Tören nedeniyle, kültür merkezi ve çevresine çıkan yollar kapatıldı. Sabah saatlerinden itibaren geniş güvenlik önlemleri alındı. 3 ayrı koldan tören alanına girenler 3 ayrı polis arama noktasından geçti. Zeynebiye Caddesi'nde yüzbinlerce Ehlibeyt dostlarının buluşmasıyla başladı. Aşura Meyda’nında girişlerde geniş güvenlik önlemleri alındı. Vatandaşlar üzerleri aranarak alındı. Yasın sembolü olarak siyah elbiseler giyen Hz. Hüseyin dostları, Kerbela şehitleri için ağıt yaktı. Halkalı Yahya Kemal Gösteri Merkezi’nde düzenlenen törene katılımın yüksek olması nedeniyle yüzbinlerce kişi programı dışarıdaki dev ekrandan takip etti.
Sunumunu Emrullah Uzun’un yaptığı Kerbela Şehitlerinin 1383. yıldönümü anma töreni, Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Zeynebiye Camii İmamı Ehed Talan’ın okuduğu Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Törene Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu, Ak Parti İstanbul Milletvekili Şamil Ayırım, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı İsmail Ergüneş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Küçükçekmece Kaymakamı Turan Bedirhanoğlu, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, CHP İstanbul Eski Milletvekili Ali Özgündüz, Zeynebiye Camiasının değerli başkanları, yöneticileri siyasi parti temsilcilerimiz, Sivil toplum kuruluşlarının başkan ve yöneticileri ve yüzbinlerce Ehl-i Beyt dostları katıldı.
Evrensel Aşura Matem Merasimini organize eden CAFERİDER adına selamlama konuşmasını CAFERİDER Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Babur gerçekleştirdi.
Babur konuşmasında; “Yıllar yılı hasretini çekerim
Yollar beni Şah Hüseyn’e götürün
Ağlar ağlar gözyaşımı dökerim
Seller beni Şah Hüseyn’e götürün
Hz, Hüseyn’in ve onun Ehl-i Beyt’inin yasını tutabilmek ilahi bir lütuftur.
İmam Hüseyn’e göz yaşı dökmek, Hazreti Zeyneb’in başına gelenlere ağlamak, Kerbela çölünde susuz ve mazlum şehit edilen Peygamber evlatlarına sine dövmek Peygamber efendimizin bu ümmete mirasıdır.
Bugün cennet vatanımızın en güzel şehri olan İstanbul’da, Topkapı sarayında sergilenen Peygamberimizin mübarek sakalı, dişi veya hırkasını görüp, “kutsal emanetler” diyerek ağlıyorsak, kendimize dönüp sormalıyız.
Hz,Peygamberimiz bu ümmete emanet olarak neyi bıraktı?
Birincisi Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim, diğeri de Ehlibeyt’idir.
Asıl emanetler bunlardır.
Biz buradan sana sesleniyoruz Ya Rasullullah, senin emanetine sahip çıkmak için bugün buradayız ve gururla haykırıyoruz Lebbeyk Ya Hüseyn!
Alemlere rahmet Peygamberimizin Ehlibeyt’i, ciğerparesi, Hz.İmam Hüseyn’e gözyaşı dökmek tüm müslümanlar için onurdur, şereftir, saadettir.
Allah’ın Resul’ü "Hüseyin bendendir, bende Hüseyin’denim" diye dünyaya tanıttıgı
Ali oğlunun yasını tutup, daha Kerbela vakası vuku bulmadan , yaşanacak musibetleri Ehl-i Beyt’ine aktarmıştır.
Kerbela’da yaşananlar bizler için bir güç kaynağıdır, bize doğru yolu, yani peygamberin yolunu gösteren bir pusuladır.
Ve bizler her yıl bu merasimlerle, göz yaşlarımızla Hz, Hüseyin ile olan ahdimizi yenilemekteyiz, tazelemekteyiz.
Aşura’nın felsefesini, Hz, Hüseyn’in misyonunu yaşamak kadar yaşatmak ta önem taşıyor.
Evlatlarımızı, gelecek nesilleri bu yolda terbiye etmemiz, Hz,Hüseyin sevdasıyla, Hz,Hüseyin aşkıyla, bilinçli bir sekilde bu yola koyulmalarını sağlamamız, boynumuzun borcudur.
Kerbela’nın kahramanları bizlere apaçık örnekler sunuyor.
Kadınlarımız, duruşuyla, sabrıyla Hz.Zeyneb’i, 6 aylık yavrusu ile hak yolculuğuna çıkan Rubab’ı, gencecik oğlunu şehit veren Leyla’yı... Gençlerimiz, ahlakıyla simasıyla Peygamberimize en çok benzeyen ve Kerbela’da Haşimilerin ilk şehidi olmak için can atan Ali Ekber’i örnek almalıdır.
Her anı ,her dakikası, her şehidiyle Kerbela acısı tüm nesillere büyük bir mesaj bırakmıştır ve bizler de Her gün Aşura ,Her yer Kerbela düsturuyla bu mesajı nesilden nesile aktaracağız.
Zeynebiye hareketi 40 yıldır kendini bu göreve adamış, ve ihlasla Türkiye’ye ve dünyaya İmam Hüseyn’i tanıtmıştır ve bundan sonra da tanıtmaya devam edecektir.
Bugün eğer Türkiye’de Aşura günü sahte bayram olarak değil de, matem olarak yaşanıyorsa, Allah’ın yardımıyla bu toplumun yani sizlerin çektiği zahmetlerin neticesidir, bu camianın Hz, Hüseyn’in felsefesini nesilden nesile aktarıp, bu bayragi ayakta tutmasının karşılığıdır.
Hz,Hüseyin gibi yaşamayı kendine vazife etmiş bu toplumun, bu camianın fertleri, bilsinler ki, sizlerin güzel ahlakı, hakkı savunup haksızlığa baş kaldırmanız, itham ve iftiralara karşı dimdik ayakta durmanız,
Yaşadığımız bu zamanda şunu açık ve net ortaya koyuyor ki, Hz,Zeynep’i bir daha esir ettirmemek için canlarini seve seve ortaya koyan Hüseyin’i bayrağı zirveye taşıyan ve zirvede tutanlardan aynı saftayiz.
Sözlerimi tamamlarken şunu ifade etmeliyim ki karakterimizle, mihribanlığımızla sadakatimizle bu mektebe hizmet, vefakerlığımızla Hz,Hüseyin,ne ziynet olmalıyız.” dedi.
CAFERİDER Başkanı Hasan Babur’un selamlama konuşmasının ardından, Törende konuşma yapan Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz; “ Bugün yas günümüzdür. Bugün zalimin kudurduğu, mazlumun şahane direnişiyle onun karşısında durduğu ve galip geldiği gündür. İmam Hüseyin (a.s) abisi ve imamı İmam Hasan’ın barış anlaşmasına sadık kalmış fakat karşısındaki Muaviye o maddelerin hiçbirine saygı göstermemiş, şartnamede yazılan kanun ve kurallara zıt hareket etmiştir.
Hüseyin (a.s) sadece vazifesi olan iyiliği emretmek ve kötülüğü engellemek vazifesini yapmaktan başka bir şey yapmamıştır. İmam Hüseyin aslında savaşan imam olarak görünüyor ama öyle değildir. Abisi İmam Hasan kadar barışı önde tutmuştur, önemsemiştir. Ümmetin içerisinde barışı bozacak bir harekete girmemiştir. Ama Muaviye, kendisi öldükten sonra kimseye yerini tayin etmeyecekti ki bu da anlaşma metninde vardı fakat öyle yapmadı ve zalim, ahlaksız oğlu Yezid’i kendi yerine atayıp daha ölmeden onun için birçok kişiden zorla biat aldırdı.
Yezid, üç senelik iktidarında icraat olarak yalnızca şunları yapmıştır. Peygamber’in hanedanına topyekûn katliam yapmak ve Peygamber kızını, gelinini esir etmek. İkinci senesinde Peygamber şehrini, Medine’yi ordusuyla bastırıp Müsrif ibn Akabe komutasındaki ordusuna her şeyiyle helal kıldı. Buna tarihte Harre Olayı derler. On binden fazla sahabe ve şehirde yaşayan kılıçtan geçirildi. Peygamber’in mezarına sığınanlar dahi Peygamber’in mezarının üzerinde kesildi. Ancak Medine’den kaçmayı başaranlar ve Yezid’e tam biat edeceksin yani “Ben, ailem, her şeyimle Yezid’e aitiz ve onun malıyız.” Diyeceksin. Bu biatı edenler kurtulabildiler. Üçüncü ve son icraatı ise Kabe’yi mancınıklarla yakıp yıkmak olmuştur. O esnada da yatağında yanmış bir şekilde ölü bulundu.
O geberdiği sırada Kabe’yi onun ordusu mancınıklarla yakıp yıkıyordu. Ne zaman tövbe etmiştir bu Yezid? Neden Yezid’i savunma ihtiyacı gösterir bir insan anlamıyorum. Neyin tövbesidir bu? On bini aşkın sahabenin kanını kim helal kılmıştır Yezid’e? Tövbe etmekle geçiyor mu bunlar?
Yezid’in Hz. Zeynep’e bir talebi oluyor. Diyor ki: “Hüseyin’in kanının bedelini ödeyeyim sizlere.” Çünkü Zeynep, Ali’nin orduyla girmediği Şam’a elinde zincirlerle ve yanında seksene yakın kadın ve çocukla girmişti. Ve orada Zeynep, Yezid’i sıkıştırıp teslim olmaya zorladı adeta.
Yezid’e sahabe diyenler bile vardır ki onlar bilmezler mi Peygamber hayattayken Yezid doğmamıştır? Şimdi bu mahrem ve namahrem bilmeyen Yezid’in işlediği suçları Ehl-i Sünnet kaynakları bile yazmaktadır. Böyle bir Yezid diyor ki Hüseyin’e: “Ya bana biat edip, yaptığım her icraatı onaylayacaksın ya da kelleni koparacağım.” Şimdi söyleyin, Hüseyin kimseyle savaşmıyorken Yezid gelip diyor ki bütün yapacağım günahlara onayını vereceksin ya da canından olacaksın. Özgür ve onurlu bir insan böyle bir diretme karşısında diz çöküp Yezid’e biat eder miydi, etmeli miydi?
Hüseyin hunharca şehit edilmiş ama mertçe durmuştur. Şah-I Şehidan olmuştur. Selam olsun ona, onun yarenlerine ve vatan uğruna şehit olmuş tüm şehitlere.
Azerbaycan bayrağı indirenler konusunda da o bayrağı indirmek kimsenin hakkı değildir. Azerbaycan’ı Hz. Hüseyin karşıtı göstermek kimsenin hakkı değildir. Azerbaycan’da Hüseyin’in tarafındadır. Üç kırmızı çizgimi de hatırlatmak isterim. Milli birliğimiz, vatan bütünlüğümüz ve üç de devletin bekasıdır.” dedi.
Törende konuşan İyi Parti İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu;" Bu programda emeği geçen herkese teşekkür eder ve sayın genel başkanımız Meral Akşener’in selamlarını sunarım.
Bugün şehit edildiği Muharrem ayının onuncu gününde Hz. Hüseyin’e rahmet olsun. Ne mutlu Türk milletine ki Kerbela’dan beri milyonlarca evladına Hüseyin adını vererek ona olan sevgisini gösterdi ve göstermeye devam ediyor.
Yakın coğrafyamızda, Türk dünyasında, İslam aleminde ve dünyanın birçok yerinde insanlık adına çok kötü olaylar, zulümler ve sömürüler insafsızca devam etmektedir. İnsanlığın çok acil huzura ihtiyacı vardır. Hz. Ali’nin dediği gibi “Eğer zalim zulme devam ediyorsa bil ki sonu yakındır. Eğer mazlum da direniyorsa bil ki zafer yakındır.” İşte o sebeple diyoruz ki Hz. Hüseyin’in yolunda olmalıyız.
Bilmeli ve inanmalıyız ki her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır. Elbette ki zafer inananların olacaktır. Anadolu’nun kapılarını tekbir sesleriyle açan Alparslan’ın, tekbir sesleriyle İstanbul’u fethederek çağ kapatıp çağ açan Sultan Mehmed’in, “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyerek düşmanı denize döken Mustafa Kemal’in yolu aynı kutlu yoldur. Cenab-ı Hak, Türk milletini bu yoldan ayırmasın." dedi.
Ak Parti İstanbul Milletvekili Şamil Ayırım; “Şehadetlerinin bin üç yüz seksen üçüncü yıldönümlerinde şehitlerin efendisi, Peygamberimizin torunu Hz. Hüseyin efendimizi, tüm Kerbela şehitlerimizi ve hak uğrunda, vatan uğrunda hayatını ortaya koyan ve bu uğurda şehadet gibi ulvi bir makama ulaşan bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Acı ve ibret dolu olan Kerbela olayı bizim kültürümüzün oluşmasında büyük bir önem arz etmiştir. Çetin bir imtihanın, haksızlığın karşısında direnmenin, kederimizin adıdır Kerbela olayı. Tarihimizde yaşanmış, bizleri derinden sarsan bu olayları anlamak çok önemlidir.
Asil bir duruşun örneği olan Hz. Hüseyin’i sevmek ve onun, uğrunda can verdiği değerleri sahiplenmek birlik demektir. Bu vesileyle başta Hz. Hüseyin efendimiz olmak üzere hakikat, hürriyet, izzet uğruna hayatını feda eden bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle yad ediyorum.” ifadesini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Aşura Matem Merasimi'nde yaptığı konuşmada, "İslam, mazlumlara sahip çıkmayı öğütler, kardeşliği ve barışı öne çıkarır. Bu topraklar üzerinde hepimiz biriz ve kardeşiz. Toplumu kutuplaştıranlara, kardeş kavgası çıkarmak için çabalayanlara asla ve asla izin vermemeliyiz. Güçlü, huzurlu ve sağlıklı bir toplumu ancak ve ancak hep birlikte böyle inşa edebiliriz" dedi.
"İslam, mazlumlara sahip çıkmayı öğütler, kardeşliği ve barışı öne çıkarır. Bu topraklar üzerinde hepimiz biriz ve kardeşiz. Toplumu kutuplaştıranlara, kardeş kavgası çıkarmak için çabalayanlara asla ve asla izin vermemeliyiz. Farklılıklar üzerinden bizi birbirimize düşürmeye çalışanlara bir arada, güçlü durarak en güçlü yanıtı vermeliyiz. Güçlü, huzurlu ve sağlıklı bir toplumu ancak ve ancak hep birlikte böyle inşa edebiliriz" ifadelerine yer verdi.
"Bu matem, hepimizin ortak matemidir" vurgusu yapan İmamoğlu, "Özellikle Ehlibeyt sevgisi ve yürekleri yanan siz Caferi kardeşlerimiz için ayrı bir acı ve ayrı bir matemdir. Kerbela, hepimiz için Rugayye’nin gözyaşları, Ali Asker’in beşiği, Abbas’ın sancağı taşıyan kolu, Hür Şehit’in inancı ve adanmışlığı, Hz. Hüseyin’in mücadelesi ve zalime büyük direncidir. Kerbela’nın acısı bin yılı aşkın süredir kalbimizden çıkmamış ve asla çıkmayacaktır. Sevinçlerimiz gibi acılarımız da bizleri yakınlaştırıyor ve güçlendiriyor. Ortak bir geçmişi paylaşıyoruz. Hepimiz biriz ve birlikteyiz. Daha güzel bir geleceği de yine birlikte paylaşacağız. Bu topraklarda barış ve kardeşliği, güzel iklimi beraberce daima koruyacağız" diya konuştu.
"HERKESE EŞİT DURAN BİR YEREL YÖNETİM OLMA GAYRETİNDEYİZ"
Üç yılı aşkın bir süredir İstanbul’da herkese eşit duran bir yerel yönetim olma gayreti içerisinde olduklarını ifade eden İmamoğlu, şöyle devam etti:
"Farklı inanç gruplarının ihtiyaçlarına çözüm üretmek için İnanç Masası kurduk. Başta cenaze hizmetlerindeki kapsayıcılık ilkesi doğrultusunda bir gelişim ortaya koyarak, inanç gruplarından din görevlileri ve gassallar, artık belediyemizde Caferi vatandaşlarımız için de görev yapıyor. Caferi din görevlilerimiz, Caferi yurttaşlarımız için İBB’de görev yapıyorlar. İstanbul’da yaşayan ve vergisini veren her insana görev sunmakla yükümlüyüz.
Caferi kardeşlerimizin ibadethaneleri, sosyal mekanları, hiçbir ayrımcılık olmadan eşit hizmet ilkesiyle karşılanmalıdır. Bunun farkındayız. Dolayısıyla biz de Zeynebiye Camii ve Kültür Merkezi başta olmak üzere bütün Caferi inanç merkezleri ve camileriyle ilgili en üst seviyede bütçemizden İstanbul halkı adına hemşerilerimizin hizmetine ayıracağımızdan hiçbir Caferi kardeşimizin şüphesi olmasın.
Hz. Hüseyin’i ve Kerbela olayında şehit edilen tüm canları bir kez daha saygı ve rahmetle yad ediyorum ve dua ediyorum. Allah’ın bir daha bize, insanlığa, İslam alemine ve milletimize böyle acılar yaşatma ve gösterme.” dedi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı İsmail Ergüneş; “Ehl-i Beyt, Peygamber’imizin aile bireylerinin adıdır. Halkımızla birlikte Ehl-i Beyt sevgisini gönüllerimizde taşıdık ve bunu birlik içinde yaşamanın ortak paydası olarak kabul ettik. Tüm Müslümanların Ehl-i Beyt’in açtığı yoldan yürümeye ihtiyacı vardır. Ehl-i Beyt sevgisini birlik ve beraberlik şuurunun ortak paydası haline getirmeliyiz. Anadolu İslamı medeniyet, muhabbet, adalet, sevgi, ilim ile bir bütündü ve Ehl-i Beyt referanslıdır.
Hicretin altmış birinci yılında, Muharrem ayının onuncu gününde Peygamber efendimizin torunu, cennet gençlerini efendisi Hz. Hüseyin aralarında çocukların da bulunduğu yetmişten fazla yakınıyla birlikte vahşice şehit edilmiştir. Bu elim hadise Muharrem ayını bir matem ayına dönüştürmüştür. Hz. Hüseyin’in mücadelesi hak ve adalet mücadelesidir.
Bu anlamlı günde inancımız, mezhebimiz ne olursa olsun bir olmalı, diri olmalıyız. Dünyamızın zor günler geçirdiği bu dönemde ortak sevinç ve acılarımız etrafında kenetlenmeliyiz.”dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Evrensel Aşura Matem Merasimi'nde yaptığı konuşmada, "Bizler Hazreti Hüseyin'in Kerbela'da temsil ettiği adaletten yanayız. Adaletten tarafız. Ancak şunu da özenle vurgulamak isterim. Hazreti Hüseyin'e ağlayanlardan olup Yezid gibi davrananlardan da değiliz" dedi.
Hazreti Muhammed'in torunu Hazreti Hüseyin şehit edilişinin 1383. yılında düzenlenen Evrensel Aşura Matem Merasimi'nde anıldı.
Caferilik İnancını Tanıtma Araştırma ve Eğitim Derneği (CAFERİDER) tarafından Küçükçekmece'de bulunan Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'nde düzenlenen anma programına Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı İsmail Ergüneş, AK Parti İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım, İyi Parti İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz de katıldı.
Törende konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, " Kerbela'da yaşanan sevgili peygamberimizin vefatından yaklaşık yarım asır sonra çok sevdiği torununu katledilmesidir. Kerbela'nın bir diğer önemli boyutu bu katliamın bizzat sevgili peygamberimizin yolunda gittiğini savunanlar tarafından gerçekleştirilmiş olması. Dolayısıyla Kerbela'nın sadece Hazreti Hüseyin'in ve 72 arkadaşının toprağa düşmüş cansız bedenlerinin değil katledilenler ve katledenlerin insani ve ahlaki tercihlerinin bir bütün olarak Kerbela'ya baktığımızda bir sevgili peygamberimizi de bir muayyen olarak görüyoruz" dedi.
"YEZİD GİBİ DAVRANANLARDAN DA DEĞİLİZ"
Kılıçdaroğlu konuşmasında, "Kerbela sadece İslam tarihinin değil, insanlık tarihinin de en büyük trajedilerinden birinin adı olsa dahi kendisinden çıkartacağımız sonuç kin ve intikam değil mutlak adalet ve kardeşlik olmalıdır. Hazreti Hüseyin Kerbela'da şüphesiz adaleti temsil ediyordu. Ve elbette bizler Hazreti Hüseyin'in Kerbela'da temsil ettiği adaletten yanayız. Adaletten tarafız. Ancak şunu da özenle vurgulamak isterim. Hazreti Hüseyin'e ağlayanlardan olup Yezid gibi davrananlardan da değiliz. Bunu bir kez daha tekrar ediyorum. Hazreti Hüseyin'e ağlayıp kim olursa olsun, kimden yana olursa olsun, hangi inanca, mezhebe, etnik kimliğe sahip olursa olsun Yezid gibi davrananlardan değiliz, olmayacağız, olmamalıyız. Hazreti Hüseyin ben zulme karşı adaletin savaşın verirken kendisi zalim olan birinin bu harekete katılmasını istemiyorum demiştir. Bu sözün, bu şartın günümüz İslam dünyasındaki karşılığı şudur. Her türden haksızlığa, her türden şiddete, her türden adaletsizliğe, her türden eşitsizliğe karşı birlikte davranmalı ve birlikte karşı çıkmalıyız. Haksızlık, şiddet, adaletsizlik, eşitsizlik kimden gelirse gelsin ve kimden kaynaklanıyorsa kaynaklansın hep birlikte karşı çıkmalıyız. Günümüzün Yezid'i anlayışına ama, ancak, fakat,lakin ile başlayan cümleler kurarak meşruiyet kazandırmamalıyız" ifadelerini kullandı.
"ADALET PENCERESİNDEN BAKABİLMELİYİZ"
Kılıçdaroğlu, "Bu özgürleşmeye, bu hürriyete de ancak ve ancak Hüseyin'in Kerbela'nın kumuna düşen kanından kin ve nefret değil, barış ve kardeşlik çıkartmamız halinde ulaşabiliriz. Dedesinin, babasının ve kendisinin dilinde, fikrinde, irfanında olmayan kin ve nefreti, sunni, şii, caferi, alevi, bektaşi, ezcümle kendisine müslümanım diyen tek bir ferdin de sürdürmeye hakkın yoktur. Bizim için tek bir kriter olmalıdır, o da adalet. İslam dünyasının ve tüm dünyanın temel problemlerine adalet penceresinden bakabilmeliyiz" dedi.
Zeynebiye Gençlik Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Erdoğan Ünlü yönetimindeki Kerbela faciasını anlatan tiyatro gösterisini gözyaşlarıyla izledi.
Öte yandan Türk Kızılay'ın "Kan Ver, Hayat Kurtar" sloganıyla düzenlediği kampanya kapsamında çok sayıda katılımcı kan bağışında bulundu.
Ehl-i Beyt dostları Azerbaycanlı Ehl-i Beyt Meddahı Hacı Zahir Mirzevi'nin okuduğu mersiyelere ağlayarak sine vurarak eşlik etti.