Değerli liderimiz konuşmasında şunları söyledi:

“Dünyanın gündeminde Gazze meselesi var. Bu işe bulaşmakla kötü mü yaptık? Mazlumların yanında olmanın kötü olduğunu kim diyecek? Kim diyebilir ki?  En zıt cephedekiler bile bunu diyemedi. Emperyalist Amerika  bile diyemedi. BM’den bir kınama kararı çıktı, İsrail göz boyamak için ambargoyu gevşettiğini açıkladı.  Ne değişti, neyi gevşetti, belli değil. Oraya inşaat malzemesinin bile girmesi yasak. İsrail, benim yıktığım Gazze yıkık harabe kalacak, onarılmayacak diyor! Umarım dünyanın baskısı gerçekçi olur. İran’a karşı karar üstüne karar alan BM Güvenlik Konseyi’nin İsrail’e karşı en sert kararı kuru bir kınama oldu. Yaptırımı olmayan bir kınama!
Bölgede Siyonist bir rejim, yani işgalci, gasıp ve empoze bir devlet, Emperyalistler tarafından Müslümanlara tahmil edilmiş gasıp devlet var. Emperyalistler de onun için bu rejimin arkasındadır, onlar monte etti bunu. Siyonizm’e karşı mücadele vermek, o mülkün sahiplerinin hakkıdır. Müslümanların hepsi Mescid-i Aksa’nın sahibiyse, Arapların meselesiyse, her kim için mukaddes ise, işgali sonlandıracak mücadeleyi vermek haklarıdır. Fakat metot ve strateji konusunda farklı görüşler vardır. Ben olsam İsrail’i daha çok sıkıntıya sokacak makul mücadeleyi tercih ederim. Benim fikrim bu noktada budur. Ama kim mücadele ederse etsin onun karşısında olmayacağım. Meşru hududu aşmadığı sürece İsrail’i bir nebze de olsun taciz eden her mücadele kabulümdür.

İsrail Akdeniz’de egemen güçtür, onun izni olmadan gitmemeliydiniz, safsatasını da ilkesizlik olarak değerlendiriyorum. Müslümanlar Akdeniz’i ne zamandan beri İsrail’in iç gölü olarak kabul ettiler ki?  Ne zamandan beri onu egemen güç ilan ettik? O zaman Mersin’den 10 km öteye açılamayız. Akdeniz İsrail’inse Mersin’de de gelip bizi vurabilirler demek ki! O zaman da birileri çıkıp egemen güç İsrail’den izin alın da gidin mi diyecek?

Birtakım çevreler bunu niçin diyor acaba? Birileri de buna niye, o diyorsa doğru diyor, diye tasdik ediyor? Bu sorular üzerine ülke olarak doğru dürüst bir şekilde düşünmeliyiz.  Biz Akdeniz’i İsrail’e teslim ettiğimizi hatırlamıyoruz! İsrail’ Ortadoğu’da, Akdeniz’de egemenlik verdiğimizi hatırlamıyoruz. Biz, İsrail’in varlığını kabul etmiyoruz, sen egemenlikten bütün bölgenin efendisi olduğundan bahsediyorsun! Yazıklar olsun bu mantığa! Bunun doğru bir yanı yoktur. Bunu kabul eden Müslümana yazıklar olsun! Allah İsrail’i de onun sempatizanlarını, uşaklarını da yok etsin… İsrail’in değil Akdeniz, o işgal ettiği toprak üstünde de egemenlik hakkı yoktur. Biz  o egemenliği ona teslim etmedik.

Anlıyorum, iktidarı, mülkü Siyonistlerin elinde gördüğünüz için böyle davranıyorsunuz.  Ama mülk Allah’ın elindedir. Yanlış yere umut bağlamışsınız. Siyonistlerin vereceği mülke de lanet olsun, iktidara da lanet olsun. Yanlış yere, yanlış kapıya ağız açmış, göz dikmişsiniz. Onların hoşuna gidecek şeyler yaparak, onların gözünde iyi adam olarak iktidarı kapmak derdindesiniz. Allah şahit olsun bu düşüncelerle o sözler söyleniyor. Mülk Allah’ın elindedir, aklınızı başınıza toplayın! Müslümanları uyutmayın. Bu tür oyunbazlıkla, ilkesizliklerle, elde ettiğin mülk senin olmayacak, İsrail’in olacak; sen de İsrail’in maşası olacaksın.

Allah İslam’a ve Müslümanlara yardımını göndersin. Müslümanları şuurlandırsın, akıl şuur versin.  Gayret versin, takva versin. İlkesiz yaşamaktansa, gayretsiz yaşamaktansa, akılsız  yaşamaktansa,  toprağın altı üstünden daha hayırlıdır. Allah Resul’ü öyle buyurmuştur. Öyle düşünmeyen gayretsiz himmetsiz, akılsız Müslümanları da elimizden alsın.