Iğdır Valisi Iğdır Valisi Amir Çiçek ve eşi Hülya Çiçek, Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İ. Hakkı Yılmaz ve Öğretim görevlileri Zübeyde Hanım Bulvarı'nda Kurulan Aşura çadırını ziyaret etti.
Peygamber efendimizin torunu imam Hüseynin Kerbela’da 71 yakını ile birlikte Yezid’in ordusu tarafından şehit edilişinin 1372. yıldönümü Iğdır ve çevresinde bir kez daha gözyaşları ile anıldı.
Camilerdeki bu ağıtlar hoparlörlerden yayınlandı. Desteler sinezenler eşliğinde sine vurdular. Bazı hayırsever vatandaşlar, Aşura için il dışından gelen misafirler için ihsan yemeği dağıttılar. Şehir merkezinde iş yerleri açılmadı. Şehirlerarası otobüsler çalışmadı. Sabah erken saatlerde camileri dolduran vatandaşlar Hz. Hüseyin için gözyaşı döktü. Cami imamları tarafından okunan Kran-ı Kerim dinlendi, deste gurupları sine vurarak mezarlığa doğru yürüdüler, ihsanlar dağıtıldı.
Saat 9.00 da asri mezarlığa binlerce insan gitmeye başladı. Mezarlıkta toplanan binlerce insanın katılımıyla yas merasimi yapıldı. Bazı Şiiler de Kızılay’a kan bağışında bulundular. Kur’an-ı Kerim okunması ile başlayan merasimde Alimler, Hz.Hüseyin'in kıyamının mahiyetini, İslam’ı yaşatmak için verdiği mücadeleyi ve buna karşı Emevi saltanatı tarafından uğradığı eziyeti ve şehit oluşunu anlattılar.
Konu ile ilgili olarak bir konuşma yapan Iğdır Ehl-i Beyt alimlerinden Ehli Beyt Mektebi Din Adamları Derneği başkanı H. Hüseyin Yeşil, “Yıllardır yas geleneğimiz sürüyor. Burada binlerce insanın toplanması Hz. Hüseyin’e olan sevgilerinden dolayıdır. Hiçbir güç bu kadar insanı zorla buraya toplayamazdı. Sizler isteyerek içinizden geldiği için geldiniz. Son zamanlarda yine bize karşı oyunlar oynanmaktadır. Müftü Yardımcısı çıkıp bize iftiralar yapıyor. İşte tüm Türkiye görüyor. Biz burada eğlenmiyoruz. Biz burada yas tutuyoruz. Hz. Hüseyin'in Kerbela’da şehit edilmesi çektiği acıları yüreğimizde hissediyoruz, dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İmam Hüseyin, neden Medine’de kalmadı? Mücadelesini orada da sürdürür, şehid olacaksa orada da olurdu. Ama o, bu durumdan, Yezid’in saltanatından ve bunun sonuçlarından bütün ümmetin, kendisinin de asla biat etmeyeceğinden ve bunun sebebinden bütün ümmeti haberdar etmek istiyordu. Bu yüzden Mekke’ye geldi ve orada kaldığı sürece umreye gelenlerle görüşerek, onlar vasıtası ile de ülkenin dört bir yanını neden biat etmediği konusunda bilgilendirdi. Bu bilgilendirmeyi, Kerbela’da bizzat yezid’in ordusuna karşı da yaptı. Dolayısı ile Peygamber’in (s.a.a.) ümmete iki emanetinden birisi olan Ehl-i Beyt’i koruyamayan ve ona tabi olmayan ümmet de bu işten sorumludur.”