Aynı çevreler bundan 15 yıl önce Irak'a yönelik benzer suçlamalarda bulunmuş ve 2003'te bu ülkeyi işgal etmişti. Ama Başkan Bush ve onun 'finosu' Blair yıllar sonra tüm dünyaya yalan söylediklerini açıklayacak kadar cesurlardı. Şimdi de durum aynı. İktidara geldiği gün İran'a barış mesajları gönderen Obama şimdilerde Suriye'ye destek veren ve Batı'nın bölgesel projelerinin önünü kesen Tahran'ı sıkıştırmaya çalışıyor. Üstelik aptalca gerekçelerle ve İsrail'i mutlu etmek için. Önce 'İranlılar Bahreyn'i karıştırıyor' dediler sonra da Suudi askerlerinin bu ülkeyi işgal etmesine destek verdiler. Peşinden ''İranlılar Suudi Arabistan'ın Washington'daki elçisini öldürmek istiyor'' dediler ama Amerikan medyası onlara inanmadı. Durum böyle olunca geleneksel yalana döndüler: İran atom bombası yapıyor. Pakistan'ın sahip olduğu nükleer silahların 'radikal İslamcıların' eline geçebileceği endişesini taşıyan ve bu nedenle stratejik müttefik İslamabad yönetimi ile ilişkilerinde ciddi gerginlik yaşayan ABD her nedense İsrail'in elindeki 500 kadar nükleer bombadan söz etmez. Üstelik İsrail bu bombaları tüm Müslüman ülkelerin başkentlerine taşıyacak yeni füzeler geliştiriyor ve bu amaçla ABD ile yoğun işbirliği içinde. İşte bu nedenle iflasın eşiğinde olmasına rağmen ABD, AB, NATO ve onların dümen suyunda yürüyen ülke ve çevrelerde artık İran bol bol konuşulacak. Gerekçe ise Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın bugün açıklayacağı rapor. Hemen söyleyeyim: Rapor tümüyle düzmece ve Amerika ile İsrail'in istek ve telkinleri doğrultusunda yazılmıştır. Tıpkı 2003'te Irak'la ilgili raporlarda olduğu gibi. Hayır diyenler dönemin Atom Enerjisi Ajansı Direktörü Baradei ve ajansın başmüfettişi Blix'in sonraki demeç ve anılarına bakabilir. ABD ve Batı'nın Irak söylemlerinin tümü yalan olduğuna göre İran'la ilgili tüm iddiaları da külliyen yalandır. İsrail uçakları 2007'de Suriye'nin bomboş bir fabrika binasını bombalıyor sonra da Türkiye hava sahasına giriyor ama hiç kimse sesini çıkarmıyor. ABD ise uydularının çektiği fotoğraflara dayanarak bu binanın nükleer tesis 'olabileceğini'' söylüyor. Aynı ABD geçen hafta da bir kağıt fabrikasının görüntülerini yayınlıyor ve bu fabrikanın da nükleer tesise 'dönüştürülebileceğini'' söyleyecek kadar küstahlaşıyor. Bundan böyle fabrika kuranlar önce ABD'ye gidecek ve niyetini tescil ettirdikten sonra noter huzurunda kurulan fabrikanın hep aynı kalacağı yönünde garantiler verecek ya da teminat yatıracaktır.
İran'ın nükleer gücü ABD ve Batı'nın umrunda değil. Genel olarak Batı'nın ilgilendiği tek konu var o da İsrail. Baksanıza ABD ve İsrail, Filistin'i üye kabul etti diye UNESCO'ya bile savaş açmış durumda. ABD ve Batı, İsrail'i rahatsız eden her şeye karşı. İşte bu nedenle ABD ve Batı, Hamas- Hizbullah-Suriye ve İran denklemini çözmeye çalışıyor. Çünkü bu denklem çözülmediği sürece ABD, İsrail ve Batı'nın hiçbir planı işe yaramaz. Hele hele bu plana Irak eklenirse. Çünkü ABD'nin çekilmesi ile Bağdat tümü ile Şii'lerin yani İran'ın yani İran dostu Suriye'nin kontrolüne geçecek. ABD ve bölgesel müttefikleri bunun önüne geçmek için türlü türlü oyunlar peşinde. Gelen haberlere bakılırsa ABD, İran destekli Şiilere karşı kendisiyle savaşan 'Sünni' Kaide'ciler ile işbirliğine hazırlanıyor. Bu oyunda daha kimler yok! 'Büyük Oyun' Irak'ta başladı Irak'ta devam ediyor. Unutulmamalıdır ki; Batılılar 1980'de Saddam'ı İran'a saldırtmış, İsrail 1981'de Irak'ın ilk nükleer reaktörünü bombalamıştı. Halepçe'de atılan kimyasalları Saddam'a veren Batılılar onu bir bayranm gününde astırmaktan büyük haz almıştı. Batı'nın oyununa gelenler olduğu sürece bu coğrafyada hikaye bitmez.
Hüsnü Mahalli - Akşam Gazetesi
08 Kasım 2011