Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Erdoğan Sert Konuştu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti grup toplantısındaki konuştu. Erdoğan'ın grup konuşması İngilizce ve Arapça'ya çevrildi.  

01 Haziran 2010
Erdoğan Sert Konuştu

Erdoğan, şöyle konuştu: ''İnsanlığın vicdanından süzülen yardım gemileri silahla, zorbalıkla engellendi; yükü merhamet ve şefkat olan gemiler menzillerine varamadı, kana bulandı. Dün sabaha doğru İsrail ordusuna ait silahlı unsurlar, Gazze halkına insani yardım götüren 32 ülkeden 600 insanın içinde bulunduğu Gazze'ye Özgürlük Filosu'na uluslararası sularda, tamamen hukuksuz bir şekilde saldırıda bulundu, masum insanların kanını döktü.

Ölü ve yaralıların olduğu bu kanlı saldırıda, insani yardım gemilerine de el konuldu. Kadınların, çocukların, din adamlarının ve tamamen sivillerin bulunduğu gemilere yapılan bu insanlık dışı saldırıyı bir kez daha şiddetle lanetliyoruz.

'SALDIRI İNSANLIĞIN VİCDANINA'
Şili'de açıkladım, burada bir kez daha vurguluyorum: İsrail'in Gazze'ye insani yardım götüren gemilere yaptığı kanlı katliam her türlü laneti hak etmiş bir katliamdır. Yapılan bu saldırı açıkça uluslararası hukuka yapılmıştır, insanlığın vicdanına yapılmış, dünya barışına yapılmıştır. 'İnsanlığın vicdanına' diyorum, zira o gemilerde her milletten, her dinden insanlar sadece ama sadece abluka altındaki, ambargo altındaki Gazze'ye insani yardım götürüyorlardı.''

Gemilerin hareket etmeden önce, bütün dünyaya yüklerini, niyetlerini açıkça deklare ettiklerini ifade eden Erdoğan, bu açık insani yardımın şahidi olarak dünyadan ve Türkiye'den 60 gazetecinin Gazze'ye hareket eden yardım filosuyla birlikte gemilere bindiğini anımsattı.

Erdoğan, ''Uluslararası sularda, açık denizde mazlum insanlara, yoksul insanlara, aç bırakılmış, evleri yıkılmış Filistinlilere yardım götüren 600 insana ve 6 gemiye karşı yapılan bu silahlı saldırının Birleşmiş Milletlerin temel felsefesine yapılmış bir saldırı olduğu açıktır'' dedi.

'BEYAZ BAYRAK VARDI'
Gerek Türkiye'den gerek diğer ülkelerden hareket eden gemilerin, tamamen insani amaçlı yardım malzemeleriyle yüklü olduklarını ve uluslararası seyrü sefer kuralları çerçevesinden sıkı bir şekilde kontrol edildiklerini anlatan Erdoğan, gemilerde, sivillerden, yardım gönüllülerinden başka yolcu bulunmadığını ve gemilere beyaz bayrak çekildiğini dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, tüm bu şartlara rağmen gemilerin silahlı saldırıya maruz kaldığını söyledi.

'GEREKLİ ADIMLARI ATTIK'
Hatay'da meydana gelen menfur terörist saldırısı ve İsrail'in yardım gemilerine yönelik hukuksuz saldırısı nedeniyle Şili'deki temaslarını yarıda keserek Türkiye'ye döndüğünü, olayın ilk anından itibaren hükümet olarak gelişmeleri yakından izlediklerini, gereken adımları atmaya başladıklarını kaydeden Erdoğan, dün sabah 6.30'da Başbakan Vekili olarak Bülent Arınç, ilgili bakanlar ve kurum temsilcileriyle değerlendirme toplantısı gerçekleştirerek, meseleyi tüm boyutlarıyla ele aldıklarını anlattı.

Dışişleri Bakanlığının, istihbarat birimlerinin, ilgili kurumların ve Silahlı Kuvvetlerin gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini belirten Erdoğan, ''Dışişleri Bakanımız ve Savunma Bakanımız, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak ile telefon görüşmesi yaparak tepkimizi ve hassasiyetlerimizi ortaya koydu'' dedi.

Erdoğan, kendisinin de birlikte olduğu bakanlarla yaşananları gece boyunca değerlendirerek, Türkiye ile sürekli temas halinde bulunduğunu kaydetti.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bu çerçevede yapılması gerekenleri tüm boyutlarıyla masaya yatırdık, ivedilikle gereken adımları atmaya başladık. Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası hukukun ve diplomasinin bütün imkanlarını kullanmaktadır ve bundan sonra da kullanacaktır. Bu çerçevede, Türkiye'nin Telaviv Büyükelçisi geri çağrılmıştır. İsrail ile gündemde olan üç tane müşterek askeri tatbikat iptal edilmiştir. Dışişleri Bakanımız New York'a gitmiş ve BM Güvenlik Konseyi acilen toplantıya çağrılarak, olağanüstü görüşme yapılması sağlanmıştır. BM Güvenlik Konseyi İsrail'i kınayan bir açıklama yapmıştır. Açıklamalarda soruşturma açılması ve sivillerin ve yaralıların derhal serbest bırakılması belirtilmiştir. İsrail'de bulanan Futbol Genç Milli Takımımızın yapacağı maçlar da iptal edilmiştir. NATO Konseyi bugün olağanüstü toplantıya çağrılmıştır. İKÖ Pazartesi günü toplanacaktır.''

'YARALILARI BİZ GETİRECEĞİZ'
Erdoğan, öncelikle insani yardım konvoyunun ve konvoydaki Türk vatandaşlarının güvenliği, selametinin sağlanması; yaralıların süratle tedavi edilmesi için gerekenlerin yapıldığını söyledi.

İsrail yönetiminin ''yaralıları biz gönderelim'' dediğini ifade eden Erdoğan, ''Biz, kendi yaralılarımızı alacak iradeye ve güce sahibiz' diyerek onların bu teklifini reddettik. İki askeri ambulans yaralıları almak için hareket etmiştir ve şu anda oradan yaralılarımız almış, bu yöne dönmüşlerdir. Sivil uçaklar da sağlık bakanlığımızın şu anda oraya ulaşmak üzeridir'' diye konuştu.

'AMBARGO DERHAL KALKMALI'
Başbakan Erdoğan, olayın yaşandığı ilk andan itibaren uluslar arası toplumun bilgi almasını engelleyen İsrail'in dünya kamuoyunu doğru bilgilendirmesi ve uluslararası işbirliğinden kaçınmaması gerektiğini kaydederek, ''İsrail bir an önce durumun vahametini anlamalı ve yanlış yapmaya devam etmemelidir. İsrail'in bu aşamada sergileyeceği tavır da bütün dünya kamuoyunca ibretle izlenmektedir'' dedi.

İlgililerin, Konvoyda vatandaşları bulunan ilgili ülkelerle temas ve eşgüdüm içinde olduğunu, bu ülkelerin de gereken tepkiyi ve duyarlılığı sergilemesini beklediklerini kaydeden Erdoğan, ''Bu vesileyle bir kez daha ifade ediyoruz: İsrail, Gazze'ye yönelik insanlık dışı ambargoyu derhal kaldırmalıdır. Filistin halkına gönderilen insani yardımların yerine ulaştırılmasına engel olmamalıdır'' diye konuştu.

Erdoğan, İspanya ile Medeniyetler İttifakı çalışması yürüttüklerini hatırlatarak, bundaki amacı farklı dinlerin, medeniyetlerin, kültürlerin bir arada barış ve hoşgörü içinde yaşayabilecekleri düşüncesini güçlendirmek, kin ve nefret yerine sevginin hakim olması için çaba göstermek şeklinde tanımladı.

''Üzülerek söylemeliyim ki dün yaşanan olaylar, insanlığın ortak medeniyeti ve kültürü açısından kara bir leke olmuştur, insanlık tarihi açısından büyük bir ayıp olarak kayda geçmiştir'' diyen Erdoğan, şunları söyledi:

''İnsani yardım gemilerine silahlarla saldırıda bulunmak, masum insanları katletmek, sivil insanlara terörist muamelesi yapmak, insanlık açısından büyük bir sukuttur, alçakça bir pervasızlıktır. Biz biliyoruz ki savaşın da barışın da bir hukuku vardır. Savaşta çocuklara saldırılmaz. Savaşta kadınlara, yaşlılara saldırılmaz. Savaşta sivillere, din adamlarına saldırılmaz. Savaşta beyaz bayrak çekenlere, sağlık görevlilerine, yardım görevlilerine saldırılmaz. Savaşta değil, barışta bunlara saldıranlar ise sadece hukuku çiğnemekle kalmazlar, aynı zamanda insanlığı da ayaklar altına almış, insanlıktan çıkmış olurlar. Zorbaların, haydutların, korsanların bile belli hassasiyetleri olur, belli ahlak kurallarına uyarlar. Hiçbir ahlak kuralına, hiçbir hassasiyete uymayana bu sıfatları yakıştırmak bile iltifat olur.

İsrail, 32 milletten gönüllünün bulunduğu bir gemiye saldırarak, adeta dünyaya meydan okumuştur. Dünya barışı çok büyük bir yara almıştır. İsrail hükümetinin bu cüretkar, bu sorumsuz, bu pervasız, bu hak-hukuk tanımayan, her türlü insani erdemi ayaklar altına alan saldırısı mutlaka ama mutlaka cezalandırılmalıdır.

Yalan söylemeyi devlet politikası haline getiren ve işlediği suçtan yüzü kızarmayan bir yönetimden soruşturma beklemek yerine, uluslararası camia bu olayı tüm boyutlarıyla soruşturmalı ve hukuki karşılığını vermelidir. Türkiye olarak bu işin peşini bırakmayacağız.''

''Türkiye yeni yetme, köksüz bir devlet değildir, bir kabile devleti hiç değildir. Kimse Türkiye ile aşık atmaya, Türkiye'nin sabrını test etmeye kalkmamalıdır'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye'nin dostluğu ne kadar kıymetliyse, düşmanlığı da o kadar şiddetlidir. Türkiye'nin dostluğunu kaybetmek bile başlı başına büyük bir bedeldir. Biz, İsrail halkıyla, Musevilerle her zaman tarihi bir dostluk ve işbirliği içinde olduk. İnanıyorum ki bu kanlı saldırıyı gözyaşlarıyla izleyen, şiddetle eleştiren İsrailli insanlar, bu olayın insanlık onuruna yakışmayan ne kadar büyük bir yanlış olduğunu, iki ülkenin dostluğuna vurulmuş ne kadar ağır bir darbe olduğunu çok iyi anlamaktadır.

Mesele, Türkiye ile İsrail arasında yaşanan bir mesele değildir. Mesele, İsrail'in hak-hukuk tanımayan mevcut yönetiminin, insanlık dışı uygulamalarla şiddet uygulaması, kan dökmesi, barışı tehdit eden yaklaşımlar sergilemesidir. Türkiye, her zaman Ortadoğu'da barıştan yana olmuş, bölgesel istikrar ve güvenliğe katkıda bulunmuştur.

Yakın geçmişte İsrail'in Filistin'le, Suriye ile Lübnan ile ilişkilerinin normalleşmesi için çaba gösteren tek ülke yine Türkiye olmuştur. İsrail şimdi bölgedeki en önemli barış savunucularından birini karşısına alacak tutumlar takınmaktadır. İsrail artık yaptığı haksızlıkları güvenlik gerekçesiyle, antisemitizm eleştirileriyle izah etme aymazlığından vazgeçmelidir. Artık mızrak çuvala sığmamaktadır.

Ortada şiddeti politika haline getiren, zulüm yapmayı kendisi için mubah gören, kan akıtmaktan çekinmeyen bir yönetim anlayışı bulunuyor. İsrail yönetiminin hukuksuzluklarının örtülecek, tevil edilecek, görmezden gelinecek hali kalmamıştır. Uluslararası toplumun 'yeter artık' deme zamanı gelmiştir.

Başbakan şunları söyledi: "BM kınama kararıyla yetinmemelidir. İsrail’in yaptığı bir yerlerden aldığı güçten kaynaklanıyor.

Bu akşam saat 20.00’de Obama’yla telefon görüşmesi yapacağım. İsrail etrafındaki savunma kalkanlarını yok etmektededir. İsrail istikrarsızlık yayan çıban başı olarak, iyot olarak açığa çıkıyor.

Biz antisemitimizme her zaman karşı çıktık. Şimdi bu zulme 'dur' deme sırası İsrail halkındadır. İsrail’in tutumu devletini haydutluk yapan konuma sürüklemektedir. İsrail yöneticilerinin pervasız tutumu, İsrail halkına kötülüktür.

Türk Musevilerine teşekkür ederim, haklı pozisyonmuzu desteklediler.

Bugün yeni bir gündür. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı aşikardır. ‘Gemilerden ateş açıldı’ deniyor, artık sizin yalanlarınızdan bıktık, dürüst olun.

Öldürmeyi iyi bilen İsrail yöneticileri cinayeti, katliamı iyi bildiklerini bir kez daha dünyaya göstermişlerdir. Yaralıya bile kelepçe taktılar.

Kuru kuruya lanet yetmez, adaletin de yerini bulması lazım. İsrail elindeki kanı temizleyemez.
Bu artık iki ülkenin değil, dünyanın sorunudur.

İsrail’in kanlı saldırılarına kim göz yumarsa, onlar da bizzat suç ortağıdır.

Bazıları sinsice destekleyebilirler, İsrail Türkiye’yi başkalarına benzetmek gibi bir hatanın içine düşmesin. Böyle bir hata işlemeye kalkmasın, bedeli ağır olur.

Herkes sussa, sırtını dönse de biz Türkiye olarak Filistin halkına, Gazze’ye sırtımıza dönmeyeceğiz.

Türk halkı olarak metaneti korumamız gerekli, demokratik tepki hukuk çerçevesinde ortaya konuluyor.

Siz ne kadar kanlı operasyonun, terörün ve hukuk dışılığın arkasındaysanız; biz o kadar barış ve adaletin arkasındayız.

Tarihimizin verdiği misyonla hareket etmeye devam edeceğiz.

İsrail yönetimi, yaralıları, cenazeleri ve yardım görevlilerini Türkiye’ye teslim etmelidir. Olumsuz bir tavır, daha büyük sıkıntılara neden olacaktır."

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.