"Caferider’in organize ettiği Everensel Matem Merasimi’ne iştirakiniz nedeniyle hepinizi Caferider adına saygıyla selamlıyorum.
Cem TV’nin canlı yayınladığı programımızı ekranları başında izleyerek, ortak acımız olan Aşura matemimize iştirak eden Ehl-i Beyt yarenlerini de muhabbetle selamlıyorum.
Yine bir Mah-ı Muharrem’de, gam günü, elem günü bir Aşura gününde beraberiz. Ne mutlu bizlere ki, bir kez daha bu güne ulaşarak, Kerbela şehitlerine yas tutma, Şehitleri Şahı Hz. Hüseyin’in, babası Şahı Mürteza Ali’ye ve Şah-ı Enbiya Hz. Muhammet Mustafa’ya (s.a.v) baş sağlığı sunma, acısına ortak olma imkanı bulmuş olduk.
Ne yazık ki sadece bir gün değil, bütün ömrümüz boyunca Kerbela’nın yasını tutsak da, “Hüseyin benden ben Hüseyin’denim”, “sizden Ehl-i Beytime sevgiden başka tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum,” “Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyn’le savaşan benimle savaşmış olur. Onlarla barışan benimle barışmış olur.” diyen Hz. Peygamber’in acısına ortak olmuş, vasiyetine uymuş sayılmayız.
Çünkü Kerbela şehitlerini sadece sevmek ve sadece Aşura gününü yasla anmak O’nun emanetine sahip çıkmaya, arzusunu yerine getirmeye yetmez. Hz.Peygamber bu sözleriyle bizlerden, safımızı seçmemizi, kimin tarafında olmamız gerektiğini göstermektedir.
Hiç şüphesiz ki seçmemiz gereken taraf, münafıklığın, müşrikliğin, haksızlığın, adaletsizliğin, zulmün, karanlığın sembolü olan Yezid’in tarafı değil; Özgürlüğün, adaletin, eşitliğin, barışın, kardeşliğin, Hak’ka kulluğun, Sırat-i müstakimin tarafı olan Hz.Hüseyin (a.s)ın tarafıdır.
Kerbela, insanlık için bir yol ayrımıdır. Kıyamete kadar sürecek olan bu yol ayrımında, bir yol var ki sonu Yezid’in sarayına gider. Bir yol da var ki, o da Hakk’ın Divanı’na, Rahman’a çıkar.
İnsanlık olarak, ya Yezid’in yolundan giderek zulmün safına, ya da Hüseyni yoldan giderek, iyiye, doğruya, güzele, barış ve esenliğe yani Rahman ve Rahim olana ulaşacağız.
İşte bu anlayışla üstünden kaç yıl, kaç asır geçerse geçsin biz diyoruz ki, her yer Kerbela her gün Aşura’dır.
Vahiy evinin Ehl-i Beyt’in ahlak ve ahkamıyla beslenmeyenler Aşura’nın mesajını idrakten yoksun olurlar. Onların Allah adına, din adına yaptıkları her şey, tıpkı Hz. Hüseyin’in mübarek başını din adına Kerbela’nın kızgın kumlarına düşürmeleri gibidir. Onlar gerçekte, Allah’ın adını anarak Allah’a isyan edenlerdir.
Yeni Kerbelalar yaşamamak ancak ve ancak vahiy evinin Ehl-i Beyt mensuplarının İslam anlayışından beslenmekle mümkündür.
Sadece Hüseyni söylemlerle, sadece dillerimizin Hüseyin demesiyle Hüseyni olmak mümkün değildir. Eylemlerimiz ve sonuçları itibarıyla özelde Müslümanların birlik ve beraberliği, Müslüman kardeşliğine hizmet, genelde bütün insanlığın saadet ve barışına hizmet Hüseyni olmak demektir.
Ne mutlu bizlere ki; Ahmet Yesevi’lerin, Hacı Bektaşı Veli’lerin, Mevlana’ların, Yunus Emre’lerin, Pir sultan Abdal’ların Ehl-i Beyt aşkıyla yoğurduğu, barış ve kardeşliği, Hüseyni yolu sadece söylemde değil, ruhlarımıza da nakış nakış işlediği bir milletin fertleri olmuşuz.
Bedir’den Çanakkale’ye, Çanakkale’den günümüze bütün şehitlerimizin ruhu şad olsun diyor hepinizi saygılarla selamlıyorum.