Karar ABD'de ve Avrupa'da eleştirilere neden olmuştu. Suudi yönetimi yaptığı basın açıklamasında yargılamaların adil şekilde yapıldığını bildirdi. 

 

2011 ve 2013 yıllarındaki Arap Baharı sırasındaki ayaklanmalarda gösterilere katılmış olan 14 kişi antiterör mahkemesi tarafından ölüm cezasını mahkum edilmişti. İnsan hakları aktivistleri ve mahkumların akrabaları, göstericilerin bazılarının işkence gördüğünü ve yalan ifade vermeye zorlandığını iddia ediyor. Mahkumların arasında yarı sağır ve neredeyse tamamen kör olan bir genç ile Michigan'da bir üniversiteyi ziyaret etme amacıyla uçağa binmek üzereyken tutuklanan ve ergenlik çağında olduğu söylenen bir protestocu da bulunduğu aktivistler tarafından bildirildi.

 

Krallığın yüksek mahkemesi, geçtiğimiz ay idam cezalarını onaylamıştı. Bu nedenle aktivistler her an idam edilebilir. 

 

Suudi Arabistan Adalet Bakanlığı sözcülerinden Mansur el-Gafari, yaptığı açıklamada duruşmaların uluslararası standartları açısından adil olduğunu vurgularken, "sanıkların her türlü yasal hakka sahip olduğunu" belirtti. Gafari ayrıca, sanıkların tamamının avukatlara erişiminin olduğunu ve tüm duruşmaların medya ve insan hakları gözlemcilerinin huzurunda gerçekleştiğini söyledi.

 

Önde gelen bir insan hakları organizasyonu ise, Suudi yönetiminin açıklamasında yanlışlıklar olduğunu ve Birleşmiş Milletler ile insan hakları örgütlerinin değerlendirmeleriyle çeliştiğini beyan etti. Reprieve adlı Britanya merkezli savunma grubu direktörü Maya Foa, "Suudi Arabistan'ın, bu 14 hukuksuz idam kararını savunması korkunç. Açıklama 14 kişinin yargı sürecini tamamen yanlış biçimde yansıtıyor" açıklamasını yaptı.

 

Gafari ise idam kararının ancak "çok tehlikeli suçlar" söz konusu olduğunda verildiğini söyledi. Suudi yetkililer de 14 kişinin terörle ilişkili suçlar nedeniyle tutuklandığını açıkladı. Ancak aktivistler, Suudi hükümetinin şiddet barındırmayan suçları gerekçe göstererek idam cezaları yürüttüğünü belirtiyor.

 

The Washington Post