Hz. Hüseyin kimdir, onun manevi kişiliği için neler söylenebilir?
Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Yeryüzünde en hayırlı aile Haşimi ailesidir.” Değil mi ki, kainat Muhammed’ in (sav)yüzü suyu hürmetine yaratılmıştır, kainat O’nun nurundan yaratılmıştır. Adem var olmadan O’nun nuru vardı. Ve Adem (as) tövbesi Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’i tevessül ederek kabul edilmiştir. Bu perspektiften baktığımızda Hüseyin, Muhammed’in oğlu Fatıma’nın, Ali’nin batınından ve sulbünden gelme Muhammed’in oğludur. "Allah her peygamberin soyunu kendi sulbünde, benim soyumu ise Ali’nin sulbünde karar kılmıştır” buyuruyor Resul-i Ekrem. Ve Hüseyin abadır. Al-i abanın, Kuran’ın referans olduğu beş kişinin beşincisidir. Ve en sona kalan tek kişi olmuştur. Bir rivayette şöyle denir. “Yeryüzünde şu anda ondan, yani Hüseyin’den daha fazla sevilen yoktur. Gök aleminde Hüseyin’ den daha fazla sevilen birisi yoktur.”Ve Peygamberimiz (sav) Ali için de buyurmuştur: “O benden, ben ondanım.” Mezhebi anlamda İmam Hüseyin için o benden demesi doğru. Tamam, o onun soyundan kızının oğlu. Fakat “Ben de ondanım” dan ne anlamamız lazım? Veya Ali için o benden ama O’nun soyundan değil, amcaoğlu. Ben de ondanım. Peygamber nasıl Ali’den? Bu mezhebi anlamda değildir. Şiddet-i ittisal denir buna. Yani onun yaptığı benim yaptığım. O neyse ben o. Ben neysem o’dur. Nitekim başka bir rivayette buyuruyor: “Bütün insanlar farklı mayalardan, farklı ağaçlardan şeklinde de gelmiştir, biz, yani Ehlibeyt bir ağaçtanız, bir mayadanız, bir hamurdanız, bir nurdanız.” Bu boyutuyla bakmanız lazım, ki Adem (as) bile bunlara tevessül etmiştir. İmam Suyuti tefsirinde buna açıklık getirmiştir. Hüseyin, dediğim gibi Resul-i Ekrem’in kucağına doğmuş, Fatıma Zehra’dan doğmuş, Ali’den doğmuş İslam’ın kucağına doğmuş ve Kuran’ın indiği evde büyümüş, terbiye olmuş. Kuran’ı temsil eden, sünneti temsil eden, Peygamber’i temsil eden, Ali’yi, Fatıma’yı, Hasan’ı temsil eden bir insan. Onların temsilciliğinin ötesin de kendisi onlardan birisi. Bunlar Muhammed’in oğlu olduğu için değil sadece. Kendisi bir zata layık, kamil bir insandır. Haşimi hanedan, en şerif hanedandır. En hayırlı hanedandır. Şecere-i mübarekedir. Ve doğduğu gün bütün Medine bayram etmişti. Çocukluğunda Peygamberimizin onu ne kadar çok sevdiğini hepimiz biliyoruz.
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin efendilerimizin bir kaybolma hikayesi var…
Evet, o çok hikmetli bir hadisedir. Bir gün Hz. Fatıma gelerek Resulullah’a üzgün bir halde “ Hasan ile Hüseyin kaybolmuşlar” diye dert yandığında, Peygamberimiz (sav) “Korkma, Allah onları korur” buyurdu, ama bütün Medine seferber oldu. Sonunda Beni Neccar ahırlığında buldular. İkiside uyuyor orada. Bir melek kanadının birini döşek, birini yorgan etmiş onlara. Peygamberimiz uyandırmaya kıyamıyor, bir onu öpüyor, bir bunu öpüyor ta uyanana kadar. Uyandığında her birini bir omzuna alıyor. Getiriyorken Hz. Ebubekir, “Ya Resulullah, hiç değilse birisini biz taşısak?” buyuruyor. “Hayır, ikisini de ben taşıyacağım.” Hz. Ebubekir diyor ki: “Ne muhteşem binektir, sizin bineğiniz, Resul –i Ekrem kainatın efendisi, sizi taşıyor.” Bu anlamda Hz. Resul (sav) şöyle buyuruyor: “Ama onlar da çok muhteşem binenlerdir.”
Bayram namazındaki yedi tekbirin de Hz. Hüseyin’le ilgisi var sanırım…
Doğrudur… Namazda secdedeyken Hz. Hüseyin omzuna çıkmış. Resulullah secdeden kıyıp kalkamıyor. Secde o kadar uzuyor ki, sahabeler Resulullah’ın başına bir şey mi geldi diye endişeye kapılıp kimisi secdeden kalkıyor. Bir bakıyorlar ki Hüseyin omzunda, kıyıp indiremiyor onu. Hüseyin omzundan inene kadar secdeden kalkmıyor. Bir gün de bayram namazında geliyor Resulullah tekbir getirirken Hüseyin de getiriyor. Daha yeni dili açılıyor. Çocukların en tatlı dönemi ya. Kelimeleri tam söylemiyor. Hüseyin de O’nunla beraber tekbir getiriyor, ama cümleyi tam getiremiyor. Peygamberimiz yedi defa tekbiri tekrarlıyor, Hüseyin tam diyene kadar. Onun için yedi kere tekbir getirmek oradan kalmış bir sünnettir.
04 Mart 2011