Dr. Nizar Herbavi’nin sunduğu programda İran’la ABD arasında yaşanan Hürmüz Boğazı çerçevesinde yaşanan son gerilime değinen Alptekin Dursunoğlu, bu gerilimin Batı’nın İran’ı nükleer programından vazgeçirmek için petrol ambargosuyla tehdit etmesine karşılık İran’ın da “ben petrolümü satamazsam Körfez’deki hiçbir ülke de satamaz” tehdidini yöneltmesinden kaynaklandığını söyledi.
İran’a petrol ambargosu uygulanmasının bu ülkenin en önemli petrol ve doğalgaz müşterilerinden biri olan Türkiye’nin çıkarına olmadığını belirten Dursunoğlu, İran’la Türkiye’nin yönleri ve Grand stratejileri bakımından birbirinden farklı olmakla birlikte bölgenin ortak çıkarlara sahip iki büyük ülkesi olduğunu ifade etti.
İran’ın 1979’daki İslam Devriminden bu yana bölge dışı unsurların bölgeden çekilmesini savunmasının, Türkiye’nin de özellikle Ak Parti iktidarıyla birlikte bölgeselcilik politikası izlemeye başlamasının iki ülkenin politikalarını birbiriyle örtüşür kıldığına dikkat çeken Alptekin Dursunoğlu, ancak iki ülkenin rollerindeki farklılığın ve uluslar arası ilişkilerinin Türkiye ve İran’ın bazı noktalarda karşı karşıya gelmesini kaçınılmaz kıldığını söyledi.
Bir NATO üyesi ve Batı müttefiki olan Türkiye’nin füze kalkanı meselesinden ve Suriye politikasından dolayı İran’la yaşadığı son gerilimi örnek olarak gösteren Alptekin Dursunoğlu, iki ülke arasında yaşanan bu çelişik durumların her iki tarafın devlet adamlarının basiretli tutumu sayesinde büyük çatışma ve bunalımlara dönüşmediğini hatırlattı.
Dr. Nizar Herbavi’nin Türkiye’nin İran’la yaşanan krizlerde arabulucu rolü oynayıp oynayamayacağına ilişkin sorusu üzerine de Alptekin Dursunoğlu, nükleer yakıt takası konusunda Brezilya ile birlikte arabuluculuk rolü oynayan Türkiye’nin nükleer meselede yine böyle bir rol oynayabileceğini; ancak Suriye meselesinde en son söyleyeceği şeyi en başta söylediği ve Batı ile birlikte taraf haline geldiği için Suriye konusunda arabuluculuk imkanını kaybettiğini söyledi.
Türkiye’nin 9-10 ay öncesinde İran’la birlikte Suriye’nin en yakın dostlarından biri olduğunu hatırlatan Dursunoğlu, Türkiye’nin Batı ile birlikte hareket etmek yerine İran’la işbirliği yaparak Suriye’de beklenen reformların hayata geçmesine yardımcı olabileceğini söyledi.
Türkiye ve İran arasında bölgenin mezhebi gerilimlerden uzak tutulması konusunda da ciddi işbirliği potansiyellerinin bulunduğunu belirten Dursunoğlu, Batı’nın bölgede güvenlik ve istikrar sorunları yaratma konusunda mezhebi çelişkileri önemli bir araç olarak kullandığına dikkat çekerek Türkiye’nin laik ve mezhepler üstü kimliğinden İran’ın da Batı ve İsrail’le yaşadığı gerilimlere bir de Sünni Arap ülkeleriyle gerilimler eklenmemesini istemesinden dolayı bu işbirliğinin güçlü bir zemininin bulunduğunu söyledi.
18 Ocak 2012