Yeni Sünnilik”in terör örgütü el-Kaide’nin Filistin’de örgütlenme çabaları hep sonuçsuz kaldı. Bunda HAMAS’ın el-Kaide türü aşırılık yanlısı şiddet gruplarına olumsuz bakışının rolü büyük. HAMAS, geleneksel Ehl-i Sünnet itidalini yansıtan kimliğiyle el-Kaide, Taliban, Sipah-i Sahabe gibi şiddet ve terör oluşumlarının önünde set oluşturuyor. Lübnan’a ve Filistin’e sızmaya çalışan “yeni sünnilik” ideolojisinin şiddet örgütleri o nedenle Irak ve Afganistan’daki varlıklarını diğer İslam ülkelerine taşırmayı başaramıyorlar.
Filistin’de en son Cuma günü yaşanan gerilim, adı geçen şiddet örgütlerinin Filistin’e sızma denemesinden kaynaklanıyor.
El-Cezire’nin haberine göre Gazze’de güvenlik güçleri, Filistin topraklarını “İslami emirlik” ilan eden Cihadçı Selefi Cemaati’ne (el-cemaatu’l-selefiyye el-cihadiyye) mensup silahlı grupla çatışmaya girdi ve çatışmada 22 kişi hayatını kaybetti.
Cuma günü Refah’ta İbn Teymiyye camisinde ateşli bir konuşma yapan Cihadçı Selefi Cemaati lideri Şeyh Abdullatif Musa, Gazze’nin şeriata göre yönetilmesi çağrısında bulundu ve cihad ilan etti. Bunun üzerine kendilerine “Allah’ın Yardımcısı Askerler” (Cundu Ensarillah) adını veren Musa’nın taraftarları Gazze güvenlik güçleriyle çatışmaya girdi. Gazze polisinin iki bölgede sürdürdüğü çatışmalar sonrasında Filistin İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada operasyonun başarıyla sonuçlandırıldığı bildirildi.
Filistin Sağlık Bakanı Dr. Muiyye Hasaneyn, çatışmalar sırasında 22 kişinin öldüğünü, 6 polisin ve 11 yaşında bir kız çocuğunun hayatını kaybettiğini, 150 kişinin de yaralandığını açıkladı.
HAMAS’tan yapılan açıklamada, silahlı grubun üst düzey yöneticisi Ebu Cibril Şimali de çatışmalar sırasında öldürüldü.
Cumartesi şafak vaktine kadar devam silahlı çatışmalar sırasında Selefi Cemaat’in lideri Musa’nın da öldürüldüğü bildiriliyor. Filistin İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İhab Hüseyin, Musa’nın bir patlama sırasında öldüğünü doğruladı.
Cihadçı Selefi Cemaat, Gazze’de şeriatın uygulamaya konmasını istiyor. Buna göre internet kafeler kapatılmalı ve kadınlar Gazze sahillerinden örtülü olarak yararlanmalı. Grup, bunlar gerçekleşmediği takdirde internet kafeleri yakmakla tehdit ediyor.
Bu arada Cemaat’in içinde Filistinli olmayan çok sayıda kişinin bulunduğu, bu yabancıların ellerinde silahlarla Gazze’de hakimiyet kurmaya çalıştıkları bildiriliyor. Başbakan Heniye, Filistin’de yabancı unsurların bulunmasına tepki gösteriyor. Heniye, Afganistan ve Irak’tan Mısır yoluyla Filistin’e Filistinli olmayan savaşçıların geçtiği suçlamalarını reddediyor.
“Yeni Sünnilik”, Afganistan’da Taliban yönetimiyle birlikte ortaya çıkmış aşırılık yanlısı bir akım. Bu akımı geleneksel Ehl-i Sünnet’ten ayıran en önemli özellik, tekfirciliği ve terörü acımasızca kullanıyor olması. Müslümanlara karşı da, Müslüman olmayanlara karşı da terörist faaliyetlerde bulunabiliyor ve saldırılarda masumların zarar görmesine aldırış etmiyor. Tarihteki Hariciliğe benzeyen “yeni Sünnilik”in asıl hedefi ise Şiilik ve Şiiler. Irak’ta 2003’teki işgalden bu yana Saddam döneminden kalan Baasçı saldırganlarla işbirliği içinde türbe, ziyaret yerleri, çarşı, pazar ve camilerde Şiilere yönelik saldırılarda binlerce kadın, yaşlı, çocuk, masum insan hayatını kaybetti. “Yeni Sünnilik” sadece Şiilere karşı saldırılar düzenlemiyor, kendilerine muhalif Ehl-i Sünnet Müslümanları da öldürmekten çekinmiyor.
Ana gövdesini Taliban’ın oluşturduğu “yeni Sünnilik”, el-Kaide gibi örgütleri silahlı kol olarak kullanıyor. Bu akım, dinî anlayış bakımından geleneksel usülden ayrılmasıyla tanınabilir. Klasik hadis ve fıkıh usülü yerine ayet ve hadislerin zahirine itibar ediyor ve kendi yorumlarının dinin hakikati olduğunu iddia ediyor. Bu yorumlara karşı çıkmak dinden çıkmakla eşdeğer olabiliyor. Kendilerine muhalefet eden Müslümanlar dinden çıktıkları varsayımıyla mürted olarak suçlanıyor ve katlediliyor. Müslüman olmayanlar ise Allah’a karşı savaş açtıkları gerekçesiyle yine öldürülebiliyorlar.
“Yeni Sünnilik”, tarihteki en kaba ve haşin yorumlara sarılmayı üslup edinmiş bir akım. “Ehl-i bidat”, “sapık”, “fırka-i naciye” gibi kavramsallaştırmalar altında yapılmış ayrımlara büyük önem veriyor. Bu ayrımlar nedeniyle Müslümanların dinin dışına çıkarılmasında ise herhangi bir sorun görmüyor.
Ehl-i Sünnet’in “ehl-i kıble tekfir edilmez” prensibi “yeni Sünnilik”te hiçbir şekilde geçerli değil.
Daha çok selefi gruplarda görülen bu sert ve saldırgan üslup, 90’lı yıllarda Bosna savaşı sırasında da büyük sorun oluşturmuştu. Bosna’ya Sırplara karşı savaşmaya giden selefiler, Sırpların insanlık dışı uygulamalarına aynı şekilde karşılık vermiş, bu yüzden merhum İzzetbegoviç’in tepkisini çekmişlerdi. İzzetbegoviç, Sırplar ne yaparsa yapsın Müslümanların Allah’ın hududunu geçemeyeceklerini sürekli hatırlatıyordu.
Taliban, dinî metinlerin zahiri manalarına göre hareket eden gerici anlayışı simgeleyen simgeye dönüşmüş durumda. Bu nedenle Şii İran’da Ahmedinejad ve onun iktidarının çevresinde kümeleşen gruplar, İran’ı Talibanlaştırmaya çalışmakla suçlanıyor.
Türkiye’de de “yeni Sünnilik”in Şia karşıtı kampanyalarda rol oynadığı görülüyor. Dinî yorumları son derece katı ve gerici olan bu çevreler, İslam düşünce tarihinin marjinal yorumlarının yayılması için çaba sarfediyor. Kullandıkları kaynaklar genellikle Emevi saltanatının çevresindeki ulemanın kaleme aldığı metinlerden oluşuyor. “Yeni Sünnilik”, farklı mezheplere veya kelami düşüncelere müspet ve hoşgörülü yaklaşan hiçbir kaynağa itibar etmiyor.
Öyle görünüyor ki “yeni Sünnilik”in Afganistan ve Irak’tan diğer İslam ülkelerine taşma girişimleri devam edecek. Bu aşırılıkçı grupların Filistin ve Lübnan’da yaşadıkları hüsrana rağmen Ehl-i Sünnet ülkelere saldırgan “yeni Sünnilik” ideolojisini aşılamak için çabalarını sürdürecekleri anlaşılıyor.
Filistin’de en son Cuma günü yaşanan gerilim, adı geçen şiddet örgütlerinin Filistin’e sızma denemesinden kaynaklanıyor.
El-Cezire’nin haberine göre Gazze’de güvenlik güçleri, Filistin topraklarını “İslami emirlik” ilan eden Cihadçı Selefi Cemaati’ne (el-cemaatu’l-selefiyye el-cihadiyye) mensup silahlı grupla çatışmaya girdi ve çatışmada 22 kişi hayatını kaybetti.
Cuma günü Refah’ta İbn Teymiyye camisinde ateşli bir konuşma yapan Cihadçı Selefi Cemaati lideri Şeyh Abdullatif Musa, Gazze’nin şeriata göre yönetilmesi çağrısında bulundu ve cihad ilan etti. Bunun üzerine kendilerine “Allah’ın Yardımcısı Askerler” (Cundu Ensarillah) adını veren Musa’nın taraftarları Gazze güvenlik güçleriyle çatışmaya girdi. Gazze polisinin iki bölgede sürdürdüğü çatışmalar sonrasında Filistin İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada operasyonun başarıyla sonuçlandırıldığı bildirildi.
Filistin Sağlık Bakanı Dr. Muiyye Hasaneyn, çatışmalar sırasında 22 kişinin öldüğünü, 6 polisin ve 11 yaşında bir kız çocuğunun hayatını kaybettiğini, 150 kişinin de yaralandığını açıkladı.
HAMAS’tan yapılan açıklamada, silahlı grubun üst düzey yöneticisi Ebu Cibril Şimali de çatışmalar sırasında öldürüldü.
Cumartesi şafak vaktine kadar devam silahlı çatışmalar sırasında Selefi Cemaat’in lideri Musa’nın da öldürüldüğü bildiriliyor. Filistin İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İhab Hüseyin, Musa’nın bir patlama sırasında öldüğünü doğruladı.
Cihadçı Selefi Cemaat, Gazze’de şeriatın uygulamaya konmasını istiyor. Buna göre internet kafeler kapatılmalı ve kadınlar Gazze sahillerinden örtülü olarak yararlanmalı. Grup, bunlar gerçekleşmediği takdirde internet kafeleri yakmakla tehdit ediyor.
Bu arada Cemaat’in içinde Filistinli olmayan çok sayıda kişinin bulunduğu, bu yabancıların ellerinde silahlarla Gazze’de hakimiyet kurmaya çalıştıkları bildiriliyor. Başbakan Heniye, Filistin’de yabancı unsurların bulunmasına tepki gösteriyor. Heniye, Afganistan ve Irak’tan Mısır yoluyla Filistin’e Filistinli olmayan savaşçıların geçtiği suçlamalarını reddediyor.
“Yeni Sünnilik”, Afganistan’da Taliban yönetimiyle birlikte ortaya çıkmış aşırılık yanlısı bir akım. Bu akımı geleneksel Ehl-i Sünnet’ten ayıran en önemli özellik, tekfirciliği ve terörü acımasızca kullanıyor olması. Müslümanlara karşı da, Müslüman olmayanlara karşı da terörist faaliyetlerde bulunabiliyor ve saldırılarda masumların zarar görmesine aldırış etmiyor. Tarihteki Hariciliğe benzeyen “yeni Sünnilik”in asıl hedefi ise Şiilik ve Şiiler. Irak’ta 2003’teki işgalden bu yana Saddam döneminden kalan Baasçı saldırganlarla işbirliği içinde türbe, ziyaret yerleri, çarşı, pazar ve camilerde Şiilere yönelik saldırılarda binlerce kadın, yaşlı, çocuk, masum insan hayatını kaybetti. “Yeni Sünnilik” sadece Şiilere karşı saldırılar düzenlemiyor, kendilerine muhalif Ehl-i Sünnet Müslümanları da öldürmekten çekinmiyor.
Ana gövdesini Taliban’ın oluşturduğu “yeni Sünnilik”, el-Kaide gibi örgütleri silahlı kol olarak kullanıyor. Bu akım, dinî anlayış bakımından geleneksel usülden ayrılmasıyla tanınabilir. Klasik hadis ve fıkıh usülü yerine ayet ve hadislerin zahirine itibar ediyor ve kendi yorumlarının dinin hakikati olduğunu iddia ediyor. Bu yorumlara karşı çıkmak dinden çıkmakla eşdeğer olabiliyor. Kendilerine muhalefet eden Müslümanlar dinden çıktıkları varsayımıyla mürted olarak suçlanıyor ve katlediliyor. Müslüman olmayanlar ise Allah’a karşı savaş açtıkları gerekçesiyle yine öldürülebiliyorlar.
“Yeni Sünnilik”, tarihteki en kaba ve haşin yorumlara sarılmayı üslup edinmiş bir akım. “Ehl-i bidat”, “sapık”, “fırka-i naciye” gibi kavramsallaştırmalar altında yapılmış ayrımlara büyük önem veriyor. Bu ayrımlar nedeniyle Müslümanların dinin dışına çıkarılmasında ise herhangi bir sorun görmüyor.
Ehl-i Sünnet’in “ehl-i kıble tekfir edilmez” prensibi “yeni Sünnilik”te hiçbir şekilde geçerli değil.
Daha çok selefi gruplarda görülen bu sert ve saldırgan üslup, 90’lı yıllarda Bosna savaşı sırasında da büyük sorun oluşturmuştu. Bosna’ya Sırplara karşı savaşmaya giden selefiler, Sırpların insanlık dışı uygulamalarına aynı şekilde karşılık vermiş, bu yüzden merhum İzzetbegoviç’in tepkisini çekmişlerdi. İzzetbegoviç, Sırplar ne yaparsa yapsın Müslümanların Allah’ın hududunu geçemeyeceklerini sürekli hatırlatıyordu.
Taliban, dinî metinlerin zahiri manalarına göre hareket eden gerici anlayışı simgeleyen simgeye dönüşmüş durumda. Bu nedenle Şii İran’da Ahmedinejad ve onun iktidarının çevresinde kümeleşen gruplar, İran’ı Talibanlaştırmaya çalışmakla suçlanıyor.
Türkiye’de de “yeni Sünnilik”in Şia karşıtı kampanyalarda rol oynadığı görülüyor. Dinî yorumları son derece katı ve gerici olan bu çevreler, İslam düşünce tarihinin marjinal yorumlarının yayılması için çaba sarfediyor. Kullandıkları kaynaklar genellikle Emevi saltanatının çevresindeki ulemanın kaleme aldığı metinlerden oluşuyor. “Yeni Sünnilik”, farklı mezheplere veya kelami düşüncelere müspet ve hoşgörülü yaklaşan hiçbir kaynağa itibar etmiyor.
Öyle görünüyor ki “yeni Sünnilik”in Afganistan ve Irak’tan diğer İslam ülkelerine taşma girişimleri devam edecek. Bu aşırılıkçı grupların Filistin ve Lübnan’da yaşadıkları hüsrana rağmen Ehl-i Sünnet ülkelere saldırgan “yeni Sünnilik” ideolojisini aşılamak için çabalarını sürdürecekleri anlaşılıyor.