Ortadoğu'nun karmaşık siyasî, dinî ve etnik yapısı nedeniyle krizlerden kurtulamayan ülkesi Lübnan, bugün kritik bir seçim için sandığa gidiyor. Parlamentonun yeni üyelerinin belirleneceği seçimleri muhalefette bulunan 8 Mart Koalisyonu'nun kazanması durumunda, ülkedeki dengeleri derinden etkileyebilecek bu sonucun ABD Başkanı Barack Obama için de önemli bir sınava dönüşeceği ifade ediliyor.
Hizbullah'ın başını çektiği 8 Mart Koalisyonu'nun demokratik bir seçimin sonunda iktidara gelmesi halinde ABD'nin mevcut Lübnan politikasını gözden geçirmesi, Obama'nın Kahire konuşmasındaki güzel sözlerin arkasında duramadığı şeklinde yorumlanacak. ABD, Hizbullah'ı halen 'terörist' örgütler listesinde tutuyor ve seçim sonuçlarının bu durumu değiştirmesi ihtimali düşük görünüyor.
Nitekim dün Lübnan'ın En-Nehar ve El-Hayat gazetelerine konuşan ABD Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Jeffrey Feltman, Hizbullah'ın kazandığı bir seçimin ABD'nin Lübnan politikasını etkilemeyeceğini beklemenin naiflik olacağını söyledi. Hizbullah, son bir haftadır yaptığı açıklamalarda, seçim sonuçlarının Lübnan'ın uluslararası konumunu etkilemeyeceğini ilan ederek seçmenleri 8 Mart Koalisyonu'nu desteklemek hususunda endişe etmemeye çağırıyordu. "Ben Lübnanlıların seçimin ilişkilerimizi etkileyeceğini görecek kadar zeki insanlar olduğuna inanıyorum." şeklinde konuşan Feltman, 8 Mart Koalisyonu'nun büyük ortağı olan Maruni Özgür Vatansever Hareketi Partisi'ni de Şii Hizbullah ve Emel partileriyle aynı koalisyonda yer aldığı için eleştirdi. Daha önce ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Başkan Yardımcısı Joe Biden da Lübnan'ı ziyaret etmiş ve her ikisi de ABD'nin Lübnan'a yaptığı 1 milyar doları aşkın yardımı seçimlerden sonra yeniden değerlendireceğini söylemişti. Washington'daki resmî ağızlar, seçim sonuçlarını etkilemeye yönelik olarak iktidardaki 14 Mart Koalisyonu'nu destekleyen açıklamalar yapsalar da Reuters Haber Ajansı'na konuşan eski ABD Başkanı Jimmy Carter, sonuçlar her ne olursa olsun Amerika'nın sonuçları tanıyacağını ümit ettiğini söyledi. Rusya da daha önce yaptığı açıklamada, Hizbullah'ın seçimleri kazanması halinde sonuçları tanıyacağını kaydetmişti.
Mmuhalif El-Ehbar gazetesinin editörlerinden Elie Chalhoub, seçimlerin Hizbullah'ı iktidara taşıması halinde uluslararası tepkinin ekonomik ambargodan aktif askerî müdahaleye kadar tırmanabileceğini tahmin ettiğini iddia etti. "İktidarı istifaya zorlamak için ABD ve AB ellerinden geleni yapacaklardır." diyen Chalhoub'a göre en tehlikeli senaryo, İsrail'in Lübnan topraklarına yönelik bir sindirme operasyonuna kalkışması. Chalhoub, "İsrail, 2006 yılındaki işgalini sadece Hizbullah'ın yoğunlukta olduğu bölgelerde yapmıştı. O zaman Lübnan hükümeti hedef alınmamıştı. Çünkü iktidarda Fuad Sinyora vardı. Ama İsrail'in, Hizbullah'ın iktidarda olduğu bir Lübnan'ı bombaladığını düşünün; bunun anlamı başkanlık sarayını, hükümet binasını bombalamaları demektir. Bu, topyekûn Lübnan'ı hedef alan bir savaş olur." şeklinde konuştu. Chalhoub'un korkularını doğrulayan bir haber çarşamba günü Moskova'da temaslarda bulunan İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'dan geldi. Moskova'nın Ortadoğu barışı için bir konferansa ev sahipliği yapma isteği kendisine iletilen Lieberman, Hamas'ın veya Hizbullah'ın davet edildiği bir zirveyi boykot edeceklerini net bir dille ifade etti.
Seçimden sonra iç politikanın nasıl şekilleneceği konusundaki görüşlerini paylaşan Elie Chalhoub, herkesin muhalefetin kazanmasını beklediği seçimde son anda sürprizlerin olabileceğini söyledi. Chalhoub'a göre Hizbullah'ın seçimi kazanmaları halinde kendisine başbakanlık teklifi götüreceklerini söylediği Refik Hariri'nin oğlu Saad Hariri'nin Hizbullah'ın teklifini daha baştan reddetmesi de bir pazarlık taktiğinden ibaret. "Hariri, kendisi başbakanlığı kabul etmeyeceğini söylüyor. Ama Hariri'nin arkadaşları hükümette maksimum sayıda bakan sahibi olabilmek için bu ifadeyi koz olarak kullanacaklardır. Seçim sonrasında dış müdahale Lübnan'ı karıştırmazsa içeride ateşli bir pazarlık başlayacak." diyen Chalhoub'a göre seçim sonuçları sadece kurulacak hükümetin karakteristiği açısından değil, aynı zamanda yazılacak yeni anayasanın temel karakteristiği açısından da önemli. Cuma günü ataması tamamlanan Anayasa Konseyi'nin üyeleri yemin ederek işbaşı yapmışlardı. Cumhurbaşkanı Michel Süleyman'ın inisiyatifi olarak devam eden Anayasa Konseyi'nin seçimlerden sonra işbaşı yapması ve Lübnan'da köklü bir kurumsal reform döneminin başlaması bekleniyordu. Muhalefetteki 8 Mart Koalisyonu da seçimlerden sonra anayasal reformları devam ettireceğini açıklamış bulunuyor.
Ajanslar
Hizbullah'ın başını çektiği 8 Mart Koalisyonu'nun demokratik bir seçimin sonunda iktidara gelmesi halinde ABD'nin mevcut Lübnan politikasını gözden geçirmesi, Obama'nın Kahire konuşmasındaki güzel sözlerin arkasında duramadığı şeklinde yorumlanacak. ABD, Hizbullah'ı halen 'terörist' örgütler listesinde tutuyor ve seçim sonuçlarının bu durumu değiştirmesi ihtimali düşük görünüyor.
Nitekim dün Lübnan'ın En-Nehar ve El-Hayat gazetelerine konuşan ABD Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Jeffrey Feltman, Hizbullah'ın kazandığı bir seçimin ABD'nin Lübnan politikasını etkilemeyeceğini beklemenin naiflik olacağını söyledi. Hizbullah, son bir haftadır yaptığı açıklamalarda, seçim sonuçlarının Lübnan'ın uluslararası konumunu etkilemeyeceğini ilan ederek seçmenleri 8 Mart Koalisyonu'nu desteklemek hususunda endişe etmemeye çağırıyordu. "Ben Lübnanlıların seçimin ilişkilerimizi etkileyeceğini görecek kadar zeki insanlar olduğuna inanıyorum." şeklinde konuşan Feltman, 8 Mart Koalisyonu'nun büyük ortağı olan Maruni Özgür Vatansever Hareketi Partisi'ni de Şii Hizbullah ve Emel partileriyle aynı koalisyonda yer aldığı için eleştirdi. Daha önce ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Başkan Yardımcısı Joe Biden da Lübnan'ı ziyaret etmiş ve her ikisi de ABD'nin Lübnan'a yaptığı 1 milyar doları aşkın yardımı seçimlerden sonra yeniden değerlendireceğini söylemişti. Washington'daki resmî ağızlar, seçim sonuçlarını etkilemeye yönelik olarak iktidardaki 14 Mart Koalisyonu'nu destekleyen açıklamalar yapsalar da Reuters Haber Ajansı'na konuşan eski ABD Başkanı Jimmy Carter, sonuçlar her ne olursa olsun Amerika'nın sonuçları tanıyacağını ümit ettiğini söyledi. Rusya da daha önce yaptığı açıklamada, Hizbullah'ın seçimleri kazanması halinde sonuçları tanıyacağını kaydetmişti.
Mmuhalif El-Ehbar gazetesinin editörlerinden Elie Chalhoub, seçimlerin Hizbullah'ı iktidara taşıması halinde uluslararası tepkinin ekonomik ambargodan aktif askerî müdahaleye kadar tırmanabileceğini tahmin ettiğini iddia etti. "İktidarı istifaya zorlamak için ABD ve AB ellerinden geleni yapacaklardır." diyen Chalhoub'a göre en tehlikeli senaryo, İsrail'in Lübnan topraklarına yönelik bir sindirme operasyonuna kalkışması. Chalhoub, "İsrail, 2006 yılındaki işgalini sadece Hizbullah'ın yoğunlukta olduğu bölgelerde yapmıştı. O zaman Lübnan hükümeti hedef alınmamıştı. Çünkü iktidarda Fuad Sinyora vardı. Ama İsrail'in, Hizbullah'ın iktidarda olduğu bir Lübnan'ı bombaladığını düşünün; bunun anlamı başkanlık sarayını, hükümet binasını bombalamaları demektir. Bu, topyekûn Lübnan'ı hedef alan bir savaş olur." şeklinde konuştu. Chalhoub'un korkularını doğrulayan bir haber çarşamba günü Moskova'da temaslarda bulunan İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'dan geldi. Moskova'nın Ortadoğu barışı için bir konferansa ev sahipliği yapma isteği kendisine iletilen Lieberman, Hamas'ın veya Hizbullah'ın davet edildiği bir zirveyi boykot edeceklerini net bir dille ifade etti.
Seçimden sonra iç politikanın nasıl şekilleneceği konusundaki görüşlerini paylaşan Elie Chalhoub, herkesin muhalefetin kazanmasını beklediği seçimde son anda sürprizlerin olabileceğini söyledi. Chalhoub'a göre Hizbullah'ın seçimi kazanmaları halinde kendisine başbakanlık teklifi götüreceklerini söylediği Refik Hariri'nin oğlu Saad Hariri'nin Hizbullah'ın teklifini daha baştan reddetmesi de bir pazarlık taktiğinden ibaret. "Hariri, kendisi başbakanlığı kabul etmeyeceğini söylüyor. Ama Hariri'nin arkadaşları hükümette maksimum sayıda bakan sahibi olabilmek için bu ifadeyi koz olarak kullanacaklardır. Seçim sonrasında dış müdahale Lübnan'ı karıştırmazsa içeride ateşli bir pazarlık başlayacak." diyen Chalhoub'a göre seçim sonuçları sadece kurulacak hükümetin karakteristiği açısından değil, aynı zamanda yazılacak yeni anayasanın temel karakteristiği açısından da önemli. Cuma günü ataması tamamlanan Anayasa Konseyi'nin üyeleri yemin ederek işbaşı yapmışlardı. Cumhurbaşkanı Michel Süleyman'ın inisiyatifi olarak devam eden Anayasa Konseyi'nin seçimlerden sonra işbaşı yapması ve Lübnan'da köklü bir kurumsal reform döneminin başlaması bekleniyordu. Muhalefetteki 8 Mart Koalisyonu da seçimlerden sonra anayasal reformları devam ettireceğini açıklamış bulunuyor.
Ajanslar