındaki teröristleri bertaraf edeceğinin şüphesiz olduğuna dikkat çekti.
Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung Gazetesine verdiği röportajda; bölgedeki devletlerin sınırlarıyla herhangi bir şekilde oynama tehlikesine karşı uyarıda bulunarak, bunun oldukça uzak bölgelerin haritasını da etkileyeceğine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı el-Esad; Suriye'deki krizin uzun zaman sürmesinin temel faktörlerinin, bunun için siyasi ve askeri uğraş veren dış faktör olduğunu ifade etti.
Suriye'nin krizin ilk gününden beri diyalog arzusunda olan istisnasız herkese elini uzattığını belirten el-Esad; silah taşımayan, terörü desteklemeyen ve siyasi programa sahip olan her türlü muhalefete açık olduğunu vurguladı.
El-Esad Suriye'ye ilişkin düzenlenmesi beklenen Uluslararası Cenevre II Konferansının diyalogun ilerletilmesinde önemli bir istasyon teşkil etmesi, Suriye'ye silah ve teröristlerin gönderilmesine sınır koymada başarı sağlaması temennisinde bulundu.
Röportajın Tam Metni:
Asıl Sorun Teröristlerin Ülkeye Verdikleri Zarar ve Yıkımdır
Birinci Soru: Sayın Cumhurbaşkanı! Ülkenizdeki durumları nasıl görüyorsunuz? Suriye ordusu Suriye topraklarının geniş bir bölümünü kaybetti. Yani bu bölgeler merkezi yönetimden uzak kaldı. Durumları Nasıl Görüyorsunuz?
Cevap: "Sorduğun soru, durumları doğru konumuna getirmeye gerek duyuyor. Bizler klasik bir savaşta değiliz ki toprakların bir bölümünü kontrole alalım yada bir bölümünde kontrolü kaybedelim. Orduya karşı ordu olarak savaşmıyoruz ki işgal altındaki bir topraktan düşmanı kovalım. Doğrusu şu ki bizler; çetelere karşı bir orduyuz. Gerçek şu ki ordu, istediği her yere ve her bölgeye girmeyi başardı ve böylelikle ordu her yere girebiliyor ve kontrolüne alabiliyordur. Fakat ayı zamanda ordu Suriye'nin her bölgesinde bulunmadığı gibi, her noktada bulunma sorumluluğunda de değildir.."
"Kontrol yada kontrol dışından daha önemlisi teröristleri kovalamak ve bertaraf etmenin büyük bir bedeli vardır. Başka bir değişle, sorun bir yerde olup olmaman değildir. Bizim, ülke topraklarımızdaki tüm teröristleri tamamen bertaraf edeceğimizden kesinlikle hiç bir kuşkumuz yoktur. Ama asıl sorun , teröristlerin ülkeye verdileri zarar ve yıkımla birlikte bunların bedelidir. Her şeye rağmen bizler ağır bir bedel ödedik. Durumların bir çok açıdan misali olmadığı doğrudur, fakat bizleri bekleyen büyük meydan okuma krizin sona ermesi ardından fiili olacaktır.."
Krizin Uzun Sürmesinin Temel Nedeni Dış Faktördür
İkinci Soru: Son olarak Menar Kanalıyla yaptığınız röportajda halkı uzun bir çatışmaya hazırladığınız düşüncesine kapıldık.. Bunun olacağına inanıyor musunuz?
Cevap: “Hayır, Menar Kanlıyla değildi. Krizin ilk günlerinden beri her daim ‘kriz ne zaman sona erecek’ sorusunu soruyordum. Cevabım ise, uzun süre kalabilirdi. Kalabilir, çünkü krizin başından beri dış faktör ortadaydı ve belliydi. Sadece iç faktörlü bir kriz mutlaka iki yönde gider. Bu yönlerin ilki nihai olarak çözülür ve sona erer, ikincisi ise halk savaşına dönüşür. Suriye'de ne bu, ne de diğeri olmadı. Bunun nedeni de Suriye'deki krizin uzun sürmesi için askeri ve siyasi olarak çabalayan dış faktördür. Bu konuda baştan beri haklı olduğumu söylemeyebilirim..”
Kendi İrademiz, Kendi Gücümüz ve Kendi Dayanışmamızla Ülkemizi Yeniden Yapılandıracağız
Üçüncü Soru: Sayın Cumhurbaşkanı! Suriye'de meydana gelen yıkım büyüktür. Bu büyük yıkımı nasıl aşmanızı bekliyorsunuz?
Cevap: “Sizin II Dünya savaşından sonra Almanya'da aştığınız gibi. Ve bir çok halkın tanık olduğu savaşlardan sonra aştıkları gibi biz de aşacağız. Ortada canlı bir halk olduktan sonra toprağı yapılandıracak ve kalkınmayı sağlayacak odur. Daha önce kendimizi ve ülkemizi yapılandırdığımız gibi şimdi de yeniden yapılandıracağız. Tüm geçenlerden faydalanarak ülkemizi bir kez daha yapılandıracağız..”
“Sorunda belki de finansı kastettin. Bizler halkız. Uzun zamandan beri de ihtiyaç duyduklarımızı üretmekteyiz. Kesin olan ise; daha öncesinden çok daha üretken olmamız gerekiyor. Bu biraz zaman alabilir, fakat yapacağımız budur. Kendi irademiz, kendi gücümüz ve kendi dayanışmamızla ülkemizi yeniden yapılandıracağız..”
“Dost devletlerin bizlere yardım eli uzattığı ve uzatmakta olduğu da şüphesizdir. Bu yardımlar krediye kadar da ulaşabilir. Fakat sonuçta ülkemizi yeniden yapılandıracağız..”
“Yıkımı yeniden yapılandırmaktan daha zor olan şeyse, zarar gören düşünceleri onarmaktır. Radikallik başta olmak üzere krizin sosyal etkilerini nasıl silebileceksin. Kanımca asıl ve gerçek yeniden yapılandırma düşünceleri, ideolojileri ve kavramları yeniden yapılandırmaktır. Yapı ve taş değerlidir, ama her şeyden daha çok değerli olan ise insandır. Dolayısıyla asıl ve en büyük meydan okuma insanları ve yapıları yeniden yapılandırmaktır..”