KKTC Cumhurbaşkanı Talat, KKTC'de yayın yapan Sim Tv'den canlı yayımlanan programda, müzakerelerde yaptığı önerilerle kendisini "cesur", Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ı ise Annan Planı'nı desteklemediği için "günahkar" olarak niteleyerek, toplantılarda sağduyulu ve soğukkanlı davrandığını belirtti.
Talat, "Örneğin, Türkiye'den uygun olmayan bir öneri gelirse veya görüşmelerimizin içerisinde doğru olduğu halde uygun görülmeyen bir şey olursa, ben ikna etmek için elimden geleni yaparım. Sonuçta da söylenen şudur; tamam takdir sizindir" diye konuştu.
"Ya ayrılığın mimarı olursanız?" sorusu üzerine Talat, "Ben ayrılığın mimarı olmam... Sonuçta ben bütün iyi niyetimle bu sorunu çözmek için uğraşırken, Rum tarafı, bazılarının dediği gibi, gerçekten ne pahasına olursa olsun anlaşma istemiyorsa ve bunun sonucu ayrılık olursa, onun sorumlusu ben değilim ki" dedi.
Talat, tanınmayla ilgili bir soruya karşılık, "En sancısız, en az acılı çözüm şimdi müzakere ettiğimiz çözümdür. Onun için hedef o olmalı, ona odaklanmalı" ifadesini kullandı.
Hristofyas'ın KKTC'de 18 Nisan'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisinin dışında bir adayın kazanmasını istediği yönünde yorumlar yapıldığına işaret eden Talat, aday olursa bağımsız aday olacağını açıkladı.
"Rum pasaportum yok"
Bir soru üzerine, Rum pasaportunun olmadığını kaydeden Talat, "Pasaport edinmenin kınanacak bir şey olmadığını geçmişte söyledim. Ben şahsen karşı değilim" dedi.
Pasaport alırken herkesin kendi gerekçesi bulunduğunu, bu konuda hassas olduğunu ve pasaport almadığını dile getiren Talat, kendisine 2003'ten önce birçok kez pasaport verme teklifi yapıldığını, ancak reddettiğini belirterek, "Ben hayır dedim, niçin? Çünkü, bana göre bu pasaport Kıbrıs Cumhuriyeti'nin vereceği pasaporttur. Halbuki Kıbrıslı Rumlar Kıbrıs Cumhuriyeti'ni gasp etmişlerdir, gasp ederek bu hakkı bana karşı silah olarak kullanmaktadırlar" diye konuştu.
Talat, Rumların dünyanın birçok yerinde, "Kıbrıslı Türkler izole edilmiş değildirler, biz onlara pasaport veriyoruz, kimlik kartı veriyoruz" diye kampanya yaptıklarına işaret etti.
Pasaport alanlara ters bakmadığını ve yanlış bulmadığını ifade eden Talat, pasaport alanların, son zamanlarda basında yayımlanmasını doğru bulmadığını, "Cumhurbaşkanlığının çok kötü bir şekilde bu işe bulaştırılmaya çalışıldığını, Cumhurbaşkanlığı'nın bu işle bir ilgisinin olmadığını" sözlerine ekledi.
BM Sekreteri: "Kıbrıs'ta duyduklarım beni cesaretlendiriyor"
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun da, Kıbrıs'ta iki liderin ve iki toplumun çözüm yönünde gösterdikleri kararlılıktan ve sürece verdikleri destekten cesaret aldığını belirtti.
Genel Sekreter Mun, Londra, Adis Ababa ve Kıbrıs ziyaretleriyle ilgili BM Güvenlik Konseyi'ne verdiği bilginin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Kıbrıs'ta "gördüklerinden ve duyduklarından cesaretlendiğini" belirten Mun, "Liderler iyi ilerleme sağladılar, ancak görüşmelerin devam etmesi ve hızlanması gerekiyor" dedi.
Kıbrıs özel danışmanı Alexander Downer'ın Kıbrıslılar tarafından yürütülen bu süreçteki ivmenin korunması için çalışacağını kaydeden Ban, "Bir çözüme ulaşılabileceğine inanıyorum, ama bu daha çok cesaret, uzlaşma ve sürece bağlılığı gerektirecek" dedi.
Mun, "Ada'ya ziyareti sırasında Rumların pek hoşnut olmadıklarını gösterdiklerini ve bu ziyaretin olumlu sonuçlarının neler olduğunun" sorulması üzerine, Kıbrıs'ı, BM Genel Sekreteri'nin en son 2003 yılında ziyaret ettiğine dikkat çekerek, "Yani benim bu ziyaretim 7 yıllık bir aradan sonra gerçekleşti" dedi.
"Güçlü bir sorumluluk duygusu hissettim"
Genel Sekreter Ban, iki liderin de müzakerelere devam etme yönündeki gösterdikleri güçlü kararlılıktan ve aynı zamanda da iki tarafın halklarının sürece gösterdikleri güçlü destekten büyük cesaret aldığını söyledi.
Mun ziyareti sırasında hem Kıbrıslı Türk, hem de Kıbrıslı Rumların "Şimdi çözüm istiyoruz" şeklinde verdikleri "açık ve yüksek sesli mesajların" özellikle kendisini duygulandırdığını ifade ederek, BM'nin "Kıbrıslılar'ın yürüttükleri ve Kıbrıslılar'a ait bu müzakereleri" kolaylaştırmak için yapabilecekleri konusunda "güçlü bir sorumluluk duygusu hissettiğini" de vurguladı.
Adada çözümün mümkün ve ulaşılabilir olduğunu gözlemlediğini anlatan Mun, "Gerçekten de iki lider, güç paylaşımı ve yönetim konularında önemli ilerleme kaydettiler ve bu beni cesaretlendirdi" dedi.
Elbette "mal-mülk, sınırlar, güvenlik" gibi daha müzakere edilmesi gereken pek çok önemli konunun bulunduğunu dile getiren Mun, "Liderlerin görüşmelere devam etmesini umut ediyorum" diye konuştu.
Rum liderden görüşmelerin devamına yönelik işaret
Mun, sözlerinin sonunda, Kıbrıs Rum lideri Dimitris Hristofyas'ın "Kıbrıs Türk tarafındaki seçimlere rağmen müzakerelerin devam etmesi konusunda bir program hazırlayacağını" kendisine söylediğini ve bunun cesaret verici olduğunu da ifade etti.
Mun, Downer'ın müzakereleri kolaylaştırma yolundaki çabalarını devam ettireceğini de yineledi.
Talat, "Örneğin, Türkiye'den uygun olmayan bir öneri gelirse veya görüşmelerimizin içerisinde doğru olduğu halde uygun görülmeyen bir şey olursa, ben ikna etmek için elimden geleni yaparım. Sonuçta da söylenen şudur; tamam takdir sizindir" diye konuştu.
"Ya ayrılığın mimarı olursanız?" sorusu üzerine Talat, "Ben ayrılığın mimarı olmam... Sonuçta ben bütün iyi niyetimle bu sorunu çözmek için uğraşırken, Rum tarafı, bazılarının dediği gibi, gerçekten ne pahasına olursa olsun anlaşma istemiyorsa ve bunun sonucu ayrılık olursa, onun sorumlusu ben değilim ki" dedi.
Talat, tanınmayla ilgili bir soruya karşılık, "En sancısız, en az acılı çözüm şimdi müzakere ettiğimiz çözümdür. Onun için hedef o olmalı, ona odaklanmalı" ifadesini kullandı.
Hristofyas'ın KKTC'de 18 Nisan'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisinin dışında bir adayın kazanmasını istediği yönünde yorumlar yapıldığına işaret eden Talat, aday olursa bağımsız aday olacağını açıkladı.
"Rum pasaportum yok"
Bir soru üzerine, Rum pasaportunun olmadığını kaydeden Talat, "Pasaport edinmenin kınanacak bir şey olmadığını geçmişte söyledim. Ben şahsen karşı değilim" dedi.
Pasaport alırken herkesin kendi gerekçesi bulunduğunu, bu konuda hassas olduğunu ve pasaport almadığını dile getiren Talat, kendisine 2003'ten önce birçok kez pasaport verme teklifi yapıldığını, ancak reddettiğini belirterek, "Ben hayır dedim, niçin? Çünkü, bana göre bu pasaport Kıbrıs Cumhuriyeti'nin vereceği pasaporttur. Halbuki Kıbrıslı Rumlar Kıbrıs Cumhuriyeti'ni gasp etmişlerdir, gasp ederek bu hakkı bana karşı silah olarak kullanmaktadırlar" diye konuştu.
Talat, Rumların dünyanın birçok yerinde, "Kıbrıslı Türkler izole edilmiş değildirler, biz onlara pasaport veriyoruz, kimlik kartı veriyoruz" diye kampanya yaptıklarına işaret etti.
Pasaport alanlara ters bakmadığını ve yanlış bulmadığını ifade eden Talat, pasaport alanların, son zamanlarda basında yayımlanmasını doğru bulmadığını, "Cumhurbaşkanlığının çok kötü bir şekilde bu işe bulaştırılmaya çalışıldığını, Cumhurbaşkanlığı'nın bu işle bir ilgisinin olmadığını" sözlerine ekledi.
BM Sekreteri: "Kıbrıs'ta duyduklarım beni cesaretlendiriyor"
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun da, Kıbrıs'ta iki liderin ve iki toplumun çözüm yönünde gösterdikleri kararlılıktan ve sürece verdikleri destekten cesaret aldığını belirtti.
Genel Sekreter Mun, Londra, Adis Ababa ve Kıbrıs ziyaretleriyle ilgili BM Güvenlik Konseyi'ne verdiği bilginin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Kıbrıs'ta "gördüklerinden ve duyduklarından cesaretlendiğini" belirten Mun, "Liderler iyi ilerleme sağladılar, ancak görüşmelerin devam etmesi ve hızlanması gerekiyor" dedi.
Kıbrıs özel danışmanı Alexander Downer'ın Kıbrıslılar tarafından yürütülen bu süreçteki ivmenin korunması için çalışacağını kaydeden Ban, "Bir çözüme ulaşılabileceğine inanıyorum, ama bu daha çok cesaret, uzlaşma ve sürece bağlılığı gerektirecek" dedi.
Mun, "Ada'ya ziyareti sırasında Rumların pek hoşnut olmadıklarını gösterdiklerini ve bu ziyaretin olumlu sonuçlarının neler olduğunun" sorulması üzerine, Kıbrıs'ı, BM Genel Sekreteri'nin en son 2003 yılında ziyaret ettiğine dikkat çekerek, "Yani benim bu ziyaretim 7 yıllık bir aradan sonra gerçekleşti" dedi.
"Güçlü bir sorumluluk duygusu hissettim"
Genel Sekreter Ban, iki liderin de müzakerelere devam etme yönündeki gösterdikleri güçlü kararlılıktan ve aynı zamanda da iki tarafın halklarının sürece gösterdikleri güçlü destekten büyük cesaret aldığını söyledi.
Mun ziyareti sırasında hem Kıbrıslı Türk, hem de Kıbrıslı Rumların "Şimdi çözüm istiyoruz" şeklinde verdikleri "açık ve yüksek sesli mesajların" özellikle kendisini duygulandırdığını ifade ederek, BM'nin "Kıbrıslılar'ın yürüttükleri ve Kıbrıslılar'a ait bu müzakereleri" kolaylaştırmak için yapabilecekleri konusunda "güçlü bir sorumluluk duygusu hissettiğini" de vurguladı.
Adada çözümün mümkün ve ulaşılabilir olduğunu gözlemlediğini anlatan Mun, "Gerçekten de iki lider, güç paylaşımı ve yönetim konularında önemli ilerleme kaydettiler ve bu beni cesaretlendirdi" dedi.
Elbette "mal-mülk, sınırlar, güvenlik" gibi daha müzakere edilmesi gereken pek çok önemli konunun bulunduğunu dile getiren Mun, "Liderlerin görüşmelere devam etmesini umut ediyorum" diye konuştu.
Rum liderden görüşmelerin devamına yönelik işaret
Mun, sözlerinin sonunda, Kıbrıs Rum lideri Dimitris Hristofyas'ın "Kıbrıs Türk tarafındaki seçimlere rağmen müzakerelerin devam etmesi konusunda bir program hazırlayacağını" kendisine söylediğini ve bunun cesaret verici olduğunu da ifade etti.
Mun, Downer'ın müzakereleri kolaylaştırma yolundaki çabalarını devam ettireceğini de yineledi.