İmam Cafer-i Sadık(a.s)’ın Ramazan Ayı ve Oruçla ilgili buyrukları şu şekilde:
“Oruç sadece yemeden içmeden sakınmak değildir. Bilakis orucun tam ve mükemmel olması için (gözetilmesi gereken) bir takım şartları vardır ki o da batınî sükuttan ibarettir. İmran kızı Meryem’in (s.a) insanlara “ben Allah’a oruç tutmayı adadım. O halde bugün hiç kimseyle konuşmayacağım, yani oruçlu olduğum için sükut etmem gerekir” dediğini duymadın mı?
O halde oruçlu olduğunuz zaman dilinizi yalandan koruyun, gözlerinizi harama yumun, kavga ve çekememezlik etmeyin. Gıybetten, münakaşa ve yalandan sakının. Birbirinize karşı suratınızı asmayın, ihtilaf etmeyin, öfkelenmeyin, küfretmeyin, ağzınızı bozmayın, cidal ve kavga etmeyin, zulüm ve sitemden sakının cahilce davranışlardan ahlaksızlıktan ve birbirinizi tardetmekten kaçının. Allah’ın zikrinden ve namazdan gafil olmayın. Sükuta, düşünmeye, sabretmeye, doğruluğa ve kötü kimselerden uzak durmaya riayet edin.
Batıl sözden, yalandan, iftiradan, düşmanlık etmekten, kötü zandan, gıybetten ve başkalarını çekiştirmekten sakının. Ahiret’i görün, Allah’ın vaadlerinin gerçekleşeceği günleri bekleyin ve likaullah için azık toplayın.
Huzur, vakar huzu ve huşu gösterin ve mevlasından sahibinden korkan kölenin zilletine düşmemeye özen gösterin, korku ve ümit halinde olun.
Kalbini kusurlardan, içini hileden, bedenini pisiliklerden temizlersen ve Allah’tan başka her şeyden yüz çevirirsen, oruçla içini ve dışını Allah’ın nehyettiği şeyden temizleme vasıtasıyla O’nun velayetini kabul edersen, Allah’tan korkmanın hakkını içinde ve dışında eda edersen, oruçlu günlerinde nefsini Allah’a bağışlarsan, kalbini O’nun için temizler de Hak Teâlâ’nın emirlerine amel etmeye onu memur edersen, bu şekilde oruç tutarsan gerçekten oruçlu olmuş, vazifene amel etmiş olursun. Kezâ, sana beyan edilen şeyden her ne kadar noksan bırakırsan orucun da o kadar noksan olur.
Zira oruç sadece yiyip içmekten sakınmak demek değildir. Bilakis Allah Teala bunu, orucu bozan diğer amel ve sözlere örtü ve perde kılmıştır. O halde oruç tutanlar ne az ve aç kalanlar ne kadar da çoktur?”
Vesail-uş Şia, c.7, s.119