Ehlibeyt kimdir, Ehlibeyt’i sevmek ne demektir?
Şura Suresi'ndeki bir ayet-i kerimede, “De ki ben sizden risaletimin karşılığında hiçbir ücret, tebliğimin karşılığında hiçbir ücret istemiyorum, Ehlibeytimi sevmenizi istiyorum” buyruluyor. Bunu kimileri –tabirimi mazur görün- sulandırmak istiyor. Akrabayı sevmek, yani herkes kendi akrabasını sevmiş olursa Peygamber’in ücretini ödemiş olacak. Her şeyden önce mantıklı değil. Onun kendi yeri vardır. O kendi yerinde ama buradaki mesele bir sürü kaynakta, ehl-i sünnet ve şia kaynağında da tasrih edildiği gibi ve ümmet öyle anlayarak Peygamber’in Ehlibeytine bağlılık ve sevgi göstermiştir. “Peygamber’in Ehlibeytimi sevmek Allah tarafından farz kılınmıştır. Kuran’da bunu indirmiştir.”buyuruyor İmam Şafii. İbn-i Abbas’tan ve diğer sahabelerden şöyle bir rivayet nakledilmiştir: “Ben namaz kılıp da içinde Peygamber ve Ehlibeytine salavat göndermedim mi namazımın eksik olduğunu düşünürüm.” Ehlibeyt’in Hz.Muhammed, Hz.Ali, Hz.Fatıma, Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin olduğu konusunda Peygamberimizden birçok hadis nakledilmiş ve Ehlibeytlik esasını, abasını üstlerine atarak, ‘Allah’ım benim Ehlibeytim işte bunlardır’ buyurmuştur. Medine’nin sıcağında bir abanın altında beş kişinin toplanmış olması Ümmü Seleme’nin evinde Allah’ın rızası, rahmeti onun üzerine olsun, Hz. Ayşe’nin evinde tekrarlanmıştır bu vaka. Ve her ikisinden nakledilmiştir; “Ben de girmek istedim abanın altına, Peygamberimiz izin vermedi” buyurdu. “Sen kendi yerinde, kendi rütbende dur. Bu ayrı bir olay” Abanın altında sınırlamış ve altı ay kapıya ayeti okumuş ki herkes görsün, bilsin Ehlibeyt bunlardır. Peygamberimiz sınırlıyor, hanımlarını dahi sokmuyor oraya ve altı ay namaza her geldiğinde o kapıya işaret ederek bu ayet-i kerimeyi oraya okuyor, onlar Allah’ın tertemiz kıldığı insanlar, şikeden şaibeden, entrikadan uzak insanlar. İmam Suyuti hakikaten çok takdir ettiğim ulemamızdan birisidir, Ehl-i sünnet ulemasından. Resul-i Ekrem’den naklediyor: “Biz bir aileyiz ki bizi Allah her türlü çirkeflikten, günahtan tertemiz kılmıştır. Bir bedevi bir gün gelip Resul-i Ekrem’e “Bana İslam’ı sun” diye arz etti.
Resul-i Ekrem ona İslam’ı sunduktan sonra buyurdu: “Hayır, ücret talep etmiyorum ancak akrabayı sevmek hariç.” O Arap döndü dedi: “Senin mi yakınlarını mı benim mi?” Resulullah buyurdu. “Benim yakınlarımı.” Bunu Müslümanlar bugüne kadar hep böyle anlamıştır. Onun için de Resul-i Ekrem’in Ehlibeytine hep sevgi beslemişlerdir. Buğz edenlerse, bütün Müslümanlarca Şia ve Sünniler tarafından kabul görmemiştir, dışlanmıştır. İftihar ediyorum bir Türk olarak, Türk milleti İslam’la müşerref olduğu günden beri sevgisiyle tanınır. Ehlibeyt aşkıyla yoğrulmuştur ve elhamdülillah bu diyarlara da Ehlibeyt sevenleri, aşıkları İslam’ı getirmiş. Bu diyarı ta Balkanlar’a kadar İslam yurdu yapanlar yine Ehlibeyt aşıklarıdır. Peygamberimizin yakınlarını sevmek, bunun altını çizerek diyorum, O’nun risalet ücretini ödemektir. Ücretini ödemediğimiz şeyden mahrum olursunuz, kullanma hakkınız yok. Eğer Resulullah’ın şefaatine ihtiyaç duyuyorsanız, Muhammedi risaletten medet umuyorsanız, ince ücretini ödeyeceksiniz. İmam Şafii’nin dediği gibi: “O ücret Ehlibeyt’i sevmektir.”