Zeynebiye Camii ve Kültür Merkezi’nde buluşan Ehl-i Beyt dostları, Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, Yazar/Senarist Ahmet Turgut ve Nefes Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Dr. Hasan Kerim Güç’ün konuşmalarını dinlediler.

Yazar/Senarist Ahmet Turgut panelde yaptığı konuşmasında, “Veysel Karani de sanki bizlere rol model olacak bir hayat yaşadı. Gıyabında işitip sevdiği Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.v) huzuruna gelmişti. Naçizane hissedebildiğimiz o ki, Veysel Karani'nin Resulullah'ı görme izni yoktu. Vurdu kapıya, kapının berisinde Fatımatüz Zehra vardı. Veysel Karani ismini zikretti. Gerisin geri döndü yurduna.

Resulullah ona ne gönderdi? Hırka gönderdi. Yakubi Eda'yı, Yusufi sevdadan demiz bahsetmiştik ya. İşte o halin Ümmet-i Muhammed'deki tekrarı. Ve burada hırkayı götüren var. Haydar-ı Kerrar, Şah-ı Velayet o hırkayı götürdü. İmam Ali'nin (a.s) görevi kargoculuk yapmak değildi.

İmam Ali'nin (a.s) buradaki görevi hırkayı giydirmekti. Resulullah adına o yokken o Muhammed'in hırkayı Şah-ı Velayet giydirir. Resulullah’ı görmediğiniz vakit o hırkayı ikinci Mevla’nızın elinden giyersiniz. İmam Ali de (a.s) hırkasını giydirdi Veysel Karani'ye. Veysel Karani de 14 asırdır Muhammed'i aşıklara, güzellikle hukuk arayanlara, Hasaney’nin kıymetini bilmek isteyenlere, onları mevla edinip onlara köle olmaya çalışanlara bir ilham olarak tarihteki yerini aldı” dedi.

Turgut’un ardından panelde konuşan Nefes Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Dr. Hasan Kerim Güç, “Sözlerimize hep “Bismillahirrahmanirrahim” diye başladığımız zaman ne anlıyoruz? Allah'ın Rahman ve Rahim isimleri. Neden özellikle bu isimleri kullanıyoruz? Bir tanesi Celali gösteriyor. Bir tanesi Cemali gösteriyor. İkisinin çocuğu da Kemal oluyor. 
Buna baktığımız zaman bunu neyle karşılaştırıyoruz? Ben şahsen Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin (a.s) diye yorumluyorum. Yani bir Cemal Sultanı olan Hz. Hasan (a.s) ve bir Celal Sultanı olan Hz. Hüseyin (a.s). İkisinin birleşmesi aslında Kemali oluşturuyor diye acizane düşünüyorum. 

Ben her Muharrem'de annemlerin öğrettiği bir şey var. Biz bu ayda özellikle su içmekte çok dikkat ederiz on gün boyunca. İşte düğün yapmayız, eğlenceye gitmeyiz, yeni bir şeye başlamayız. Ben hep bunları soruyordum. Çünkü diğer Sünni arkadaşlarımda aynı özellikleri göremiyorum. Nedir bunun acaba bunun işareti nedir diye kendi kendime soruyordum. Ve şunu gördüm ki aslında bu Osmanlı'da olan fakat bizim unuttuğumuz bir gelenek. Şimdi buradan baktığımız zaman Sünni, Caferi, bunların hepsinin aslında birleştiği yer Muhammediliktir. Ben de bu akşam burada Muhammediliği görüyorum, bir birlik görüyorum. Burada konuşmaktan çok büyük gurur duyuyorum.” dedi.

Panelde konuşan Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz konuşmasında, “Esasen Hz. Ali'nin (a.s) kendisi Kur'an'ın ta kendisiydi. Hz. Ali (a.s) Kur'an'ın insana dönüşmüş haliydi. Erkek versiyonu Hz. Ali (a.s) ve Resulullah'tır. Kadın versiyonu Fatımatüz Zehra'dir.

Bizim ülkemiz Muhibbi Al-i Abâ’dır. Her kesiminden Hanefi’si, Şafii’si, Alevi’si, Caferi’si, tarikatları da, tasavvuf erbabı da, irfan erbabı da öyledir. Ama buraya nasibîlik haramkopetrodolarlarıyla pompalanmaya çalışıyor. Fakat asil ve necip milletimin bünyesi onu dışlıyor. İnanın milyonlar, milyarlar dolar olarak diyorum harcanıyor, ama bu necip milletin bünyesi onu atıyor. İfraz ediyor, diğer ifrazlarıyla beraber. Müjdeler olsun Al-i Abâ Muhibbilerine.” dedi.

Konuşmaların ardından panelde Ehl-i Beyt dostları, Azerbaycanlı ünlü Ehl-i Beyt meddahı Seyyid Taleh Boradigahi’nin mersiyeleriyle gözyaşlarına boğuldu.

Panel, Kanal 12 TV’den canlı olarak yayınlandı.