Son yıllarda dünya basını İran’da arka arkaya düşen uçaklarla ilgili haberlere sıklıkla yer veriyor. Düşen uçaklar, onlarca yolcunun ölümüne neden olduğu için de dikkat çekiyor. Başlangıçta devleti ve askeri şahsiyetleri taşıyan uçakların düşmesi İran halkını çok üzmekle birlikte kamuoyunda olumsuz düşüncelerin oluşmasına yol açtı.
Halk arasında düşen uçaklarla ilgili şüpheler, kazaların tekrarlanması ve artık sivilleri taşıyan uçakların da düşer hale gelmesi nedeniyle yayılmaya devam etti. Düşen uçaklar incelendiğinde, çoğunun Topolov şirketine ait olduğu görülüyor. Bu uçakların senelerce Rusya ve diğer ülkelerde yolcu taşıdığı, daha sonra İran’a gönderildiği biliniyor. Ancak İran hava yollarının sorumluları her defasında düşüş sebebinin uçakla ilgili olmadığı ve insani hataların bu kazalara yol açtığı görüşünü ileri sürüyorlar.
İran’ın ’Ferda ’ isimli ekonomi servisi raporuna göre son yedi yılda gerçekleşen toplam 10 uçak kazasında iki kez C130, üç kez Topolov, 1 kez Boing, 1 kez Antolov ve 1 kez de Falkon şirketlerine ait uçaklar düştüler. Ayrıca 1981’den itibaren gerçekleşen 16 uçak kazasından 5’i Topolov, 3’ü ise Eloşin şirketlerinin uçakları tarafından gerçekleşmiştir. Dolayısıyla İran’daki uçak kazalarının % 50’si Rusya yapımı uçaklara aitti.
Topolov uçakları İran’da her gün 8 saat uçuş yapıyorlar, halbuki bu uçaklar başka ülkelerde günde sadece 3 saat uçuyorlar. Bu açıdan uçakların asıl düşme sebebinin, eski olmalarına bağlı olması daha akla yakın görünüyor. Politikacılara göre İran’a karşı uygulanan ambargo ve uluslararası ilişkilerin yetersizliği uçakların eski olmalarının asıl sebep...
ÇÖZÜMLER AYNI NOKTADA TIKANIYOR
Ekonomistler ise konuyu farklı yönleriyle irdeliyorlar: Uçakları yenilemak, havaalanlarını uygun duruma getirmek, havaalanı sistemlerini yeni olanaklarla donatmak, pilotlara ve memurlara daha doğru eğitim vermek için lazım olan maddi
kaynak iki şekilde elde edilebilir : 1-Müşterilerden 2- Devletten.
Devletin hazinesinin bütün halka ait olduğunu ve hava yollarının hizmetlerinden faydalanmayan toplum kesimlerinin hava yolları alanındaki iyileşme çalışmalarına katkıda bulunmasının gerekmediğini dikkate alarak, gerekli maddi kaynağın hava yollarının müşterilerinden alınmasının daha doğru olduğunu söyleyebiliriz. Bu da biletlerin fiyatlarının yükselmesiyle mümkün olacaktır.
Ancak yine de sorun çözülmüyor. Milletvekilleri, sosyal adalet kalkınması sloganıyla halkı nispeten dar gelirli olan şehirlerde de havaalanı yapılmasını istiyorlar. Bu da ancak çok para harcamakla gerçekleşebilir. Havaalanı yapıldıktan sonra, sunulan hizmetin pahalı olması nedeniyle yeteri kadar yolcu toplayamayabilir. Konuyu gündeme getiren milletvekilleri, haftada en az bir uçuşun gerçekleşmesi
gerektiğini dile getiriyorlar. Devlet bilet fiyatlarının yükseltilmesinden yana olmadığı için, haftada tek uçuş bile şirketlerin zarar görmesini engelleyemeyecektir.
Sonuçta, yeni teknolojilerin uygulanması ve farklı imkânların denenmesi için gerekli sermayenin bulunmaması nedeniyle eski uçaklar uçmaya devam ediyor ve bu da daha sık uçak kazası olması anlamına geliyor.
Hadi Cevan - Dünyabülteni