Pakistan’da faaliyet gösteren insan hakları örgütlerinin yapmış oldukları araştırmalar sonucunda elde ettikleri bilgiler bu iddiayı kanıtlarken, İHA’ları kullanılan ABD istihbaratına karşı İngiltere’de açılmış olan davanın duruşmaları ise halen devam ediyor.

Eğer İngiltere Parlamentosu’nun alt kanadı olan Avam Kamarası’nın milletvekilleri müdahil olmasalardı, o takdirde CIA’in İHA’larına karşı açılan bu dava çoktan düşmüş olurdu. Davanın esas tanığı olan ve Pakistan’ın Rawalpindi Kenti’nde yaşayan Kerim Han adlı vatandaş, söz konusu davanın başlamasına iki hafta kala bilinmeyen kişiler tarafından kaçırıldı. 2009 yılında Kuzey Veziristan’daki evi ABD İHA’ları tarafından bombalanan Kerim Han, bu olayda oğlunu, erkek kardeşini ve bir yakın arkadaşını kaybetmişti. Ölenlerden hiçbirinin terörizmle uzaktan yakından alakası yoktu. Olaydan sonra insan hakları alanında faaliyet gösteren örgütlerin desteğini alan Kerim Han, Pakistan’da bulunan CIA Merkezi aleyhine dava açmıştı.

Davacı ve baş tanık olan Kerim Han, 5 Şubat tarihinde asker ve polis üniforması giymiş 20 kadar silahlı kişi tarafından kaçırıldı. Pakistanlı avukatlar, kaçırma olayının ardından yaptıkları açıklamada, ancak Servislerarası İstihbarat olan ISI Teşkilatı’nın Pakistan Dairesi’ne mensup ajanların bu tarzda bir operasyonu düzenleyebileceklerini ifade ettiler. Servislerarası İstihbarat olan ISI Teşkilatı, ABD’nin CIA teşkilatı ile son derece yakın temas halinde çalışan bir örgüt olma özelliği taşıyor ve pek çok tanığın ifade ettiğine göre, CIA’in Pakistan’daki hedefleri hakkındaki bilgileri toplama görevini yerine getiriyor. Eğer uluslararası kamuoyunda söz konusu skandal patlak vermemiş olsaydı, o takdirde Kerim Han, Pakistan’daki masum insanlarının ölümüne ilişkin tanıklık yapabilecekken anında iz bırakmadan ortadan kaybolan ve bir daha kendisinden haber alınamayan tanıklar arasında yer alabilirdi.

Terörist olduğu varsayılan hedeflerin imha edilmesi için insansız hava araçları olan dronların kullanılmasını öngören program, 2001 yılında oğul George Bush döneminde başladı. Pek çok sivil toplum kuruluşu, İHA’ların sivil can kayıplarını en aza indirgediği tezinin koca bir yalan olduğunu uzun zamandır dile getirmekte. CIA tarafından uygulanmakta olan İHA programı ise masum insanların herhangi bir soruşturma ya da yargılama yapılmadan yasal bir şekilde infaz edilmelerinden başka bir şey olmamaktadır.

Massachusetts Teknik Enstitüsü profesörlerinden olan Amerikalı ünlü filozof ve yayıncı Noam Chomsky, İHA’lar tarafından yapılan bombardımanlar sonucunda hayatta kalanların bu saldırıların etkisi ile direnişe yönelmesinden dolayı, bu dronların Amerika’nın ulusal güvenliğine yönelen tehditleri azaltmaktan ziyade, daha fazla arttırdığını ifade ediyor:

‘‘İnsansız hava araçları olan dronların kullanılmasını öngören program, neresinden bakarsanız bakın ‘‘Dünya üzerindeki en büyük terör eylemidir’’. Elbette bu işin başında bulunlar söz konusu programı bu şekilde nitelendirmiyor. Ancak onların olaya bu şekilde bakmamaları ilgili programın bir terör eylemi olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Bundan daha da önemlisi, bu programın küresel terörizmi besleyen bir jeneratör görevini görmesidir. Konuyla ilgili olarak yorum yapan uzmanların pek çoğu, İHA’ların yok ettiğinden daha fazla yeni terörist yarattığı görüşünde hemfikir.’’

‘‘Uzaktan kumandalı cellatlar’’ olarak da adlandırılan İHA’ların kullanımı, demokrat Obama iktidarında 10 misli arttı. İHA’lar tarafından gerçekleştirilmiş olan saldırıları bizzat gören tanıklar, verdikleri ifadelerle bu cihazları kullanan operatörlerin uyguladıkları taktiklerin teröristlere yönelik nokta atışı yapılması ile uzaktan yakından alakası olmadıklarını net bir biçimde ortaya koymuşlardır. Aksine bu taktikler, tüm halkı korkutmaya yöneliktir. Saldırıya geçen dronlar asla tek başına ortaya çıkmıyor. Bir köyün üzerinde bir anda beliren 10 – 12 kadar İHA, ABD’nin Langley Kenti’ndeki CIA merkezinde oturan operatörlerin saldırı kararına kadar köyün üzerinde daireler çizmeye devem ediyor ve ardından da seçilen hedefleri bombalamaya başlıyor. Bu taktik, Amerikan gazetelerinin sıkça kullandığı ve son derece de alışkın oldukları ‘‘terörizmle mücadele’’ argümanına hiç de uygun düşmemektedir. Eğer burada bir terörizm varsa, o da kendini savunmaktan aciz insanlara ileri teknoloji ürünü silahlarla saldırmak suretiyle gerçekleştiren terör olmaktadır.