Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Mücahidi: "Ali'yi Tanımak, O'nun Gibi Yaşamaktır"

İmam Ali Camii tarafından düzenlenen, Türkiye'nin en büyük amfiteatrı olan Arena Gösteri Merkezi'nde gerçekleştirilen İmam Ali (as) Doğum Günü'ne katılan Almanya İmam Ali İslam Merkezi Başkanı Muhammed Mücahidi, konuşmasında Ali Şiası olmanın gereklerini anlattı. 

30 Mayıs 2013
Mücahidi:

Bismillahirrahmanirrahim

Adalete, insanlığa, aşka ,erdem inanan tüm onurlu insanlar için İmam Ali’nin doğum gününü kutluyorum.

Onun doğum yıldönümü İslam dünyasına ve bu on dört asır boyunca adalet ve hakkı aramada Ali’ye sığınan zulme ve zalim güçlere karşı Ali’nin velayetini kendisine şiar edinip işkence ve kırbaçlar altındayken, "Ali, Ali" diye seslenen tüm nesillere Ali’ye her zamankinden çok daha fazla muhtaç olan bugünkü nesile, aynı zamanda şu anda dünyanın dört bir yanında kalbinde Ali sevgisi taşıyanlara mübarek olmasını temenni ediyorum.

Dostlar, Hz. Ali’yi farklı yönleri ile incelemek ve çeşitli boyutlarla tanımak lazımdır. Ali’yi  bazen savaşlarda kılıç sallayan kahraman, şehirde titiz bir siyasetçi, günlük hayatta oldukça müşfik bir baba, çok özenli ve çok şefkatli bir eş, kısacası her yönü ile mükemmel olarak görüyoruz.

Hz. Ali’nin hayatını üç bölüme ayrılabilir; yirmiüç yıl mekteb için cihad, yirmibeş yıl vahdet için tahammül ve sabır Ve beş yıl adalet için mücadele.

Onun yirmiüç yılı Peygamber ile beraber cihadlarda geçti. Bu yirmi üç yılın şiarı iman ve öğreti idi.
Ancak Hz. Ali’nin büyük misyonu her şehadetten ve cihatdan daha büyüktü.

Uhud'da , Bedir'de, Hendek'te en önde Hz. Ali vardı. Zira Hz. Ali'den başka  yiğit Zülfikar'dan başka kılıç yoktu.

Hz. Ali’nin hayatının üçüncü bölümü ise adaletin icrası için 5 yıllık hükümet dönemidir. Hz. Ali’nin beş yıllık mücadelesi adaletin içindi. Zira öğreti için mücadele edilecek müşrik yoktu. Ancak münafık hilekar ve aziz olmayan dindarlar vardı. Hz. Ali onlarla Cemel'de, Sıffin'de ve Nehrevan'da savaşmak zorunda bırakılmıştır.

Son olarak siz aziz değerli misafirlere şunu arz etmek istiyorum; böylesine üstün ve yüce bir şahsiyetin Şiası olmak insanın sırtında çok ağır sorumluluklar yüklemektedir.

Şii olmak sadece Hz. Ali’yi sevmek ya da Hz. Ali’yi tanımak anlamına gelmez. Çünkü sevmek bir duygudur. Tanımak ise, zihinsel bir olgudur. Oysa Şiilik, takipçi anlamında aslında bir eylemdir, harekettir.

Elbette ki Hz. Alinin takipçisi olmanın gereği, Hz. Ali’yi tanımaktır ve Hz. Ali’nin tanımanın gereği ise de Hz. Ali’yi sevmektir.

Ancak Şii nin asıl manası Hz. Ali’nin düşüncesinin yaşam tarzının eylem biçiminin, Ali'nin cihad şeklinin ve tahammülünün takipçisi olmaktır.

İmam Ali’nin Şia’sı olmak toplum karşısında Hz. Ali gibi sorumlulukların bilincinde olmak ve yerine getirmektir.

Hak ve halk karşısında Ali gibi yaşamak, Ali gibi ibadet ve Ali gibi hizmet etmektir. Adaletin sembolü ve ilim Şehrinin kapısı Ali’ye ve siz Ali sevenlere selam olsun .

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.