Bizim arzumuz, elimizden geldikçe ülkemizin ve bölgemizdeki diğer İslam ülkelerinin birlik, dirlik içinde, dostluk, kardeşlik içinde münasebetlerini yürütmeleridir. Terörle İslam'ı özdeşleştiren ecnebi uşaklarının tasfiyesidir, arzumuz bu yöndedir. İslam adına çocuk başı kesen Şia da olsa ben lanetlerim, Sünni de olsa, Müslim de olsa gayrimüslim de olsa...
Çünkü İslam'da çocuğun cezaya ehliyeti yoktur, Allah ona günah yazmıyor. Tekbirler eşliğinde çocuk kesenler bu dinin mensubu olamaz. Şia mıdır Sünni midir, bunu yapanın dini yok ki onu bir mezhebe intisap ettirelim.
Bu konuda Diyanet İşleri Başkanımızın da hassasiyeti vardır, öteden beri biliyoruz, bunukendisi de söylemiştir. Umarım ki onlarda gücünü sarf edecek, bizde gücümüzü sarf edeceğiz, doğru olan kazanacak, İslam adına terör estirenler mağlup olacak. Bu terörün karşında duranlar doğrudur, haklıdır, onlarda Allah’ın izniyle kazançlı çıkacak.
Bu olaylar belki de bir hayra vesile olacak, batıl hurafeyle beslenenlerin ülkemizden ve İslam dünyasından tasfiyesi gerçekleşecektir. Bir daha da uyduruk menakiblerle İslam gençliğinin başka yönlere çekilmesi önlenecektir.
Biz mezhebi yönlerle bazılarını destekledik, desteklemeye de devam edeceğiz, ama değil mezheptaşımız, babamızda olsa, öz kardeşimizde olsa, bu kimse zalim olursa, haksız yere kan akıtırsa, ilk başta karşısında biz dururuz.
Fakat mezhebinden dolayı birileri şamar oğlanına çevrilmek isteniyorsa, bizde onun yanında oluruz, akrabamızın da, dindaşımızın da. Bizim birinci önceliğimiz, Merace-i Taklidimizin, Rehberimizin, önderlerimizin bize tavsiyesi, İmamlarımızın bize gösterdiği yol budur; Müslümanların mezhep bağnazlığından, kavmiyet faşizanlığından İslami vahdete dönüş yapması, bu bizim birincil önceliğimizdir. Bu noktada meşru ve makul çizgiler içerisinde, gücümüzün yettiği kadarıyla bize düşen ne varsa yaparız.
Allah birliğimizi bozmasın, bozmaya çalışanlara fırsat vermesin.