Suriye'yle İlişkiler de Düzelmeli
Başbakanımızın, orada IŞİD'e karşı beraber hareket etme, IŞİD'i tehlike olarak, terör örgütü olarak kabul edip, birlikte o belayı defetme konusunda mutabakat sağlanması ve ilişkilerin geliştirilmesi yönünde irade beyanları bizi mutlu etmiştir. Bir tarafın olumlu adım atması durumunda, diğer tarafın da müspet adım atmasını umuyoruz.
Suriye ile ilişkilerin de düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum. Dün, Sayın Başbakanımızın Dışişleri Bakanlığı döneminde 'oradaki herkes bizim dostumuzdur' dediği gruplar, şimdi kendi başımıza bela açmaya başlamıştır.
Bakın ataların bir sözü var, körle yatan şaşı kalkar. Sadi Şirazi'nin de bir sözü var. Kurt doğan, kurt olur, insanla da büyüse sonunda kurt olur. Teröristten bize hayır gelmez. Teröristten türeyen türevlerden de ne dünyaya, ne bölgeye, ne de ülkeye hayır gelir. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın derler ya, yok hayır hiç yaşamasın, demek ki şimdi fırsatı yok, olsa bize de dokunacak.
Terörizmin hiç kimseye hayrı olmaz. Başkalarının gözyaşı ve kanı üzerinde hiç kimse, hiç bir ülke saadeti aramasın. Hele bu bizim ülkemizin, devletimizin necabetine, büyüklüğüne hiç yakışmaz ki başka ülkedeki teröristi destekleyip, bunun üzerinden ikbal elde edeceğiz, olmaz olsun o ikbal, biz istemiyoruz, kardeşkanı üzerinde, bacılarımızın gözyaşları üzerinde ikbal istemiyoruz, yere batsın bu ikbal!
Batı bu kanaate vardı, dünya bu kanaate vardı ki, hakikaten Suriye'de rejime karşı savaşanlar çakal sürüsüdür, hiç bir hudut tanımıyor, çocuk yaşlı kadın erkek dinlemiyor, insan eti yiyecek kadar gözleri dönmüş, psikopat sürüsüdür, dünya bu kanaate varmıştır.
Bizim hepsinden ümidimizi kesip, ümit bağladığımız ÖSO’da bitti, komutanı da geldi buraya. İnanın Suriye'yi kim yönetirse yönetsin bize Beşar'dan daha iyi komşu olamayacaktır.
Esad'a; vizeleri kaldıralım, beraber kabine toplantısı yapalım, sınırdaki mayınları temizleyelim gibi, ne dediyseniz tamam dedi. Peki, o temizlenen huduttan, bu ilişkiden, o bize bir ihanet etti mi? Ama bizim ülkemizden oraya terörist doldu. Belki de bu işin arkasında, yanında devletimizin olmadığını düşünenler olabilir. Hakikaten bizde öyle isterdik, devletimizin bu işlerden beri olmasını isterdik, belki de beridir.
Gelinen nokta da bunu gördük ki, Esad’ı yıkarsak yerine ondan daha hayırlısı gelmeyecek, IŞİD zihniyeti gelecek, bu zihniyet de kendisinden başka hiç kimseyi Müslüman görmüyor.
Boşa kürek sallamaya, nehri tersine akıtmaya gerek yok, yanlışın neresinden dönersek kardır. Yok hayır biz hiç yanlış yapmadık diyorsanız, başkaları yapmış olsa bile, biz de bu yanlıştan zarar görüyoruz. O zarardan dönüp ilişkilerimizi geliştirelim.
Geçen hafta arz ettiğim gibi dünyada en zalim ve tek zalim Beşar Esad ise, ben herkesten önde gideyim ve savaşayım. Esad çoluk çocuk demeden mezhebinden dolayı oradaki Müslümanları katlediyorsa, ben de Beşşar’ın karşında olacağım. En yüksek sesle en çok izlenen kanalı verin orda Beşşar’ı lanetleyeyim.
Mescid-i Aksa'nın Derdine Düşün, Biz de Arkanızdayız
İsrail'i yönetenler Beşşar’dan adildir o yüzden onlarla işimiz yok. Ermenistan'ı yönetenlerle de aynı şekilde. Öncelikle karnındaki hançeri sök çıkar bakalım, %20 Türk toprağını işgal etmiştir. Ondan dost olma gayreti içine girmişsin, ki senin toprağına göz dikmiştir, doğu sınırımızı tanımıyor. Ülkemin en büyük dağını da kendi milli sembolü olarak görüyor, senden özür bekliyor ve devamında da senden toprak talebi var. Onunla sorunun yok, illa Beşşar diyorsan insan kaygılanıyor, şüpheleniyor, sen inancından dolayı mı illa o diyorsun diye. Yani onu Ermeni'den, Yahudi'den inancı dolayısıyla daha mı kötü görüyorsun. Böyle bir izlenim verirsen kendi vatandaşlarını kırarsın, incitirsin, üzersin, bu da çok tehlikelidir, hoş bir şey değildir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Mescidi Aksaya karşı yapılan edepsizce, hayâsızca, canice saldırıyı kınamıştır, sert tepki göstermiştir. Bu tepkisinden dolayı kendisini kutluyorum, arkasındayım diyorum. Düşman işte tam karşımızda duruyor, ilk kıblemiz, Peygamber Efendimizin miraca yükseldiği, hatta kimi rivayetlere göre Mescid-i Nebevi’den üstün olan Mescid-i Aksa’nın derdine düş, biz de arkandayız. Cumhurbaşkanımızı kutluyorum ve katılıyorum o tepkisinden dolayı.
Karabağ Sorunu Çözülebilir
Ermenistan'a karşı da biraz daha caydırıcı ve o işgali kaldırıcı tedbirler Türkiye alabilir. Türkiye, İran ve arzu ederiz ki Rusya istesinler bu işgal bugün son bulur ve kan dökmeye gerek kalmadan barışçıl çözümle hallolur. Türkiye bu konuya önayaklık edebilir, bu konuda gayret sarfedebilir.
Bunu bekliyoruz biz, bu ülkede yaşayan 3 milyon Azeri kökenli Türk olarak. Bunları yapın biz de arkanızda olalım, Beşşar'a niye takmışsınız.
Bundan sonra İhvanî bir İslam modeli olmaz, bunu 6 sene önce de söylemiştim, şimdi de söylüyorum. Olmadığını görünce söylemiyorum, önceden söylüyordum, şimdi de görüyorsunuz olmadı.
Fakat Türk dünyası bir aile olarak karnına saplanan hançeri çıkarsın, kendi iç birliğini sağlasın, ondan sonra da diğer Müslümanlarla birlik sağlasın. Biz bütün Müslümanların birliğinden yanayız ama senin kendi aileni bırakıp başkalarıyla birlik kurmaya çalışman anlaşılır şey değil. Kendi kardeşlerinle kavgalıyken diğerleriyle birlik olmaz.
Özür Dilemeyin, Alevilerin Hakkını Verin
Keza son haftaların tartışma konularından biri, Dersim’den özür diledik. Dersim vakası bir asırlık meseledir. Bu vakanın mağduru biz Alevi toplumu muyuz, evet. Biz bu konuda sizden özür falan beklemiyoruz, öncelikle bizim ibadethanelerimizi ibadethane olarak kabul edin, Sivas’ta diri diri yakılışımızın hesabını sorun, yakanların avukatlığını yapıp, bir asırlık meseleyle ilgilenmeniz inandırıcı gelmiyor, ideolojik geliyor, Atatürk'ün altını oymak gibi geliyor.
Diri diri insan yakanların avukatlığını yapıp, bir asır evvel daha ne yaşandığı bile tam net belli olmayan meselenin üzerinde durmak, siyasi ideolojik gibi geliyor inandırıcı olmuyor. Sürekli orayı deşmen siyasi-ideolojik gibi geliyor, Aleviye yapılan zulme karşıysan, diri diri yakanların avukatlığını neden yapıyorsun derler adama.
Malatya, Sivas, Çorum, Maraş'taki katliamları da kınayın. Böyle yaparsanız daha inandırıcı olur.
Gelin kan üzerinden siyaset yapmayı bırakıp, özgürlüğe, adalete ve hürriyete dayanan bir anayasa yapılsın, herkes kendini eşit vatandaş hissetsin, kabinede, yargıda, bürokraside de görünsün, devlet imkânından o da eşit yararlansın, işte o zaman olur, yoksa bir asır evvelki meseleyi kurcalamakla bu ülke barış içinde yaşamaz.
Sizin bu teamülü oluşturmanızda ne engel var, kabine de 3-5 tane Alevi bakan olmasına ne engel var, veya 81 ilden 20’sinde Alevi vali olmasına ne engel var. Bunu Atatürk mü engelliyor?
Başkasının yaptığı şeyler için özür dileyeceğine, kendi elinde olan hakları teslim etmek lazım. Bu konuda da sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Davutoğlu veriyor yavaş yavaş bu hakları. Yavaş yavaş niye olsun ki, hızlı hızlı olsun isteriz, göz görsün gönül inansın. O zaman geçmişin üzerinde, kan üzerinde bir mutluluk aramaya gerek kalmaz. Biz aynı ailenin çocuklarıyız, aynı geminin yolcularıyız. Biz ülkemizi müreffeh ve gelişmiş ülke olarak görmek istiyoruz, el ele bunu yapalım.
Allah hükümetimizi adalet ve ihsan üzerine muvaffak etsin. Bütün İslam alemine ve ülkemize hayır bereket versin. İşgal altındaki İslam topraklarına bir an önce kurtuluş versin, bizi de bunda pay sahibi etsin.