Lübnan’dan yayın yapan en-Neşra haber sitesinin bildirdiğine göre Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Beşşar Caferi, Suriye güvenlik güçleri tarafından çeşitli bölgelerde yapılan operasyonlarda ele geçirilen 26 Arap teröristin isimlerini Güvenlik Konseyi’ne sunduğu bir yazıyla bildirdi.

 

Teröristlerin nerde ve hangi tarihlerde yakalandığına ilişkin bilgilerin de bulunduğu yazıda Suriye’ye kaçak yollardan silah sokmaya çalışan bir kişinin dışında yakalanan tüm Arap uyruklu şahısların terörist eylemlerde bulunurken ele geçirildiği ve bu şahısların Tunuslu ve Libyalı din adamlarının fetvalarıyla hareket ettiği ifade edildi.

 

Listede isimleri geçen teröristlerin çoğunun Suriye’ye Türkiye üzerinden geçtiğinin belirlendiğinin kaydedildiği yazıda 26 teröristten 20’sinin el-Kaide üyesi olduğu bildirildi.

 

Öte yandan geçtiğimiz perşembe günü Şam’da düzenlenen ve 55 kişinin ölümüne 373 kişinin de yaralanmasına sebep olan terörist saldırıyı Cephetu’n- Nusra adlı el-Kaide bağlantılı örgüt üstlendi.

 

Muessesetu’l- Minaretu’l Beyda adıyla bir bildiri yayımlayan örgüt, Şam’da perşembe günü düzenlenen terörist saldırıyı üstlendi.

 

Örgütün dört numaralı bildirisinde eylemin “Filistin” ve “Şam Devriyeleri” birimleri tarafından gerçekleştirildiğini belirterek eylemin ayrıntılarının Muessesetu’l- Minaretu’l Beyda tarafından açıklanacağını bildirdi.

 

“Suriye muhalefeti endüstrisi”nde kriz

 

Suriye muhalefeti adı altında kurulan örgütlerin destekçi ülkelerden sağladıkları yardımlarla oluşan endüstrinin paylaşım kavgası sebebiyle krize girmeye başladığı bildiriliyor .

 

ABD, Fransa, Katar ve Türkiye’nin girişimiyle İstanbul’da kurulan Suriye Ulusal Konseyi adlı örgütün Suriye içerisinde ciddi bir tabana sahip olmamasından dolayı konseyi destekleyen ülkelerin yaptığı mali yardımlarda ve bu yardımların paylaşımı konusunda ciddi sorunların yaşanmaya başlandığı bildiriliyor.

 

Lübnan’da yayımlanan es-Sebat gazetesi, Suriyeli muhalifleri Ulusal Konsey şemsiyesi altında toplamak için Perşembe ve Cuma günü İstanbul’da yapılan toplantıların başarısız olduğunu belirterek, başarısızlığın sadece muhalifler arasındaki çekişmeden değil, muhaliflere silah ve para sağlayan Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye gibi destekçi ülkeler arasındaki gizli çatışmadan da kaynaklandığını yazdı.

 

Gazeteye açıklamada bulunan bir Suriyeli muhalif, “muhalif gruplar birleşmek ve Suriye rejimi karşıtı ülkelere sunulmak üzere plan program hazırlamak yerine yardım pastasını bölüşme çabasına tutuştular” dedi.

 

Özellikle Körfez ülkelerinden yapılan yardımların bazı muhaliflerin cebine aktığını öne süren Suriyeli muhalif, Suriye rejimi karşıtlığı üzerinden mali yardım almak için ülkelerin kapsını aşındıran yeni bir sermayedar sınıf oluştuğunu söyledi.

 

Suriye Ulusal Konseyi adlı örgütün başkanı Burhan Galyun’un iki hafta önce Suudi Arabistan’a gizli bir ziyarette bulunduğunu belirten Suriyeli muhalif, uzun ve zorlu çabalar sonucu Suudi Arabistan’a giden Galyun’un Suudi yetkililerden Özgür Suriye Ordusu aldı silahlı gruba yaptığı silah ve para yardımını durdurmasını istediğini çünkü Galyun’un bu şekildeki yardımların komuta karmaşasına ve yerel komutanların konseyin emirlerini dinlememesine sebep olduğuna inandığını açıkladı.

 

Gazeteye açıklamada bulunan bir başka muhalife göre ise Galyun para ve silah yardımlarının Ulusal Konsey aracılığıyla yapılması gerektiğini, konseyin ancak bu şekilde silahlı ve silahsız muhalif gruplar üzerinde hakim olabileceğini ve onları İhvancıların ağırlıkta olduğu konseyin bünyesinde toplayabileceğini belirtti. Bununla birlikte Galyun’un görüştüğü Suudi yetkililer, Suriyeli muhaliflere hiçbir şekilde yardım yapmadıklarını söylediler.

 

Es- Sebat gazetesine açıklamada bulunan muhalif, Burhan Galyun’un Suudilerin Özgür Suriye Ordusu’ndan ayrılan ve komutanlığını Suudi Arabistan’a bağlı bir Libyalının yaptığı silahlı bir gruba yardım yaptığını söylediğini nakletti.

 

Gazetenin haberine göre Suriyeli muhalifler tarafından kurulan “konseylere”, “hükümetlere” ve meclislere her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Bir süre önce Paris’te kurulan “Geçiş Hükümeti” adlı örgütten sonra daha önce hiç bilinmeyen bir grup muhalif de “Geçiş Parlamentosu” adlı bir grup oluşturdu.

 

Bir süre önce bir Avrupalı politikacı ile görüştüğünü belirten bir başka muhalif de o politikacının ülkesini Suriyeli muhaliflere yardım etmediği için eleştirdiğini Avrupalı politikacının ise kendisine şu cevabı verdiğini nakletti: “Şu an bize halkının biz kısmına zulmeden bir rejimi, şimdikinden çok daha fazla zulmedecek bir rejimle değiştirmemizi istiyorsunuz. Ancak kurulacak bu rejim, Afganistan veya Somali gibi uzak bir yerde değil, Avrupa kıyılarına sadece 200 kilometre mesafede, tüm bölgeyi istikrarsızlaştıracak bir istikrarsızlık merkezi olacak.”

 

İstanbul Konseyi’nde başkanlık sorunu

 

Amerika, Katar, Fransa ve Türkiye’nin girişimiyle İstanbul’da kurulan Suriye Ulusal Konseyi adlı örgüt, Burhan Galyun’la devam etme ya da yeni başkan seçme kararı verecek.

 

El Cezire televizyonunun haberine göre İstanbul’da kurulan Suriye Ulusal Konseyi adlı örgüt önümüzdeki hafta Mısır’ın başkenti Kahire’de bir toplantı yaparak yeni başkan konusunda karar verecek.

 

Önümüzdeki hafta Kahire’de yapılacak toplantıda Burhan Galyun’un başkanlığının ikinci kez uzatılmasına veya yeni başkan atanmasına karar verileceği bildiriliyor.

 

İstanbul Konseyi’nin üyelerinden Corc Sabra, Paris’te düzenlediği basın toplantısında konseye ya yeni başkan seçileceğini ya da Burhan Galyun’un başkanlık süresinin uzatılacağını söyledi.

 

Geçtiğimiz yılın ekim ayında kurulan Ulusal Konseyde başkanın üç ay için dönüşümlü olarak seçilmesine karar verilmiş; ancak Katar’ın üç ay önce süresi biten Burhan Galyun’un başkanlığının devam ettirilmemesi durumunda mali yardımı kesmekle tehdit etmesi üzerine Galyun’un başkanlık süresi üç ay daha uzatılmıştı.

 

Fransa ve Katar’ın, 30 yıldır Fransa’da akademisyenlik yapan Burhan Galyun’un konseyin başkanlığını sürdürmesinden yana olduğu; ancak Müslüman Kardeşlerin ağırlıkta olduğu konsey içerisinde Galyun’un başkanlık süresinin uzatılmasına yönelik ciddi tepkilerin de bulunduğu bildiriliyor.

 

YDH