Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Dursunoğlu: İsrail Aklı, ABD Onayı, Suud Eylemi!

Araştırmacı Yazar Alptekin Dursunoğlu Yemen'e yapılan saldırının arkasında kimler olduğunu yazdı. 

30 Mart 2015
Dursunoğlu: İsrail Aklı, ABD Onayı, Suud Eylemi!

Kesin Kararlılık Fırtınası’ adıyla Yemen’e yapılan saldırılar Suudi Arabistan liderliğindeki Arap ülkelerinin oluşturduğu bir koalisyon tarafından gerçekleştirilmiş olsa da saldırının gerekçeleri ve uygulanma biçimi bunun bir Arap kararı olduğunu şüpheli kılıyor.

Suudiler, Yemen saldırısıyla ilgili olarak biri stratejik, diğeri de hukuki nitelikte olmak üzere iki gerekçe öne sürüyor.

Saldırının stratejik gerekçesi şu: İran, Yemen’i işgal etti, Yemen’de oluşan bu yeni durum, Suudi Arabistan’ın ve tüm Körfez bölgesinin güvenliğini tehdit ediyor.

Dolayısıyla Suudiler ve müttefikleri Yemen müdahalesi ile Bab el-Mendeb boğazının yani dünya ticaretinin yüzde 65’inin güvenliğini de temin ederek küresel istikrara hizmet etmiş oluyor.

Saldırının hukuki gerekçesini de Mansur Hadi’nin cumhurbaşkanlığının ‘yasallığını’ ve ‘meşruluğunu’ vurgulayarak bu müdahaleyi ‘Yemen Cumhurbaşkanının talebi’ ile açıklıyorlar.

İşin tuhaf tarafı, saldırıya karşı çıkanlar bile Yemen müdahalesini zıt argümanlarla da olsa Suudilerin öne sürdüğü stratejik gerekçe üzerinden eleştiriyorlar.

Saldırının hukuksal gerekçesini ise hiçbir hukuksal niteliği olmayan ‘Mansur Hadi, Suudilerin kuklası’ şeklindeki bir siyasal argümanla çürüttüğünü sanıyorlar.

Halbuki Suudilerin ‘Yemen’deki yeni durum’ diyerek stratejik gerekçesine dayanak kıldığı hukuki gerekçesi, hukuksal anlamda da zaten geçersiz.

Yemen saldırısının hukuksal gerekçesi neden geçersiz?

Çünkü Mansur Hadi, görev süresi 2014 yılında dolmuş bir ‘fiili cumhurbaşkanı’ hükmündeydi.

Mansur Hadi’nin cumhurbaşkanlığı serüveni özetle şöyle:

1- 2011’de Arap Baharı adı verilen isyanlar sırasında Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez İşbirliği Örgütü’nün baskıları ile Ali Abdullah Salih, cumhurbaşkanlığından çekildi ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mansur Hadi vekaleten cumhurbaşkanı oldu.

2- 21 Şubat 2012’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine tek aday olarak girdi ve 2 yıllık bir geçiş sürecini yönetmesi için cumhurbaşkanlığına seçildi. Görevi Körfez İşbirliği Örgütü’nün planı çerçevesinde 2 yıl içerisinde ülkeyi, başta yeni anayasa hazırlığı olmak üzere kalıcı siyasi süreçlere taşımaktı.

3- 18 Mart 2013’te BM ve Körfez İşbirliği Örgütü’nün desteği ile yapılan ve farklı siyasal kesimlerden 565 üyenin katıldığı Ulusal Diyalog Konferansı’nda Mansur Hadi’nin görev süresi bir yıl daha uzatıldı.[1]

4- 2014 yılının mart ayı itibariyle görev süresi dolmuş olmasına ve yeni bir uzatma kararı olmamasına rağmen cumhurbaşkanlığını sürdüren Hadi, 2015’in ocak ayında yaşanan krizde kabinesiyle birlikte istifa etti.

5- Ensarullah Hareketi, Hadi’nin istifasından sonra ülkedeki otorite boşluğuna son vermek için cumhurbaşkanlığı kurulu oluşturulmasını önerdi ve 6 Şubat’ta ‘Anayasa Bildirisi’ adı altında, geçiş sürecini yönetecek meclisin ve cumhurbaşkanlığı kurulunun yasal çerçevesini hazırladı.[2] 20 Şubat’ta da BM Yemen Özel Temsilcisi Cemal bin Ömer, diğer siyasi grupların Ensarullah’la yeni hükümet konusunda anlaşmaya vardığını açıkladı.[3]

6- 2014’te görev süresi zaten sona eren ve 22 Ocak’ta da istifa eden Mansur Hadi, 20 Şubat’ta başkent Sana’dan Aden’e gitti[4] ve 25 Şubat’ta da istifasını geri aldı.[5]   

Yemen’e yönelik Suudi koalisyonu saldırısının hukuksal gerekçesi, işte bu ‘meşru’ cumhurbaşkanının talebine dayandırılıyor.

Saldırının stratejik gerekçesinin nesnel dayanakları

Ali Abdullah Salih’in istifasıyla sonuçlanan ‘2011 Devrimi’nden beri Yemen’deki tüm siyasi süreçleri yöneten Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez İşbirliği Örgütü, ‘Körfez’in ve dünya ticaretinin güvenliği’ ile ‘İran işgali’ şeklinde sıraladığı stratejik gerekçeleri şu argümanlarla destekleniyor:

1- Ensarullah’ın 6 Şubat’taki ‘Anayasa Bildirisi’ sürecinden sonra Yemen’le İran arasında hava taşımacılığı anlaşması imzalandı. Onlarca yıl sonra İran’la Yemen arasında doğrudan uçak seferleri başladı.[6]

2- Husiler ve İran Şii’dir ve yakın ilişkilere sahiptir.

3- Bab el-Mendeb boğazı dünya ticareti açısından büyük bir stratejik öneme sahiptir.

Bu argümanların tartışılmayacak kadar açık ve nesnel birer gerçeklik olduğu doğru; ancak bu argümanlara dayandırılan iddialar son derece tartışmalı.

Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Yemen’den çekil’[7] çağrısı yaptığı İran, onlarca yıl aradan sonra ilk kez Sana’ya uçak seferleri başlatarak; yıllardır hem Sana’ya hem de Aden’e günlük uçak seferleri yapan Türkiye’nin elinden Yemen’i almış mı oluyor?

Şiiliğin farklı kollarından oldukları gerçeği bir yana, eğer mezhebi ortaklık, ittifak için yeterli bir sebepse; İran, mezhebi bakımdan kendisiyle hiçbir farkı olmayan İsrail müttefiki Şii Azerbaycan’la neden ittifak yapmıyor da sorun yaşıyor?

Yemen’deki sorunlar mezhebi çelişkilerden kaynaklanıyorsa ülkedeki çoğunluk mezhebine mensup Sünni Mansur Hadi, ülkenin 6 bölgeye ayrılmasını isterken; azınlıktaki Şii Husiler neden buna karşı çıkıyor?

Eğer sorun mezhebi çelişki ise ve Husiler Yemen’de Şii devleti kurmak istiyorsa Şii Ensarullah Hareketi neden sürekli olarak Ulusal Barış ve Katılım anlaşmasının uygulanmasını istiyor? Neden 7 Kasım’daki Buhah kabinesinde kendi payına düşen bakanlıklardan Sünni güneyliler lehine fedakarlık yapıyor?

Ensarullah’ın sadece Islah Partisi yanlısı milislerle, el-Kaide ve IŞİD’le son olarak da Hadi ile çatıştığı ortadayken, Yemen’de Şiileri Ensarullah, Sünnileri de İhvan, el-Kaide, IŞİD veya Hadi mi temsil ediyor? Ensarullah’ın müttefiki olan Sünniler Şiileşmiş mi sayılıyor?

Yemen saldırısı bir Arap kararı değil

Gazze 22 gün ve 51 gün bombalanırken toplanmayı bile başaramayan Araplar, şimdiye kadar sadece iki yerde adeta BM Güvenlik Konseyi gibi davrandı; girişim başlattı, karar aldı ve uyguladı.

İlki 2011’de Suriye konusunda, ikincisi de şimdi Yemen konusunda oldu. Çünkü her ikisinde de uluslar arası ve bölgesel akıllar ve kararlar söz konusuydu.

Suriye’deki savaşı destekleyenler ile Yemen saldırısını destekleyenlerin tıpatıp aynı olması bunu doğruluyor.

Yemen saldırısı sadece Suudilerin Yemen’deki gelişmelerden duyduğu rahatsızlıktan kaynaklı bir Arap kararı değildi.

Eğer öyle olsaydı Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah’ın da dediği gibi 2011’deki Tunus ve Mısır devrimlerinden rahatsız olan Suudilerin bu ülkelere de müdahale için koalisyon kurması gerekirdi.

Devrildikten sonra Suudi Arabistan’a kaçan Tunus’un ‘yasal’ Cumhurbaşkanı Bin Ali de Mısır’ın ‘yasal’ Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek de müdahale talebiyle bu koalisyona gerekli hukuksal zemini yaratırdı.

Yemen saldırısının bir Arap kararı olmadığı tezini güçlendiren en önemli delil, saldırının stratejik gerekçelerinden Bab el-Mendeb Boğazının güvenliği argümanı.

İsrail aklı, Suudi eylemi, ABD onayı

İsrailli yazar Ron Ben-Yishai,[8] ABD’yi İran’la nükleer müzakereler sebebiyle Yemen konusunda ihmalkar davranmakla suçlayıp Suudilerin Yemen müdahalesinin stratejik önemine dikkat çekiyor. 

İsrailli yazarın söylediklerinin salt bir siyasi yorumdan ibaret olmadığını Suudilerin son dakikaya kadar Yemen saldırısını ABD’den gizlediğini ortaya koyan resmi açıklamadan anlamak mümkün.

Londra’da yayımlanan Suudi sermayeli el-Arab gazetesi, Suudilerin operasyon sürecini ABD’den gizlediğini bildiriyor. ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Lloyd Austin de “ABD Yemen saldırısından tam olarak ne zaman haberdar oldu?” sorusuna “Doğrudan harekete geçilmesinden kısa bir süre önce” cevabını veriyor.[9]

Yemen saldırısı kararı zahiren bir Arap kararı gibi gözükebilir; ama bu kararın oluşmasında rol oynayan akıl, gözüken o ki Ensarullah’ın Bab el-Mendeb’i ele geçirmesinden kaygı duyduğu halde nükleer müzakerelerden dolayı bu konuda ABD’den umudu kesen İsrail’e ait.

İsrail basınında Yemen saldırısının stratejik önemi ile ilgili yapılan analizlerden ve ABD’nin haberdar ediliş şeklinden İsrail’in Suudilere sadece akıl değil, Washington’un onayı konusunda güvence verdiği de anlaşılıyor.

Sünni Yemen’in Şii Husiler ve İran işgalinden kurtarılışı mübarek olsun.

 

    

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.