Gazeteciler için zorlu bir sınav haline gelen Suriye'deki gelişmelerin takibi ve aktarımı konusunda, Anadolu Ajansı (AA) da eleştirilerin hedefi oluyor. Suriye-Ürdün sınırında savaş bile çıkaran ajansa yöneltilen eleştirilerin başında muhaliflerin iddialarının peşinen doğru kabul edilmesi, karşıt açıklama ve eleştirilere yer verilmemesi var.
Suriye'nin başkenti Şam'da, son bir haftada meydana gelen iki ayrı olayla ilgili haberler, bu eleştirileri daha da artırdı.
AA'ya göre, 28 Ağustos'ta Şam'ın Caramana banliyösünde “askeri operasyonlarda” öldürülen iki kişinin cenaze törenine bombalı saldırı düzenlenmiş ve yedi kişi yaşamını yitirmişti. AA, haberi muhaliflerin Şam Haber Ağı’na dayandırdı. Ancak uluslararası ajanslar mahalle halkının “Esad yanlısı ve Hıristiyan” olduğuna dikkat çekerek, saldırıyı muhaliflerin düzenlediğine yönelik iddiaları öne çekmeyi tercih etti.
Benzer biçimde Deraya kasabasında yaşanan ve 245 kişinin yaşamını yitirdiği katliamı da yalnızca muhaliflerin iddialarıyla haberleştiren ajans, olaydan rejim güçlerini sorumlu tuttu. Ancak İngiltere’de yayımlanan Independent gazetesinin Suriye’de bulunan deneyimli Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, mahalle sakinlerinin muhalifleri sorumlu tuttuğunu anlattı. Suriye medyası tarafından da aktarılan bu tanıklıklar, AA'nın haberinde yer bulamadı.
“YAYINCILIKLA MİLİTANLIK BİRBİRİNE KARIŞTIRILIYOR”
Radikal gazetesinin Dış Haberler Müdürü Fehim Taştekin, Suriye'de yaşanan olayları başından beri yakından takip ediyor. Hürriyet'e konuşan Taştekin, AA'nın haberlerine öteden beri temkinli yaklaştığını anlattı. AA’nın Arap Baharı'nın başlangıcından bu yana yayıncılıkta “militanlık ile gazeteciliği” birbirine karıştırdığını düşünen Taştekin, “Ben buna ajans haberciliği değil ‘militan gazetecilik’ demeyi tercih ediyorum” diye konuştu.
Ortadoğu ve Kafkasya krizleri konusundaki deneyimiyle bilinen Taştekin, muhaliflerin iddialarına “sorgulanamaz veri” muamelesi yapan ajansın, hükümetin Suriye politikasının paralelinde bir yayın politikası izlediğini düşündüğünü ifade etti.
OLAYLARLA İLGİLİ VERİLER MUHALİFLERDEN ALINIYOR
Taştekin gibi düşünenlerin iddialarının dayanaklarından birisi, AA'nın Suriye'deki olaylar ve ölü sayılarını Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü (SOHR) ve Suriye Devrim Şehitleri Veritabanı" gibi kaynaklardan edinmesi.
Ancak bu tutumu benimseyen uluslararası basın kuruluşları gibi AA da zaman zaman Humus’ta 4 Şubat’ta meydana gelen olayların aktarımında olduğu gibi zor durumda kalabiliyor.
SOHR’nin açıklamasını doğru kabul eden ajanslar, Humus’ta rejim güçlerinin 377 kişiyi öldürdüğünü duyurmuştu. Bir gün sonra aynı kaynağın ölü sayısını 55'e çekmesiyle açıklaması güç bir durumla karşılaşıldı. Nitekim SOHR’nin başında bulunan Rami Abdulrahman, daha önce verileri İngiltere’deki evinden aradığı “Suriyeli kaynaklarından” aldığını anlatmıştı. Bu açıklamanın ardından SOHR’nin verilerinin şüpheli olduğuna yönelik eleştiriler yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.
“TÖRPÜLÜ” AÇIKLAMALAR ÜRDÜN-SURİYE SAVAŞI ÇIKARDI!
7 Temmuz’da AA okurlarına Ürdün ile Suriye ordu birlikleri arasında sınır bölgesinde çatışma çıktığını duyurdu. Ürdün Enformasyon Bakanı Semih Meytah’ın açıklamalarına yer veren AA, AP, Reuters ve AFP gibi ajansların aksine “İki ülkenin birlikleri arasında çatışma olmadı” sözlerine yer vermemeyi tercih etti. Ve gün boyunca haberini geri çekmedi. 17 Temmuz’da da AA’ya göre, Suriyeli pilot Albay Ziyad Talas uçağıyla birlikte Ürdün’e kaçmıştı. Bunun Ürdün’e kaçan ikinci uçak olduğunu duyuran AA’nın aksine hiçbir uluslararası kuruluş bu habere yer vermedi.
AA’nın Suriye haberciliğinde bir diğer tartışma noktası ise muhalifleri zor duruma düşürecek açıklamaların “görmezden gelinmesi”...
Taştekin’e göre sürekli olarak silahlı muhalifleri her koşulda haklı göstermeye çalışan ajans, onları sıkıntıya sokacak gelişmeleri ve açıklamaları da görmezden gelebiliyor.
Bu eleştirinin en çarpıcı örneği, 12 Temmuz’da 14 Filistin Kurtuluş Ordusu (FKO) üyesinin kaçırılarak öldürülmesi oldu. Konuyla ilgili FKO Genelkurmayı’ndan yapılan açıklamanın “bir kısmını” aktaran AA, Filistinlileri kimin katlettiğinin bilinmediğini ileri sürdü.
Ancak açıklamanın alınmayan kısımlarında FKO Genelkurmayı katliamdan Suriyeli muhalifleri sorumlu tutuyordu. Dahası Genelkurmay, Özgür Suriye Ordusu'nu İsrail'in çıkarlarına hizmet etmekle suçladı. Özgür Suriye Ordusu bu iddiaları yalanlamazken, “Esad yanlısı” olarak nitelendirdiği Filistinli grupları hedef almayı sürdüreceklerini açıkladı.
Bir başka tartışmalı haber 13 Temmuz’da AA tarafından abonelere geçildi. AA’ya göre Hama’da rejim güçleri 377 kişiyi öldürmüştü. Kaynak ise “Suriye Devrimi Genel Konseyi” adlı muhalif örgüttü.
Bu kez yalnızca Suriye rejimi değil, başka bazı muhalif kaynaklar da bölgede orduyla ÖSO arasında çatışma çıktığını, 40’a yakın kişinin yaşamını yitirdiğini ve ölenlerin tamamına yakınının silahlı militanlar olduğunu açıkladı. Bu iddialar AA’nın geçtiği haberlerde yer bulamadı.
“KOPYALA YAPIŞTIRLA OLMAZ”
Suriye haberciliği konusunda, uluslararası basın kuruluşları da benzer eleştirilerin hedefi oldu. Örneğin İngiliz kamu yayın kuruluşu BBC’nin, Hula katliamıyla ilgili haberinde Irak’ta 2003’te çekilmiş fotoğrafı kullanması ve Suriye haberciliği, medya uzmanlarının sıklıkla yazı konusu olmaya başladı. Ancak Batı basınında çoğu zaman bu haberler kurumun yalnızca kendisini bağlıyor.
AA’nın Türkiye medyasının ana haber kaynaklarından olması, onlarca televizyon kanalı ve gazetenin de bu hatalara düşmesine yol açabiliyor.
Habertürk Televizyonu’nun Dış Haberler Müdürü Ceyda Karan, bu durumun editoryal sorumluluğu artırdığı kanısında. Haberlerin iki defa kontrol edilmesi, farklı kaynaklardan doğrulanması, doğrulanamıyorsa iddia şeklinde aktarılması gerektiğini vurgulayan Karan, sorumluluğun tek başına AA’ya yüklenmemesi gerektiğini söyledi.
AA’nın durumundan üzüntü duyduğunu anlatan Karan’ın dikkat çektiği bir diğer husus ise, editoryal kadroların “kopyala-yapıştır”a sıklıkla başvurması... Böylelikle AA’dan geçilen bir haber, bütün Türkiye’ye kontrol edilmeden gazeteler ve televizyonlar aracılığıyla ulaştırılmakta.
ALİ ÖRNEK – HÜRRİYET (31.08.2012)