Açıklamaları Anadolu Ajansı'ndan alan birçok ulusal gazete, dergi ve internet sitesi konuyu manşetlerine taşıdı. AA açıklamaları şu şekilde geçti:
Caferiler Din Dersi Taleplerini İletti
Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, ''Din dersi kitaplarında yer alacak Caferiler ile ilgili konuları bakanlığa teslim ettik'' dedi.
Özgündüz, bir toplantıya katılmak üzere geldiği Iğdır'da gazetecilere yaptığı açıklamada, din dersi kitaplarında Caferilik ile ilgili konuların da yer alacağını söyledi.
Devlet Bakanı Faruk Çelik'in kendilerinden din dersi kitaplarında yer alacak olan bilgileri istediğini ifade eden Özgündüz, ''Biz Caferiler olarak din dersleri kitaplarında yer alacak olan bilgileri, Caferi mezhebinin özelliklerini yazıp bakanlığa teslim ettik. Bizim hazırladığımız Alevilik ve Caferilik ile ilgili bilgiler komisyonca değerlendirilip, kitaplara konulacak. Bir aksilik olmasa 2011-2012 öğretim yılında din dersi kitaplarında yer alacak'' diye konuştu.
Aleviler'in isteğinin cemevlerine ibadeşane statüsünün verilmesi olduğunu anlatan Özgündüz, cemevlerine ibadeşane statüsünün verilmesi konusunu hükümetin Diyanet İşleri Başkanlığına sorduğunu anımsatarak, şunları söyledi:
''Diyanet İşleri Başkanlığı, 'ibadet yeri camidir' diyor. Bu şekilde bir yere varılmaz. Cami cemaatin toplandığı yerdir. Cemevi de aynıdır. Değişen bir şey yoktur. Türban olayını nasıl çözüyorlarsa bunu da çözebilirler. Türkiye'de yaşayan Caferilere ait camileri, bu camilerde görevli din hocaları ve imamları Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesine almak için bir taslak hazırlandı. Meclise sunulan bu taslak bekliyor. Biz camilerimizi kendimiz yaptık. Ne oldu, diyanet kendi paramızla yaptırdığımız camilerimizi elimizden almak istiyor. Bu ibadetlere dokunulması demektir ki biz buna kanunlar çerçevesinde izin vermeyiz, müsaade etmeyiz.''
Özgündüz, bir gazetecinin ''Peki Caferiler ne istiyor?'' sorusunu şöyle yanıtladı:
''Devletin Diyanet İşleri Başkanlığına bütçeden verdiği yüzde 2'lik paydan hakkımıza düşeni istiyoruz. Bu bizim yıllardır verilmeyen hakkımız. Din hizmetlerine bütçe ayrılıyorsa bu konuda bizim de hakkımız var. Çünkü genel bütçe hepimizin müştereğidir. TRT, hepimizin ortak müştereğidir. Orada dini bir program yapılıyorsa benim de payıma düşen verilmelidir. Yapılacak olan programlarla Caferilik anlatılabilir. İnsanoğlu birbirini tanıdıkça birbirine düşman olmadan tanış olacak, beraber kardeşçe yaşanacak. Bunları bir zenginlik olarak görecek, düşmanca yaklaşmayacak.''
Diyanet İşleri Başkanlığının kendi hiyerarşisi içinde bir yapılanma içerisinde olduğunu belirten Özgündüz, ''Bu yapılanma içinde bizler de bağımsız olarak yer alabiliriz. Bir kürsü kurulabilir. Eş başkanlık gibi bir oluşum olabilir. Fakat diyanet işleri başkalığına bağlı olmaksızın, emir almadan faaliyetini sürdürebilir, din hocasını yetiştirebilir. Bağlı olursak zamanla Caferiler asimile olabilir'' ifadesini kullandı.
Özgündüz, bugün Caferilerin hacca giderken iki kez para ödediğini ifade ederek, bir Diyanet İşleri Başkanlığına bir de kendi din hocasına para ödediğini fakat Caferilerin kendi hocalarıyla hacca gitse bu sorunun ortadan kalacağını kaydetti.
AA