Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Özgündüz: Emperyalizmin Oyunları Boşa Çıkmıştır

Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, Ramazan Bayramı?nın ikinci gününde bölgelerden alimler ve dernek yöneticilerinin bayramlaşma töreninde konuştu. 

22 Ağustos 2012
Özgündüz: Emperyalizmin Oyunları Boşa Çıkmıştır

20 Ağustos Salı akşamı bayramlaşma töreninde konuşan Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, katılımcıların bayramını kutlarken, iki nedenden dolayı bu bayramın buruk geçtiğini söyledi.

Öncelikle geçen yıl aramızda olan merhum Ş. Furuddin Koç’un bu yıl aramızda olmaması nedeniyle kendisine rahmet dileyen Özgündüz, oğlu Ş. Ali Koç’a tekrar baş sağlığı diledi. Ayrıca Hz. Zeyneb (as)’in türbesinin tehlike altında olması nedeniyle de üzüntü içinde olduğunu söyleyen Özgündüz: “Bizim Hz. Zeyneb’e özel bir muhabbetimiz de vardır, bu nedenle hareketimizin adını Zeynebiye koyduk, bir diğer mescidimizin adını Zeyneb-i Kubra koyduk. O’da bizim hak ettiğimizden fazla bize teveccüh gösterdi, duasını eksik etmedi ki, her zorluktan, her sıkıntıdan biz daha güçlü ve yüz akıyla çıktık. İşte bugünlerde O’nun mezarını tehlikede görüyor olmak, Hüseyn’in yetimesinin mezarını tehlike altında görüyor olmak, Onları mezarında bile rahat bırakmayan Ebu Süfyan soyundan gelenler, alenen Zeynebiye’yi hedef alan zihniyet, Allah’ım Zeyneb çok çekmiştir, Rugayye çok çekmiştir, Onları mezarlarında rahatsız etmesinler diye, orda Zeyneb’in mezarı yalnız kalmasın diye bulunan Zeyneb dostlarını hedef alanlar (onları ağaç testereleriyle kesenler ve o kanlara ortak olanlar Allah’a nasıl hesap verecekler bilemiyorum) ve sonra da dönüp kendi cinayetlerini başkalarının boynuna atan canileri orada gördükçe yüreğimiz adeta kıldan asılıyor. Dünyadaki Zeyneb sevenlerin yüreği kıldan asılmıştır.

Dünya bizi anlamakta zorlanıyor, bir zalimi, bir katili desteklediğimizi zannediyor. Oysaki biz dün de bugün de anti-emperyalist ve anti-siyonist duruşumuzdayız, aynı cephedeyiz, cephemizi ve duruşumuzu değiştirmedik. Eğer içimizde birileri haksızsa, onu Müslüman ümmeti olarak ya da millet olarak bir türlü düzeltmeliyiz. Fakat gayreti olan bir kardeş, siyonizmin ve emperyalizmin karşısında durmanın bedelini ödeyen kardeşini Siyonist sopasıyla dövmez, emperyalist sopasıyla dövmez. Kendisi düzeltecekse düzeltir, başkasına yem etmez.

Bizim rahatsız olduğumuz başka konular var, bu nedenle dünya bizi anlamakta zorlanıyor, tabii ki biz de böyle bir dünyayı anlamakta zorlanıyoruz. Sizin içinizi karartmak istemem, bu bütün karamsar havaya rağmen görülen odur ki bugüne kadar ki gelişmeler, Siyonist ve emperyalistlerin çok plan hazırladıkları ve çok masraf harcadıkları oyunlar bugüne kadar boşa çıkmıştır ve bugün de son tokatlarını yiyerek Zeyneb’in ülkesinden kaçmışlardır. Umarım bir daha dönmemek üzere kaçmışlardır.

Yüreğimizi sıkan hadiseler oluyor, ruhu şad olsun Pir Sultan’ın, derler ki O’nu idama götürürken konjonktüre yaranmak için onu taşlıyorlardı, ama aralarında dostlarından biri de vardı, o da taş atıyor zannetsinler diye gülün açmamışlarından atıyordu, Pir Sultan ona çok feryad etti, dediler ki herkes taş atıyor ses etmiyorsun da, o gül atınca niye feveran ediyorsun, dedi ki dosttan gelen beni çok incitti. Düşman’a yaranmak için taşa benzeyen filizi bana atmakla asıl kalbimi o yaraladı. Şimdi teröristler bas bas bağırıyor Suriye’de, diyorlar ki Esad düştükten sonra biz buradaki Şia’yı ve Alevi’yi köpeklere yem edeceğiz. Peki dünya Şiası ve Alevi’si ne yapabilir bu konuda, siz aldığı tavrı anlamsız mı buluyorsunuz? Bizden ne bekliyorsunuz, nasıl bir tavır almamızı bekliyorsunuz? Onlara destek olmamızı mı bekliyorsunuz? Anlayışı bu olan teröristlere destek olmamızı mı bekliyorsunuz bizden? Bugüne kadar birçok kan aktı orda ve buna terör örgütü neden oldu, yurdunda da 35 bini aşkın can gitti ve buna da terör örgütü sebep oldu. Bu ülkede nasıl silahlı örgüte karşı devletin silahlı güçleri gider dağlara taşlara bomba yağdırır, füze yağdırır, işte oradaki devlet de aynı şeyi yapıyor.

Bakınız Myammar’dan Atlas Okyanusu’na, Çin Seddi’ne kadar bütün Müslümanlar kan revan içinde. Bir söz var kim demişse ağzına yüreğine sağlık, ağıtlar Türkçe, Kürtçe, Arapça ve Farsça yakılır, ama zafer şarkıları İbranice ve İngilizce’dir. Müslümanlar ne zaman uyanıp kendinize geleceksiniz? Böyle bir ortamda ve bu şartlar içerisinde bir bayram kutladık. Bu şartlar içerisinde, eğer bugünü Rabbimiz bize bayram tayin etmeseydi, Peygamberimiz bize bugünü bayram ilan etmemiş olsaydı ve İmamlarımız bugüne onur, şeref, izzet günü olarak ve en büyük bayramlardan biri olarak bugünü bize tavsiye etmemiş olmasalardı, bize bugün düşen kan ağlamak olurdu. Çünkü her gün yüzlerce Muhammed Ümmeti’nin kanı akıyor. Muhammed Ümmeti birbirinin etnik ve mezhebi sebeplerle kanını akıtıyor. Bu etnik kökenler ve mezhepler bu bölgede bin senedir vardı, bize ne oldu da birbirimize düştük, hangi sihirli değnek bize değdi de aklımızı başımızdan aldı?

Müslümanların yapacağı tek doğru, baksınlar o Mescid-i Aksa’ya, Peygamber oradan Mirac’a gitti. O bizim için bir işarettir, Müslüman, Ümmet-i Muhammed, senin yükseleceğin yer Mescid-i Aksa’dır. Biz Mescid-i Aksa’da yıkıldık, tekrar Mescid-i Aksa’da kalkacağız. 55 yıl Mescid-i Aksa’da nöbet tutan Iğdırlı Hasan Onbaşı vatanına haber gönderir, ben nöbet yerimi terk etmedim, nöbetimi devam ettiriyorum diye. Bize düşen o bayrağı ve nöbeti devralıp, ümmetin kalbinin içinde kansere dönüşen İsrail’i, Siyonist rejimi oradan kazımak, oraya İslami adaleti getirmek, Yahudi’nin, Hıristiyan’ın, Müslüman’ın yan yana, kardeşçe, vatandaşça, insanca yaşayabileceği adalet altında bir yönetim oluşturmaktır.  Bugün Müslümanların önceliği bu mu olmalıdır, yoksa sen niye Türk doğdun, sen niye Kürt doğdun, sen niye Alevi doğdun, sen niye Sünni doğdun mu olmalıdır? Bu kadar mı cahil olabilir bir toplum? Düştüğümüz yerden ayağa kalkacağız biz, oradan ayağa kalkacağız! Nasıl Karabağ kurtulmadıkça Azeri toplumunun başı dik olamazsa, Mescid-i Aksa’da kurtulmadıkça Müslümanlar başı dik dolaşamaz. Peygamberinin Mirac’a çıktığı yer, Siyonistlerin çizmeleri altında çiğnenmektedir, esaret zinciri altındadır.

İslam Konferansı Örgütü daha sonra İslam İşbirliğine dönüşen bu örgüt, asıl orayı kurtarmak için kurulmuştu, ama ne yazık ki bu örgüt bugün orayı kurtarmanın mücadelesini verenle, direnişin kalesini yıkmak için uğraşmaktadır. Burada bir terslik yok mu sizce? Bölgedeki Arap ülkelerinden bir tek ülke vardı anti-emperyalist ve anti-siyonist duran, orada siyonizme uyku uyutmayan direnişçilere köprü olan, sığınak olan, kale olan o ülkeyi yıkmaya çalışıyor bu örgütümüz. Oysa bu örgütün başında hakikaten tanıdığımız, dirayetine ve birikimine inandığımız bir Türk vardır. Ama ne yazık ki, bir örgüt ki İsrail’e 8 milyar dolar veren, ümmetin Hac parası olarak bıraktığı dövizi direnişçileri yok etmek üzere İsrail’e veriyor, orada, böyle bir yerde İslam İşbirliği Örgütü’nün merkezi ne işe yarayacak sanıyorsunuz? Başındaki genel sekreter çok iyi bir insan olmakla beraber ne yapabilir ki? İsrail’i hedef alacağına, İsrail’e karşı duran tek ülkeyi yıkmaya çalışıyor.

Müslümanlar uyanın, bizi yadırgıyorsunuz çünkü borazan başkasının elinde.  Yalan haberleri, haber emperyalizmini öyle bir devreye sokmuşlar ki,  ne yazık ki bilgisine, şuuruna ve birikimine inandığımız insanlar bile onların bu yoğun haber propagandasının etkisi altında kalmıştır ve Şia’ya saldırıyor, Şia neden bir zalimi destekliyor diye.
Benim bazı sorularımın cevabını Şia bekliyor, bu sorularımın cevabını verin, hangi safta diyorsanız o safta beraber duralım.

1. Orada çarpışan grup, Türk halkı gibi necip bir halk değil, çarpışanlar kendi ülkesini işgal edenlerle uğraşmayı bırakanlardır. İlginç değil mi, Çeçenistan işgal altındadır, kendi ülkesinin derdinde değil, gelip Suriye’de çarpışıyor, Pakistan’ı her gün ABD’nin insanız uçakları özellikle Veziristan’ı bombalıyorken, orada Amerika’yla savaşmıyor, ona silah, mühimmat, yakıt taşıyan tankerlerle savaşmıyor, gelip orada antiemperyalist ülkeyle savaşıyor. Libya’da Nato sayesinde işbaşına gelenler, kendi ülkesindeki sıkıntıları bırakıp burada savaşıyor ve Beşar’ı düşürdüğümüz gün, buradaki Alevileri ve Şiaları köpeklere yem edeceğiz diyor ve yakaladıklarının da motorlu testereyle başlarını kesiyor. Siz kendinizi bizim yerimize koyun, böyle bir grubun yanında olmamızı, tarafında olmamızı nasıl bekliyorsunuz?

2. Biz beraberce “Ey Müslümanlar, sözümona İslamcılar, dün beraber “Kahrolsun Amerika, Kahrolsun İsrail, Kahrolsun Siyonizm” diyorduk, siz de bizden önde duruyordunuz. Biz bugün de aynı şeyi diyoruz ve dün olduğumuz yerdeyiz. Size ne oldu şimdi İsrail ve Amerika’yla beraber Arap ülkeleri içerisinde tek anti-emperyalist ve anti-siyonist duran devleti yıkmaya çalışıyorsunuz, bunu bize izah edin. Direnişin kalesi olan tek devleti yıkmaya çalışıyorsunuz.

3. Bu olaylar başladığından beri diyorum ve ne yazık ki zaman beni haklı çıkarıyor, Beşar giderse Suriye Türkiye’ye itaat eden, sevgi duyan bir grubun eline geçmeyecek, Türkiye’yi müşrik ve kafir sayan Vahhabi anlayışın, Selefi anlayışın eline geçecek. Onlarla komşu olmak ister misiniz? Esasen onlar da Suriye’nin tam sahibi olamayacak, en az üç ya da dört parçaya bölünecek. Peki bu senin ülkene yansımayacak mı? Ülkemin birliğini kim düşünecek, geleceğini kim düşünecek? Ben ülkemin kaygısındayım, ben ülkem için, milli birliğim için, toprak bütünlüğüm için kaygılanıyorum. Siz neden kaygılanmazsınız? Sizin kaygınız ne?

4. Bizden her gün onlarca insan öldürülüyor, Pakistan’da, Afganistan’da ve Irak’ta mescitlerimizde bombalar patlıyor. Yer yer Sünni’ye de saldırılıyor, aynen dün Bağdat’ta olduğu gibi. Irak Müftüsü’ne bombalı saldırı düzenlendi, sen niye birlikten bahsediyorsun diye. Birlikten yana olan Sünni alimlerine saldırılıyor.
Afganistan’ın eski başkanı, hepimizin sevip saydığı yakından tanıdığı Burhaneddin Rabbani’nin suçu neydi bombalandı? Ümmetin birliği, dirliği için çalışıyordu. Etnik ve mezhebi çatışmanın önüne geçmek için çalışıyordu. Amerika O’nu da öldürttü. Birlik için çalışanlar öldürülüyor.

Ayetullah Muhammed Bakır El-Hekim Irak’ta ilk şehitlerdendir, O’da Iraklıların Kürt’üyle, Türk’üyle, Sünni, Alevi ve Şii’siyle tek vücut olmaları için çalışıyordu ve bu uğurda ailesinden 60 şehit vermiş bir insandır, sen misin birlik için çalışan, Amerika O’nu da öldürttü.

Avrupa’daki İmam Rıza Cami İmamı Şii olduğu için öldürüldü. Biz bunları sürekli gündem etmiyoruz da, Suriye’de Sünnilik bombalanıyor gibi yalan haberlerle insanlar neden sürekli tahrik ediliyor ve millet buna nasıl inanıyor? Bunun üzerinde de düşünün lütfen.

İnsanları bu kadar germeyin, bu kadar gerilimden savaş çıkar ve bu savaştan ne Türk, ne Kürt, ne Alevi, ne Sünni, ne Arap ve ne Fars, hiçbirisi karlı çıkmaz, sadece emperyalist ve Siyonistler karlı çıkar. Kapitalizm çöküyor, onun için bizi parçalayıp, her biri bir ülkeyi sömürüp ayağa kalkmak ve açlıklarını gidermek istiyorlar. Bozulan ekonomilerini düzeltmek istiyorlar. Bunu anlamak çok mu zordur? Bunun için ben diyorum ki Allah’ım birlik ve beraberliğimizi bozma, Şeytan düşmanı yok et, nadan dosta akıl ver. Her şeyimiz var ama ne yazık ki akılda sorunumuz var. Aklımız olsa bin yıldır bir arada yaşadığımız kardeşlerimizle birbirimize düşmeyiz. Kapitalizm çöküyor diye biz niye birbirimizi yiyoruz?

Allah’ım bize akıl, izan, şuur ve uyanma nasip et, gönüllerimizi birbirimize yakınlaştır. Mehdi-yi Âli Rasul’ün zuhurunu acil et. O’nun gelişine bu ümmetin çok ihtiyacı vardır. Artık Müslüman analar ağlamasın, Müslüman çocuklar yetim kalmasın, topraklarımız emperyalistlerin çizmeleri altında ezilmesin. Tarihteki izzetimizi bize geri var ya Rabbi!

Vesselam…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.