Fransız Le Monde Diplomatique dergisinde Türkiye'deki eksen kayması tartışmalarını değerlendiren bir makale yayınlandı.
Mensur Akgün imzasıyla yayımlanan makalede, bir süredir ekseninin kaydığı söylenen Türkiye'nin kendine güveninin son dönemdeki girişimleri nedeniyle arttığı, bundan sonra dış politikada daha bağımsız hareket edeceğinin aşikar olduğu ve gerekirse kendi çıkarlarını, geleneksel müttefiklerinden ayrı tanımlayacağı belirtildi.
Akgün, Türkiye'nin geçmişte olduğu gibi AB ve ABD'den gelen tek taraflı taleplere daha az açık olacağını ifade ederek, "Kısacası, Türkiye bundan böyle kendisinden her isteneni yapmayacak" yorumunu yaptı.
Bu durumun, Batı'ya duyulan herhangi bir düşmanlıktan ziyade uluslararası politikaların değişen dinamikleriyle ilgili olduğu ifade edilen yazıda, "Soğuk Savaş, 20 yıl önce sona erdi ve Türkiye'nin ittifak ortağı olarak rolünün doğası açıkça değişti" denildi.
TÜRKİYE TARİHİ İLE UZLAŞIYOR
Yazıda, Türkiye'yi eksen kaymasıyla suçlayanların, küresel politikaların dönüşümünü, bu değerler ve (ideolojik) eğilimlerle karıştırdığı, bu noktada eksen kayması meselesinin bir tehdit olarak algılandığı vurgulanırken, öte yandan Türkiye'nin sadece, 1839 yılında Tanzimat reformlarının yapıldığı dönemde baş gösteren değerler ve genel eğilimleri sürdürdüğü kaydedildi.
Değişim içinde olduğu şüphe götürmeyen Türkiye'nin kendi tarihiyle her ne kadar yavaş da olsa uzlaştığı, özellikle Ermenistan dahil olmak üzere komşularla normalleşme sürecinin uygulamaya koyulduğu, demokratikleştiği ve insan haklarına daha fazla saygı gösterildiği ifade edilirken, bunun her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmediği, ancak genel gidişatın, iç ve dış politikada daha demokratik ve çoğulcu bir Türkiye olduğu dile getirildi.
FRANSA'NIN DA MI EKSENİ KAYIYOR?
Yazıda, "Demokratikleşmeyi, Kürt sorununa bir çare gibi önermek bir eksen değişikliğini mi? Ya da Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmek için adımlar atmak veya geleneksel husumeti sona erdirmek için Kuzey Irak'a resmi ziyarette bulunmak mı? Veyahut Kıbrıs meselesinin, BM parametreleri temelinde çözümünü desteklemek mi ya da Ege'deki sorunları çözmek için tekliflerde bulunmak mı?" soruları soruldu.
Buna, Türkiye'nin Orta Doğu ve Arap dünyasıyla ilişkileri derinleştirerek, eksen kaydırdığı yanıtının verilebileceği, ancak aynı şeyin Fransa için de söylenebileceği ifade edilen yazıda, "Başbakan Nicholas Sarkozy, bu ülkelerden binlerce mil uzakta olmasına rağmen Suriye'nin İsrail ile sorunlarını çözmeye çalışıyor" denildi.
NEDEN BATI KARŞISINDA DUYULAN AŞAĞILIK KOMPLEKSİ Mİ?
Mensur Akgün, yazısında Türkiye'nin neden kendi komşusu Orta Doğu'daki sorunları çözmede olumlu rol oynamayacağını, yakın tarihi ve kültürel bağları olan bu ülkelerle yatırım, turizm ve ticaretten neden para kazanamayacağını ve neden bu ülkelerle ilişkilerini geliştiremeyeceğini sorarak, "Eksen kayması suçlamasının Batı karşısında duyulan aşağılık kompleksiyle ilişkisi olabilir mi?" sorusunu gündeme getirdi ve böyle korkuların, Türkiye'de meydana gelen gerçek dönüşümü anlamaya çalışanların önüne engeller çıkardığını ifade etti.