Pakistan'ın Swat vadisinde gerçekleşen ve "Taliban'ın etkisini giderek artırması" olarak yorumlanan barış anlaşmasıyla başlayan ABD baskısı, Pakistan'ı istikrarsızlığa iterken, Amerika'nın da yıllardır gündeme getirdiği nükleer silahların denetimi konusunda sonuca bir adım daha yaklaşmasına neden oldu.
Amerikan hükümetinden ve ordusundan arka arkaya yapılan açıklamalarla Pakistan'ın "yıkılmak" üzere olduğu iddiaları zihinlere yerleştirildi, bir yandan da ülkenin Taliban'a karşı mücadelesinde "somut" adımlar atmasının ABD desteği için tek şart olduğu duyuruldu.
İslamabad yönetimine "2 hafta" gibi kesin bir tarih de veren Amerika, bölgeye yönelik stratejilerinin merkezine yerleştirdiği Pakistan ve Afganistan'da istediği hedefe doğru adım adım ilerliyor.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi'nde yaptığı konuşmada hedefin "Terör örgütü El Kaide'yi parçalamak, dağıtmak, yenmek ve üyelerinin Afganistan ya da Pakistan'daki barınaklarına zarar görmeden geri çekilmelerini önlemek" olduğunu söylemişti.
Yıllardır savaşın pençesinde olan Afganistan'da yeterli hareket özgürlüğü olan ABD, Pakistan'da ise bir yandan yerleşik düzeni bozmadan bir yandan da istediği gibi hareket edebilmek için kartlarını doğru oynamaya çalışıyor. Pakistan ordusunu Taliban'a karşı savaşmakta kullanan, Pakistan askerlerini eğiterek onları bazen sivil halkla dahi karşı karşıya getiren bu yöntem, bölgenin "temizlenmesinin" ardından kurulacak yeni düzenin ise Pakistan tarafından kurulamayacağı anlayışı üzerine inşa edilmiş durumda. ABD Başkanı Barack Obama bu anlayışı açık şekilde ortaya koymaktan çekinmemişti: "Taliban'ın çok çabuk ilerleyip Pakistan'da egemenliği ele geçireceğini düşündüğüm için endişeli değilim. Aksine oradaki sivil yönetim çok zayıf, kırılgan ve temel hizmetleri yerine getirme konusunda yeteneği yokmuş izlenimi veriyor. Bu hizmetler, okullar, sağlık hizmeti, hukuk devleti ilkesi ve çoğunluk için işleyen bir yargı sistemi."
Obama'nın bu açıklamasının ardından, "Pakistan'a en ağır baskıların uygulanmasından bahseden ABD'nin Afganistan ve Pakistan Özel Temsilcisi Richard Holbrooke, "Swat'da yaşananlar ABD'nin güvenliğini doğrudan ilgilendiriyor. Pakistan hükümeti ile Taliban arasında anlaşma yapıldığı ve Swat düştüğü zaman, bu durum sadece Amerika'da kaygıyla karşılanmadı, Pakistan'da da, Peşaver'de, Lahor'da ve İslamabad'da insanların kendilerini tehdit altında hissetti" dedi ve barış anlaşmasının "çöktüğünü açıkladı."
Öte yandan elinde çok sayıda nükleer silah tutan Pakistan hükümetiyle ipleri tamamen koparmak da istemeyen ABD, Swat üzerinden kopan fırtınanın ardından Zerdari hükümetine istediğini yaptırmayı başarmış görünüyor.
Beyaz Saray'da Obama ile bölgedeki durumu görüşen Pakistan devlet başkanı Asıf Ali Zerdari ile Afganistan lideri Hamid Karzai'ye, bir yandan ABD'nin askeri, diplomatik ve ekonomik açıdan yanlarında durmaya kararlı olduğu garantisi verildi, bir yandan da ABD'nin bölgede insan öldürmeye devam edeceği ihsas ettirildi.
Ancak, çok daha önemli olan konu Pakistan'ın elindeki nükleer silahların kontrolünün sonunda ABD denetimine geçecek olma ihtimali. Boston Globe gazetesinde yer alan habere göre, ABD ve Pakistan yetkilileri nükleer silahlar ve hammaddenin kontrolünde daha fazla Amerikan kontrolü için çoktan görüşmelere başladılar bile.
Gazetenin haberinde, görüşmelerde, bol miktarda zenginleştirilmiş uranyumun ABD'ye getirilerek burada imha edilmesiyle ilgili bir madde ele alınıyor. 200 civarında nükleer silahı olduğu tahmin edilen Pakistan, uzun yıllardır bir Amerikan saldırısı endişesiyle çok gizli tuttuğu tesislerini, kendisini Taliban'la tehdit eden Washington'a açmak zorunda kalıyor.
Uzun görüşmelerden sonra kabul edilen barış anlaşmasını ABD baskısıyla bozan Swat'ta acımasız bir savaş başlatan, bölgede yaşayan 500 bin Pakistanlıyı evlerini terk etmek zorunda bırakan Pakistan hükümeti, şimdi de elindeki en büyük kozlardan biri olan nükleer silahlar üzerindeki kontrolünü kaybetmek üzere. Nükleer silahlarını ABD'ye açan Serdari ise bu hamleyle cumhurbaşkanlıı koltuğunu bir müddet daha sağlama almış gözüküyor.
Dünyabülteni