Türkmen cumhurbaşkanı bakanlar kurul toplantısında şimdiye kadar iki taraf arasında 16 tur görüşme yapıldığını, Serdar, Osman ve Ömer adlı havzalarının durumunun ele alındığı toplantılarda bu sonuç alınmadığı ve bu yüzden iki ülke arasındaki ihtilafların dosyasının Lahey Adalet Divanı'na gönderileceğini belirtti.
Türkmen cumhurbaşkanı bu havzalarda doğal kaynakların bulunduğu, iki taraf arasında kara sularını belirleyen çizgi konusundaki ihtilafların Türkmenistan'ın Hazar'da faaliyetlerini artırmasını engellediğini belirtti. Türkmen cumhurbaşkanı eski Sovyetler Birliği döneminden var olan belgelere göre, belli olduğunu, uluslararası mahkemenin bu iki ülke arasındaki ihtilaf konusunda Türkmenistan'ın lehinde karar alması durumunda Aşkabad bölgede faaliyetlerde bulunan tüm yabancı şirketlerden tazminat isteyeceğini açıkladı.
Azerbaycan cumhuriyeti dışişleri bakan yardımcısı Halefov, Türkmenistan'ın iki ülke arasında petrol ve doğal gaz havzaları konusundaki ihtilafları Lahey Mahkemesi'nde gündeme getirmekle ilgili kararı konusunda yaptığı açıklamada, Azerbaycan'ın da menfaatlerini savunacağını belirtti. Azeri yetkili Halefov, ANS televizyonuna yaptığı açıklamada ülkenin menfaatlerini tüm imkanlarıyla savunmaya hazır olduklarını belirtti. Azeri yetkili Bakü'nün gerektiğinde petrol ile doğal gaz havzaları konusunda ihtilafların yargı yoluyla çözümlenmesi için girişimlerde bulunmaya hazır olduğunu vurguladı.
Halefov, Bakü'nün daha önce ve 1990'lı yılların başında hazarın petrol ve doğal gaz kaynakları konusunda coğrafi ve hukuki konuları da dikkate alarak araştırmalarda bulunduğu belirtti lakin bunun Türkmen tarafıyla aralarındaki ihtilafların çözümlenmesi için niçin kullanılmadığına değinmedi. Aslında Halefov'un açıklamaları ve Türkmenistan cumhurbaşkanının açıklamalarına cevap vermesi konunun önemsiz gösterilmesi ve Türkmen tarafını tahrik etmeye yönelik bir girişimdi. Zira şayet Türkmen tarafı Bakü'nün daha üst düzey bir yetkilisinin bu konuya cevap vermesini bekliyordu. Buna rağmen hiç şüphesiz Bakü ve Aşkabad mevcut durumda ve Avrupa'nın da bölgenin enerji kaynaklarına olan ihtiyacı dolayısıyla mevcut münakaşaların kendi lehlerinde çözümlenmesini umut ediyor. Tabii bu sorunların ihtilafların derinleşmesi ve yabancıların hazara müdahalesine zemin hazırlanmasından başka taraflar için hiç bir menfaati olmayacağı belirtilmelidir.
İrib