Nasrallah, Mevlit kandilini ve Hz. İsa’nın doğum gününü tebrik ederek başladığı konuşmasında öncelikle Lübnan ordusunun ülke sınırlarını korumada gösterdiği çabayı övdü ve şunları söyledi:
“İsrail’in ve tekfircilerin saldırılarına karşı ülke güvenliğini koruyan Direniş güçlerini tebrik ediyorum. Kışa ve kara rağmen tüm zorlu şartlarda ülkeyi ve halkı savunan güçler şer’i sorumluluklarına bağlıdırlar. 2 bin metre rakımda ülkeyi ve halkın güvenliğini koruyan bu güçler peygamberin gerçek takipçileri ve Lübnan’ın gerçek hamileridirler.
Nasrallah, "tekfirci terör, İslam'a ve peygamberine karikatürlerden daha fazla zarar verdi" derken, tüm Müslümanların görevinin, tekfirci terörizmi tecrit ve kökünden yok etmek oldunu savundu.
Nasrallah, bu grupların, peygambere ve Kuran'a tarihteki bütün diğer şeylerden daha fazla zarar verdiğini söyledi.
Tekfircilere karşı savaşmak İslam’ı savunmaktır
Tekfircilere karşı savaşmak sadece bölgeyi, ülkeyi ve siyasi sınırları savunmaktan ibaret değildir, bütün bunlarda daha da önemlisi tüm dünyada terörist eylemler karşısında İslam’ı savunmaktır. Bu, hepimizin yerine getirmemiz gereken bir sorumluluktur.
İslam ümmeti, terörist eylemler karşısında birbirinin yanında durmalı, bu eylemlerin İslam’la ilgisini reddetmeli ve terörist grupların varlığına son vermelidir.
Şunu açıkça söyleyeyim ki bu gruplar bölge ülkelerini, onların onurunu, şerefini, bugününü ve geleceğini tehdit ediyor. Açıktır ki onların tehlikesi, siyasi tehlike olmanın da ötesindedir. İslam’ın, Peygamberin ve Kuran’ın onuruna yönelik bir tehdittir. Dolayısıyla İslam’ı savunmak söz konusu olduğuna göre mücadele için gerekli şartların birçoğu artık bahis konusu değildir. Çünkü durum artık İmam Hüseyin’in çok az dostuyla Kerbela’da İslam’ı savunmak için ayağa kalktığı bir noktaya ulaşmıştır.”