Haccın yapıldıktan sonra biten bir ibadet, Müminin dini hayatında bir son nokta olmadığını kaydeden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Aksine hac, müminin İslam ümmetiaidiyetine çok önemli bir referanstır, bir adanmışlıktır. Kâbe’yeulaşmak, ona varmak, etrafında tavaf etmek, başka bir dünyaya geçiş yapmakla eşdeğerdir. İnsan, bedeni ile Kâbe’nin etrafında tavaf ederken, temiz ruhu rabbine doğru yücelir.Hac ibadetinde aslolan hedef, Kâbe’den ziyade Ayet-i Celile’de Cenab-ı Hakk’ın işaret ettiği üzere, Allah'a ulaştıran kapıya iltimas etmektir.” dedi.
Haccın erkânlarının ve hacca dair ibadetlerin yerine getirilmesinden sonra izlenecek yolun önemine dikkat çeken Başkan Görmez, şu hususlara değindi;
“Hac ibadetini yapan bir müminin izlemesi gereken bir yol vardır…”
Hac farizasını yerine getiren bir hacının, haccın erkânlarını ve hacca dair ibadetleri yerine getirdikten sonra, ömrünün geri kalanında seyri suluk etmesi gereken yol vardır. Bu yol her zaman tefekkür etmek ve hatırlamaktır. Bir başka ifadeyle geri kalan ömründe hacı, yapmış olduğu hac ile Allah'ın emirlerini uygulayacağı ve yasaklarından da kaçınacağı bir İslami farkındalık ve algı sürecine girmiş bulunmaktadır.
“Hacı, kardeşlik bilinciyle kuşanır…”
Farkındalık bilincine sahip bir hacı, sonraki hayatında kalbine ağır gelecek herşeyden uzaklaşacak ve günahlardan kesin olarak kaçınacaktır.Kendi için sevdiğini kardeşi için de istemeyi, kendisi için sevmediğini kardeşi için de istememeyi kendine bir vecibe olarak addedecektir.Müslümanların halleri ile hallenmeyenin Müslümanlardan olmadığı algısını herdaim canlı tutacaktır.
“İslam kardeşliği Allah’ın bir lütfudur…”
İslam kardeşliğinin Allah'ın en büyük lütfu olduğunu ve bu kardeşliğin, gücünü ve meşruiyetini ne ailevi, ne coğrafi, ne ırka dayanan aidiyetlerden almadığı gibi Maddi Maslahatlardan da almadığını, aksine takva ve iman gibi yüce değerlerden aldığını hissedecektir.İslam ailesine ve Muhammed Ümmetine aidiyeti ile iftihar edecek, mezhepsel ve kavmiyete dair aidiyetlerden uzak durarak, kendisinin, din kardeşlerinin arasında bir fert olmasını sağlayan değerlere aidiyet gösterecektir. Aynı zamanda da mezhepsel ve kavmiyete dair aidiyetlerin, tehlikeli bir şekilde İslami aidiyetlerin önüne geçtiği tehlikesini de görecektir.
“Hacı, Müslümanları ve Müslümanların saygınlıklarını koruyandır…”
İslam'ın nurunun parladığı İslam coğrafyalarının, günümüzde, ölümün, fesadın, fitnenin ve tecavüzlerin kol gezdiği karanlık zulüm coğrafyalarına nasıl dönüştüğünü tefekkür edecek ve bunun acısını içinde hissedecektir.Ateş çukurlarına düşmemeleri için Müslümanları koruyan ve uyaran, Müslümanların saygınlıklarının, güç ve kuvvetlerinin kaybolmasının, sebeplerini analiz edecek ve anlayacaktır.Haccı, hayatında çok önemli bir referans noktası olarak kabul edecek, böylece hac farizası ile varılması arzu edilen hedeflere ulaşacaktır.İslam kardeşliğinin yeniden tesis edilmesi, kardeşlik hukuku ve kardeşlik ahlakının korunması için çok büyük bir çaba gösterme azmi ile ülkesine dönecektir.
“Haccın kazanımlarını muhafaza etmek, hac ibadeti kadar önemlidir…”
Hac elbetteki çok önemli bir ibadettir ancak hacdan sonra ömrümüzün geri kalan kısmında haccın kazanımlarını muhafaza edebilmek ondan daha da önemlidir. İslam kardeşliğinin güçlendirilmesi, karanlık fitnelerin ortadan kaldırılması için çaba gösterilmesi bütün Müslümanların üzerinde bir vecibedir.
İran, Irak, Endonezya, Bosna Hersek, Bulgaristan, Sudan, Ürdün, Katar gibi birçok İslam ülkesinin katıldığı ve ülkelerinin hac organizasyonu hakkında bilgi verdiği toplantı, Hindistan Ehl-i Sünnet Alimleri Cemiyeti Başkanı Şeyh Ebubekir Ahmed’in duasıyla son buldu.