Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Erdoğan'ın Arapları Kurtaracağını Sanmayın

Muhammed Halfan El Savafi'nin Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi İttihat'taki 29 Eylül 2010'da yayınlanan makalesinde İsrail'le gerginliğin ardından Erdoğan'ın Arapları 'kurtaracağını' zannedenlerin yanıldığını belirtiyor. 

02 Ekim 2010
Erdoğan'ın Arapları Kurtaracağını Sanmayın

Muhammed Halfan El Savafi'nin  Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi İttihat'taki 29 Eylül 2010'da yayınlanan makalesi

Türkiye’yle İsrail arasında bu yıl çok sayıda anlaşmazlık yaşandı. Gerginlik, İsrail ordusunun Özgürlük Filosu’na saldırması ve birçok Türkü öldürmesiyle doruğa çıkmıştı. Gelişmelerin ardından birçok kişi iki ülke arasındaki stratejik ilişkilerin sonunun başladığını ve İsrail’in bu anlaşmazlıklardan sonra Türkiye’nin dostu olamayacağını düşündü. Bazıları yanılgıya düştü ve iki ülke arasında askeri çatışmanın yaşanabileceğini, Ankara’nın Arap sorunları için bir çekişmeye gireceğini tahayyül etti.

Birçokları İsrail’e Arapların veremediği bir ders verecek bir krizle karşı karşıya olduğumuzu düşünerek sevindi. Özelliklede Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan İsrail’le bütün anlaşmaların gözden geçirileceğini açıkladıktan sonra... Bazıları, Arapların İsrail’le mücadelede yaşadığı başarısızlıklarının gölgesinde, bu yeni krizle birlikte ‘nihai kurtuluşa’ erişilebileceğini sandı. İş bazı saygın yorumcuların Arap liderlerden, İsrail’e ve küstahlığa karşı duruş açısından Türkiye’nin cesaretine sahip olmalarını istemesine kadar vardı.

Sorun Türkiye’de değil, Araplarda Fakat bu kişiler, bu tür analizlerle uyuşmayan siyasi hesapları görmezden geldi. Önce şunu söylemeli: Arapların Türkiye’ye yönelik olumlu tutumu yeni değil, aksine altı asır boyu İslam dünyasının lideri olan bu ülkeye dair dini hisler temelindeki eski tutumların bir tekrarı. Bu nedenle Türkiye’nin tavrını süratle değiştirebileceği birçoklarının aklına gelmedi. Fakat Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gerginliğe rağmen Türkiye ve İsrail’in ‘iki dost’ olduğunu belirtti. Bu sözler uluslararası ilişkilerin doğal ilkelerinden birini yansıtıyor ve kimse iki ülke arasındaki anlaşmazlıkların varlığını inkâr edemez.

Ancak Türkiye-İsrail anlaşmazlığı yanlış anlaşılıyor ve sorun Türkiye liderlerinde değil, bu ilişkileri anlamayanlarda. Gül’ün sözleri-nin, Erdoğan’ın açıklamalarıyla heveslenen ve kendi çıkarlarının gerçekleştiğini hayal edenleri şaşırtmaması gerekir. Belki de Arapların bitmek bilmeyen sorunu, kendi taleplerini gerçekleştirecek olan birilerini aramaları. Bu durum bu kez de Türkiye’yle tekrarlanıyor. Türkiye’nin kurtarıcı olduğunu düşündüler ama Türk-İsrail anlaşmazlığı bir ilk veya son değil. Devletler de tıpkı insanlar gibi anlaşır ve ayrı düşer. Ayrıca siyaset veya çıkarlar oyunu anlaşmazlıklara dayanır. Tıpkı Arap ve İslam ülkelerinin arasında olduğu gibi, uluslararası ilişkileri din ve dil bağından ziyade çıkarlar belirler. Fransa’yla Almanya, ABD’yle Fransa veya ABD’yle İsrail arasında da birçok anlaşmazlık gördük. Fakat aralarındaki ilişki, anlaşmazlıkların kontrol altına alınmasının ardından çıkarlar zarar görmeden eski haline dönüyor.

Siyasete çıkarlar hükmettiği için siyasi anlaşmazlıklar kalıcı değildir. Gül’ün açıkladığı da bu. Anlaşmazlıklar gerginliği tırmandırsa da çözüm zor değildir. Hatta kanlı çatışmalar bile yaşansa, ilişkiler siyasi çıkarlar dengesine dayanmaya devam eder. Duygularımızda aşırıya kaçmamalıyız ve gerçekçi olmak için analizlerimizi derinleştirmeliyiz. Dolayısıyla kendi sorunlarımıza çözüm bulmalıyız...

Radikal

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.