Günümüz dünyasında bütün eğitim merkezlerinin yılda trilyonlara varan harcamalara rağmen, hâlâ halledemedikleri en önemli konuların başında eğitim ve öğretim yöntemleri gelmektedir.
Doğru bir eğitim nasıl olmalıdır?
Eğitimde, eğitenle eğitilenin konumu nedir?
Çocuk eğitiminin özel yöntemleri var mıdır?
Çocuğun fıtrî doğrularıyla çelişmeden onu eğitebilmek mümkün müdür?
İnsanoğlunun yaratıcısı ve bu varlığın tek ve muktedir mühendisi olan Rabbul Âlemin hazretleri bütün bu yöntemleri Yüce Resulüne, O hazret de, mutahhar Ehl-i Beyt (s.a.)'a öğretmiştir.
Her insanın karakteristik yapısı çocukluk döneminde oluşur. Ağaç yaş iken eğilir diyenler de bunu vurgulamakta ve çocuğun alacağı her eğitimde adapte olacak bir yapı arzettiğini hatırlamak istemektedirler. Bilhassa yakınlarının bu eğitim ve "kişilik biçimlenmesi"nde özel bir yeri vardır. Ve bu özel yerin zirvesinde "anne"ler bulunmaktadırlar.
Annenin güçlü elleri mucizevi bir yetenekle çocuğu istediği biçime sokar. Bir hammaddeden istediği heykeli yontan bir heykeltraştır anne. Çocuğa gelecekte saadet yoluna veya bedbahtlık yoluna yönelten unsur annedir. İnsanın bir "anne"nin öğrencisi olduğu asla unutulmamalıdır.
Anne, çocuğu kemale yükseltebileceği gibi bedbahtlık uçurumuna da yuvarlayabilir.
Resulullah (s.a.a.) Fatıma-ı Zehra (s.a.) babasından aldığı terbiye ve ilim sayesinde dünya ve ahiret kadınlarının en ulusu olmuş, en mükemmel evlatları yetiştirmiş ve böylece insanlığa "en mükemmel eğitim yöntemi" sayıldığını bilfiil ispatlamıştır.
Yirmi yılı bulmayan kısa hayatının on yıldan az bir bölümünü eşiyle geçirdiği halde, sade ve küçücük evinde öyle evlatlar yetiştirmiştir ki, rahmetli İmam Humeyni'nin de tabiriyle "varlığının nuru toprak aleminden gökler ötesine, mülk aleminden melekut-i âlâ'nın ötesine yansımakta"dır.
Evet, Zehra-ı Merziyye selamullah aleyha'nın yetiştirdiği evlatlar insanlık tarihinin nadide çiçekleri, emsalsiz güzideleridirler; yiğit, dürüst, korkusuz ve kelimenin tam anlamıyla "mükemmel insan"dırlar.
İslam'ın bu büyük kadınının çocuk yetiştirme hususunda kullandığı, yöntemler bugün en ciddi eğitim merkezlerinde ve muhtelif din ve görüşlere mensup pedagog ve eğitim uzmanlarınca incelenmekte olup en sağlıklı yöntemler olarak tavsiye edilmektedir.
Çocuğun karakterinin şekillenmesi açısından o hazretin uyguladığı metotlar; dürüstlük, sevgi, merhamet ve korkusuzluk temelleri üzerine kuruludur.
Ünlü sahabi Selman-ı Farsî hazretleri "Birgün Hz. Fâtıma'nın el değirmeninde un öğüttüğünü gördüm, bu sırada küçük Hüseyin'in ağlama sesi duyuldu" dedim, çocuğu mu sakinleştirmemi istersiniz, yoksa el değirmenini almamı mı?" Hazret "Evladımla benim ilgilenmem daha yeğdir, zahmet olmuyorsa siz şu unu öğütebilirsiniz!"
Çocuklarla Oynamak
Çocuklarla oynayıp onlara oyun arkadaşlığı yapmanın fiziki ve psikolojik faydaları yanı sıra, çocukların yaratıcılık gücünü de artırması açısından fevkalâde önemli olduğu unutulmamalıdır. Hz. Fatıma'nın (s.a.) yöntemlerinden biri de budur; o hazret, çocuklarıyla oynamayı pek sever, onlarla oynarken zihin ve inançlarını olumlu yönde etkileyip sağlıklı düşünmelerini sağlayacak sözler ve şiirler söylemeyi ihmal etmezdi. Hz. Hasan'la (a.s) oynarken, onu havaya atıp tuttuğu ve bunu yaparken şu mazmunu şiir olarak tekrarladığı kayıtlıdır: " Hasan'ım! Baban gibi ol sende / Büyü de, babana benze/. Hakkı kurtar boynundaki urgandan/ Rabbine ibadet ve şükürde bulun her zaman/. O'dur bize bütün nimetleri bağışlayan / Zalimlerle dost olma, e mi Hasan?!/