Norveç’teki ilk saldırı ajanslara düştüğünde sosyal medyadaki tepkiler “Allah Allah Norveç’te de terör saldırısı olur mu?” şeklindeydi. Tabii gözler hemen İslamcı teröre çevrildi. Norveç’i değil ama Kuzey Avrupa’da son yıllarda İslam düşmanlığı ile birlikte yeşeren aşırı sağcı akımı az çok bildiğimden, saldırıları İslamcılar yapmış olsa bile bunda Avrupa sağının etkisi olduğunu düşündüm. Daha sonra gelen ikinci saldırının ayrıntıları ve zanlının yavaş yavaş ortaya çıkan profili beni haklı çıkardı. Bu saldırı Müslümanlar tarafından yapılmış olsaydı Avrupa içinde kaynayan milliyetçi sağcı kazanın hala farkında olamayacaktı. Bazı siyasi gelişmelerin ayrımına, iletişimin bu kadar kolay olduğu bir dönemde, ancak yüzlerce masum insan hayatını kaybettikten sonra varılması ne acı. Norveç’teki saldırılar gösterdi ki, Avrupa’da son yıllarda artan aşırı sağcı eğilimleri ciddiye almanın vakti geldi de geçiyor bile.
ZANLI AŞIRI SAĞCI PARTİ ÜYESİ
Norveç’te kendini aşırı Hıristiyan ve sağcı olarak tanımlayan birinin çıkıp, “zalimce ama adil” bulduğu için kanlı bir eylem yapmasının ardında ne tür gerekçeler yattığını sanırım herkes merak ediyor. Çünkü sosyal demokrasinin beşiği sayılan Norveç için, dünya petrol ve doğalgaz rezervilerinin bir kısmına sahip olduğundan ekonomik sıkıntı pek söz konusu değil. İşsizlik oranı %3. Norveçliler iki kez AB üyeliğini referandumla reddetti, dolayısı ile Euro krizi ile direkt bir ilişkisi yok. 2005 yılından bu yana ülkeyi sosyal demokrat işçi partisinin sosyalist ve yeşillerle kurduğu koalisyon hükümeti yönetiyor. Sosyalistler ve Yeşiller AB üyeliğine tamamen karşı oldukları için 2009’daki seçimden en güçlü parti çıkan İşçi Partisi de propaganda yaparken AB’ni konu bile etmedi. Dünyanın pek dikkatini çekmedi ama 2009 seçim kampanyalarının ana konusu ülkenin göç ve mülteci politikası ile İslam karşıtlığı idi. Beş milyon bulan Norveç nüfusunun %11’inin yabancı kökenli olduğunu, ülke varlık içinde olsa da zengin ile fakir arasındaki gelir farkının giderek büyüdüğünü hatırlatmakta yarar var. Son seçimden oyların %23’ünü alarak ikinci parti olarak çıkan aşırı sağcı parti FrP yabancı karşıtlığını ve İslam düşmanlığını öyle yoğun bir biçimde kullandı ki Avrupa Konseyi bile Norveç’i uyarmak zorunda kaldı. FrP, yaptığı açıklamada zanlı Anders Behring Breivik’in 1999’dan 2006 yılına kadar parti üyesi olduğunu açıkladı. Norveç’teki yabancı nüfusun oranına bakınca yabancı karşıtlığı anlaşılır belki ama nüfusun sadece %1,5 ini oluşturan Müslüman düşmanlığının nedenini sadece Norveç’te aramak pek doğru olmaz
AVRUPA’DA AŞIRI SAĞ ATAKTA
Küçük bir araştırma yapıldığında Norveç’teki aşırı sağcılar ile Neonazi’lerin radikalleşmesi ve profesyonelleşmesinin diğer Kuzey Avrupa ülkelerinden pek farklı olmadığı görülüyor. Farklı olan belki Norveç’teki aşırı sağcı eylemlerin bugüne kadar gazete başlıklarına pek fazla taşınmaması. İskandinav ülkeleri arasında bugüne kadar en çok göze çarpan İsveç olmuştu. Oysa 2000 yılında Norveçli Neonaziler bir sendika başkanının evini ateşe verdiler. Bir yıl sonra da 15 yaşındaki yabancı bir genç aşırı sağcılar tarafından sokak ortasında bıçaklandı. Hatta bu yılın şubat ayında Norveç Güvenlik Teşkilatı, ülkeyi artan aşırı sağcı şiddete karşı uyardı. Teşkilattan yapılan açıklamada Norveçli aşırı sağcıların başta İsveç olmak üzere, diğer AB ülkelerindekilerle ilişki içinde olduğuna özellikle dikkat çekildi. Zanlının saldırıdan önce internette yayınladığı 1500 sayfalık manifestonun “2083. A European Declaration of Indepence” şeklindeki başlığı bile hedefinin Avrupa’yı yabancılardan ve Müslümanlardan arındırmak fikrinde olduğunu açıkça gösteriyor. Irkçı bir gerilla savaşının hedef ve metotlarının övüldüğü manifestoda Avrupa’nın Marksist çok kültürlü hegemonyasının 2083’e kadar sona erdirilmesi amaçlanıyor. 2083’de tesadüfen seçilmiş bir rakam değil.
TÜRKLER VİYANA KAPISINA DAYANDIKTAN 400 YIL SONRA
Manifestoya bakılırsa, kendini internette sarışın, mavi gözlü ve cüsseli yani Avrupa ırkının temsilcisi olarak tanımlayan zanlı Türklerin 1683 yılında Viyana kapılarına dayanmasından fazlaca etkilenmiş görünüyor. 11/12 Eylül 1683’ü Avrupa’nın bağımsızlığa kavuştuğu gün olarak gören zanlı bu günün milli bir bayram olarak kutlanmasını istiyor. Zanlının bağımsızlık bayramı olarak önerdiği bir başka gün ise Avrupa’nın Müslümanlardan tam olarak arınacağı gün. Zanlının Avustuya’ya karşı özel bir sevgisi olduğu açık. Ben de açıkçası Avrupa sağının Avusturya’dan örgütlendiğini düşünmekteyim. Avusturya’daki sosyal demokrat, muhafazakâr ve yeşiller partilerini Avrupa’nın İslamlaştırılmasına hizmet etmekle suçlayan zanlı Avusturya’nın yanı sıra diğer askeri stratejik hedefler olarak Fransa, Almanya, İngiltere, Hollanda, Belçika ve İsveç’i gösteriyor. Zanlının sık sık Müslümanlara yönelik hakaretleri ile gündeme gelen Hollandalı aşırı sağcı Geert Wilders’in hayranı olup O’nun “Özgürlük Partisi” ni gerçek parti olarak değerlendirdiğini de 1500 sayfalık manifestodan anlıyoruz. Ayrıca zanlının İslam’ın yaygınlaşması ile mücadele eden "English Defence League" (EDL) ve "Stop şe islamification of Europe" (SIOE) gibi İslam karşıtı örgütlerle ilişki içinde olduğu da ifade ediliyor. Aşırı sağcı akımları dikkatle izleyen herkes zanlının herhangi bir örgüte başlı olmasa bile klasik aşırı sağcı bir retorik kullandığında hemfikir. Norveç’teki saldırılar belki de tarihe Avrupa çapında ilk büyük İslam karşıtı ırkçı saldırı olarak geçecek.
SORUN SADECE NORVEÇ DEĞİL
Bundan birkaç gün önce Norveçliler, gazetelerinde canlanan ekonomileri, artan istihdam talebini, ücretlerinin fiyatlardan daha fazla arttığını okurken ne kadar güzel bir ülkede yaşadıklarını düşünüp mutluluk duyuyorlardı. Ne yazık ki, 23 Temmuz’da Oslo ve Utoya adasına yapılan saldırılar çoğu genç en az 92 kişiyi hayatından etti. Bu gün her yıl barış ödülü dağıtan Norveç için değil Avrupa için de bir dönüm noktası olacak. 32 yaşındaki sarışın mavi gözlü iri cüsseli Hristiyan Anders Behring Breivik, sadece kendisinin hastalıklı bir yabancı düşmanı olduğunu göstermedi, Avrupa’da aşırı sağın ne kadar paramiliter eğilimli, rejim düşmanı ve kararlı olduğunu ortaya da koydu.
FULYA CANSEN - ntvmsnbc
25 Temmuz 2011