Gerçekleşen anma merasimine Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, Arnavutköy Belediye Başkan Yardımcısı Hamdi Demirhan, Zeynebiye Camii Derneği Başkanı Ali Şahintekin, CABİR Başkanı Ali Salmanlı, CAFERİDER Başkanı Hasan Babur, ZHGM Başkanı Seyyid İbrahim Güneş, Zehra Ana Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Meftune Atam, CABİR âlimleri, siyasi parti temsilcileri, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve yüzlerce Ehl-i Beyt dostu katıldı.

Sunumunu Emrullah Uzun’un yaptığı anma merasimi saygı duruşu, İstiklal Marşı ve CABİR Alimlerinden Musa Ertik’in Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından Arnavutköy Hz. Fatıma-tuz Zehra Camii İmamı Seyyid Hüseyin Sarak günün anlam ve önemiyle alakalı kısa bir konuşma yaptı.

Anma merasiminde konuşan Zehra Ana Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Meftune Atam, “Hz. Fatıma’yı (s.a) ümmetin annesi kılan en önemli özelliği, onun birlik ve beraberliğe verdiği önemdir. Zira yaşantısına baktığımızda ümmetin birlik ve beraberliğinde önemli rol oynaması ve bunun için önemli fedakarlıklarda bulunması, O’nun özellikle birleştirici bir değer olduğunu ortaya koymaktadır. İşte bu yüzden O’nun üzerinden ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı eylem ve söylemlerden kaçınmalıyız, aksi halde bu O’na yapılacak en büyük zulüm olur. Bu noktada O’nun özellikle birleştirici yönünü örnek almaya çalışan biz kadınlara, önemli görevler düşmektedir. Gerçeklerin, saptırılıp hikayeleştirilerek gündemimizi meşgul etmesine izin vermemeli, bugün bize hiçbir fayda sağlamayacak özellikle Hz. Fatıma üzerinden oluşturulan ayrıştırmaları önleyerek, birlik beraberliği korumalı, pekiştirmeli, bozmak isteyenlere de fırsat vermemeliyiz.” dedi.

Arnavutköy Belediye Başkan Yardımcısı Hamdi Demirhan, “Arnavutköy Belediyesi olarak sizleri bu mekânda ağırlamaktan dolayı onur duyuyoruz. Hz. Fatıma (s.a) öyle bir insandı ki, yaşadığı her gün aslında O’nun son günüydü. Ben bu bilinçte yaşayan için aslında hayatının son gününün diğer günlerden hiçbir farkı olmadığını, olamayacağını fark ettim. O yüzden Hz. Fatıma'nın (s.a) gerçekten kadınların efendisi sıfatını ne kadar hak ettiğini kendimce bir kez daha idrak etmiş oldum.” dedi.

Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, “İnsanlığın bir numaralı kadını, hanımların şahı, Hz. Muhammed’in (sav) en çok sevdiği Hz. Fatıma (s.a) ne yazık ki aramızdan küskün olarak gitmiştir. Bu konu birçok sahih kaynakta da geçmektedir. Ümmete küskün olduğunu, gece defin olmak istemesiyle bizlere de göstermiştir. Çünkü kendisine haksızlık edenlerin cenazesine katılmasını istememiştir. Cenazesinde aile efratı dışında koca ümmetten sadece üç beş kişi vardı. Oysaki vefatı duyulunca O’nun cenazesine yüzbinler katılmak istemişti.

Bizler ümmet olarak peygamberimizi de, Hz. Fatıma’yı (s.a) da aramızdan küstün olarak gönderdik. Sonra bu yaptıklarımız yetmezmiş gibi Hz. Ali’yi (a.s) erk makamından uzaklaştırıp, sonra zorla halife edip, daha sonra da O’nu ibadet ederken namaz üstünde öldürdük. Ümmet olarak peygamberimizin gönlünün meyvesi, cennetliklerin efendisi dediği Hz. Hasan’ın (a.s) ciğerlerini zehirle paramparça ettik. Sonra da Hz. Hüseyin’i (a.s) Kerbela’da susuz bırakıp kılıçla doğradık.

Herkes sevdiğiyle haşr olacaktır. Sizce bu dünyada Hasaneyn’in katillerini savunma refleksi gösteren Müslüman az mıdır? Peygamberimizin ciğerparem dediği Hz. Hasan’ın (a.s) katiline bırakın bir tepki vermeyi, avukatlık yapma refleksinde bulunuyorsunuz. Bu nasıl bir zihniyettir? Bunları ört bas etmek hangi halet-i ruhiyedir?
Bizim yapmamız gereken Muhammed ve Âl-i Muhammed'e düşmanlık edenlere karşı gönül bağımızı kesmemizdir. Bunun Şia’sı Sünni’si yok. Peygamberimizin düşmanlarına avukatlık yaparak, peygamberimizin düşmanlarına hazret diyerek bizler rahmet kanallarını yüzümüze tıkamış oluruz. Bu günahımızdan ümmetçe tövbe etmeliyiz. O zaman Kur’an-ı Kerim’in tabiriyle gökten rahmet ve bereket bolca yağar üzerinize. Bizim bugün yapmamız gerek budur.” dedi.

Ayrıca anma merasiminde, Kum Sanatçısı Oğuz Kızıklı da sergilediği kum sanatı gösterisiyle, Hz. Fatıma-tuz Zehra Camii çocuk korosu da Siyonist İsrail'in Gazze'de yapmış olduğu mezalimler ile ilgi hazırlamış oldukları çalışmalarıyla ve Ehl-i Beyt meddahı Ali Tuncay’ın okuduğu mersiyeleriyle salondakiler gözyaşlarına boğuldu.

Anma programı verilen ihsanlarla son buldu.