Haysam el Manna, kendine silah ve para teklif edildiğini açıkladı. Açıklamalar, kışkırtmaların arkasında ABD'nin desteklediği dört ismi öne çıkarıyor. Bu dört ismi birbirine bağlayan çok ilginç bir akrabalık bağı da söz konusu.
10 Nisan Pazar günü Haddam’ın iki adamı Banyas’ta tutuklandı. İtalyan La Repubblica gazetesinin Suriye muhabiri Alix van Buren, hükümet muhalifi bir Suriyeli insan hakları aktivistinden aldığı bilgiye göre bu iki kişinin Banyas’ta halka para ve silah dağıtmaya çalışarak karışıklık çıkardığını aktardı.
Suriye’de geçtiğimiz aylarda başlayan protestolarda halkın Esad rejimine dönük tepkisinin önemli bir yeri vardı. Fakat birkaç hafta içinde protestolarda işin rengi değişmeye başladı. Büyük medya neredeyse hiç yer vermese de, Banyas, Dera gibi kentlerde protestocuların içinden birileri güvenlik güçleriyle silahlı çatışmalara girmeye, hatta bunlara pusu kurmaya başladılar.
Suriye’deki protestoları birilerinin kışkırtmaya, olayı bir silahlı çatışmaya sürüklemeye çabaladığı tahmin edilebiliyordu. Bu konuda Suriyeli 3 ayrı muhaliften gelen açıklamalar ise, şüpheleri kanıtladı.
Haddam ve Rıfat el Esad
Olaylara dış müdahale konusunda en açık konuşan isimlerden biri, şu anki süreçte hükümet karşıtı hareketin başta gelen sözcülerinden olan Haytam el Melih oldu. Eski Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı olan 80 yaşındaki avukat el Melih, La Repubblica’da çıkan röportajında Banyas’ın içinde ve etrafında Abdülhalim el Haddam’ın adamlarının karıştırdığı işlere işaret etti.
Haddam, 1984’ten 2005’e kadar Hafız Esad’ın başkan yardımcısı idi. Hafız Esad’ın ölümünün ardından Beşar’la yıldızı barışmayan Haddam, Fransa’ya göçerek burada rejim karşıtı yoğun faaliyetlere girişti.
Melih’in işaret ettiği bir diğer isim, Rıfat el Esad. Rıfat el Esad, Beşar Esad’ın amcası, Hafız Esad’ın da kardeşi. Melih’e göre Rıfat el Esad’a bağlı birlikler de Tartus ile Latakya arasındaki kıyı şeridinde aktifler.
Kehir de Haddam’a işaret etti
Bir diğer tanık ise, yine muhalif bir isim: blog yazarı Ahmed ebu el Kehir. Geçtiğimiz ay iki defa tutuklanan Kehir, son kez tutuklanmadan önce Facebook sayfasında yazdığı yorumda Haddam’a bağlı güçlerin ortalığı karıştırma çabalarına isyan etmiş, Banyas’la kuvvetli bağları olan Kehir’in Banyaslı arkadaşları da bu tepkiye destek vererek Haddam’cıların yaptıklarına örnekler vermişlerdi.
Manna: Bana para ve silah teklif ettiler
Uzun yıllardır Paris’te sürgünde yaşayan muhalif Haysam El Manna’nın itirafları ise, Suriye’yi karıştırmak için dış güçlerin müdahalelerinin en açık kanıtı oldu.
Manna, Paris’te bir grup adamın kendisiyle görüştüğünü, bunların arasında bulunan ve yabancı pasaport taşıyan Suriyeli bir işadamının kendisine “genç göstericilere dağıtılmak üzere para ve silah vermeyi” teklif ettiğini açıkladı. Manna’nın ifadelerine göre bu Suriyeli işadamının yanında iki başka Suriyeli ve Arapça yayın yapan bir kanalın muhabiri olduğunu ekledi.
Manna’ya gelen teklifler bununla sınırlı değil. Manna kendisine bundan başka iki “silahlandırma teklifi” daha geldiğini, bu gruplardan birinin “Amerika yanlısı Suriyeli muhalifler” olduğunu ifade etti.
Manna, üçüncü grubun ise “Bugünlerde Suriye devletine husumet güden bir Lübnanlı taraf” olduğunu söyledi, ancak isim vermedi. Manna, sonradan Alix van Buren’e yaptığı açıklamalarda bu grup için “Suriye’ye karşı olan bir Lübnan partisinin destekçisi olan ve Lübnan’da yaşayan Suriyeliler” tanımlamasını yaptı. Manna isim vermese de, kastedilenin Hariri olduğu neredeyse kesin. Zaten Manna, Buren’in Hariri’nin ismini zikretmesi üzerine onaylamadı, fakat itiraz da etmedi.
Dera’lı olan Manna, kendi kasabası dışında olayların yaşandığı kasabalarda da para ve silah dağıtım teklifleri yapıldığı bilgisinin kendisine geldiğini söyledi. Manna, ayrıca buralarda dağıtılan ve mezhep ayrımcılığını kışkırtan bildirilerin kaynağının ABD olduğunu iddia etti.
Bir diğer kışkırtıcı: Suudi ailesi
Suriye’de rejim karşıtı kışkırtma faaliyetlerini yürüten koalisyonun önemli ortaklarından biri de Suudi Arabistan. Suudi Arabistan’ın Suriye’yi karıştırmaya yönelik planları, bundan üç sene önce açığa çıkmıştı.
Belgede, Suudi Arabistan’ın senelerce ABD Büyükelçiliği’ni yapmış olan Bandar bin Sultan ile ABD’nin Lübnan Büyükelçilisi Jeffrey Feltman arasındaki görüşmede Suriye’deki iktidarın devrilmesi için çok kapsamlı bir plan yapıldığı görülüyor.
Suriye’yi üç bölgeye ayıran ve her bir bölgede eğitimli işsiz gençler, suçlular, etnik bölücüler, sivil toplum kuruluşları, tüccarlar ve sermayedarlar gibi 5 ayrı kategoride 5 ayrı şebeke kurmayı öngören planın en dikkat çekici özelliği, bu taslağın Dera kentinde muhalefetin örgütlenmesiyle büyük benzerlik göstermesi idi. Beşar Esad devrilince yeni kurulacak hükümet derhal ABD, Fransa, İngiltere, Suudi Arabistan ve Mısır tarafından tanınacaktı.
Onları bağlayan sadece siyaset değil...
İşin en ilginç boyutu ise, Suriye’deki rejimi yıkmak için uğraş veren bu isimleri birbirlerine bağlayanın sadece siyasi ilişkiler olmaması.
Suudi Kralı Abdullah, Refik Hariri ve Abdülhalim Haddam, bacanaklar. Kral Abdullah, Rıfat Esad’ın da bacanağı.
Ortadoğunun karmaşık siyaset labirentlerinde, bazı “sürprizler” pek o kadar sürpriz olmayabiliyor. Bazı “tesadüflerin” altından, başka anlamlar çıkıyor.
(soL - Dış Haberler)
10 Ağustos 2011