Bu cümlelerin Filistin adı altında İsrail'i normalleştirme hamleleri olduğu yorumları yapılıyor. Bilindiği  gibi 60 küsür senedir Filistin Direnişi özellikle İsrail'in işgal ettiği tüm toprakların geri alınacağı hedefini kaybetmemek için İsrail'in tanınmasından kaçınıyordu. Hamas ve diğer direniş gruplarının dünyaya deklare ettiği 'İsrail'i tanımayacağız' ilkesi Recep Tayyip Erdoğan'ın Filistin'i savunurken İsrail'in meşruiyetine vurgu yapmasıyla periyodik olarak zedeleniyor.

ABD ve İsrail yönetimlerinin geçmişte yaptığı 'Barış Müzakereleri'nin asıl amacının bölge halklarına İsrail'i meşru bir devlet olarak sunma ve İsrail'in varlık kaygısını ortadan kaldırmak olduğu biliniyordu. Şimdi ise yine 'Barış' hamleleri adı altında Türkiye'nin sürekli olarak tüm sorunun İsrail hükümetinde olduğunu belirtmesi ve 'İsrail varsa Filistin'de var' türünden sözleriyle Filistin'i savunuyor gözükmesi hem direniş gruplarından hem de bölge halklarının bir kısmından tepki görüyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Filistin'in Birleşmiş Milletler'de tanınma talebi ile ilgili olarak, ''Şu anda Filistin yönetiminin bu konuda atacağı adımları bekliyoruz. Atacakları adımların her zaman yanında olacağız. İlkemiz bellidir. İsrail orada bir devletse Filistin de devlettir'' dedi.

Erdoğan, Türkevi'nde Karadağ Başbakanı Igor Luksic ile görüştü. Başbakan Erdoğan, görüşmenin ardından Karadağlı gazetecilerin sorusunu yanıtladı. Karadağlı bir gazetecinin ''Bundan sonraki günlerde Filistin'in Birleşmiş Milletler'de üyelik başvurusu yapılacak. Ekleyeceğiniz yeni bir şey var mı?'' şeklindeki sorusuna şu yanıtı verdi:

''Bizim pozisyonumuz şu anda Filistin devletinin pozisyonunun aynısıdır. Çünkü Filistin halkına ne yazık ki bazı çevreler çok ciddi haksızlık yapmışlardır. Elli yıldır Filistin halkı 'devlet olacaksınız, olacaksınız' diyerek oyalanmaktadır. Toprakları işgal altında olan Filistin halkı olmasına rağmen, İsrail'in topraklarının işgal altında olduğu gibi yaklaşım tarzları ortaya çıkmaya başladı. Bunun kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur.''