Iğdır Otel Gold Yıldırım'da toplanan bir gurup aile adına açıklamada bulunan Hüseyin Kıran, demokrasi paketinin açıklanacağı bu günlere bu olayın denk gelmesi anlaşılır değil bu bir ironidir. Bundan sadece toplumumuzun milli ve dini değerlerimizin göz ardı edilmesi bekleniyorsa bu gerçekleşmesi mümkün olmayan bir niyettir”dedi.
Kıran, açıklamasında şunları kaydetti:” 25 Eylül 2013 tarihli Hürriyet Gazetesi manşetinde “İran Turuna Ajan Sorgusu” başlıklı haberi okuyunca, İran’a tamamen kültürel-sosyal gezi amacıyla düzenlenmiş kafiledeki çocukların velileri olarak çok üzülmüş, incinmiş ve bu nedenle bu basın bildirisini açıklama ihtiyacı duymuş bulunmaktayız.“Ajan” vurgusu yapılarak çocukların ajanlık faaliyetinde kullanıldığı, İran’a eğitim için gönderildikleri, din adamlarıyla buluşturulup siyasi ve dini eğitim aldıkları, çocukların İran’daki üniversitelere bağlı medreselerde eğitim aldıkları, şii mezhebinde kutsal sayılan tarihi mekânlarda ders aldıkları, Türkiye karşıtı propaganda yaptıkları yönündeki bu gazete haberinde iyi niyet görmüyoruz ve bu gezinin, dürüstlük ilkesi taşımayan haberde belirtilen iddialardan tamamen uzak, son derece doğal ve yasal olduğunu özellikle hatırlatırız. Kafilede bulunanların sorgulamasında insani ve yasal kurallar gözetilmemiş ve çocuklarımız zan altında bırakılmıştır.
Şöyle ki; kafilede bulunan çocuklarımız Ülkemizin resmi pasaportuyla İran’a giriş-çıkış yapmışlardır. Yasal olarak yurtdışı gezilerini tamamlayarak ülkelerine dönen ve çoğunluğu 13–15 yaşında olan çocukların sorgusu savcılık arama izni olmadan, savcı ve psikolog mahiyetinde yapılmamış, onları savunacak bir avukat bile bulundurulmamıştır. Bu hem sorgulama tekniğine uygun değil hem de çocuk psikolojisi açısından doğru bir tutum değildir.13-15 yaşındaki çocukların bu şartlar altında tek tek ifade odasında adeta bir suçluymuş gibi ifadelerinin alınması onların psikolojilerini son derece olumsuz etkilemiş ve yeni eğitim-öğretim döneminde bu çocukların olumsuz etkilenmelerinin sorumlusu ise bu sorguyu yapan mercilerdir.Iğdır İran’a sınır bir il olduğundan komşu bir ülkeyi kafile olarak gezmek en doğal haklardan birisidir ve olumlu bir durumdur.
Bu tür geziler Azerbaycan, Gürcistan, Nahcıvan gibi yakın ülkeler veya diğer ülkeler için de düzenlenebilir.Azerbaycan, Nahcıvan ve Gürcistan’a benzer organizasyonlarla farklı kafileler sıklıkla seyahat edebilmekte iken İran’a yapılan bu gezinin altında böyle asılsız iddiaların aranması asla ahlaki değildir.Bu akıl ve vicdan sahibi olan hiç kimse tarafından da asla kabul edilemez. Iğdır’da yaşayan Azeri toplumunun İran’da yaşayan Azeri Türkleriyle kültürel ortaklığı, genel olarak İran toplumuyla Caferi mezhebine mensubiyet anlamında inanç ortaklığı bulunmaktadır. Ayrıca İran’ın Meşhed Şehrinde sevgili Peygamberimizin torunu İmam Rıza’nın türbesi, Kum şehrinde Peygamberimizin torunu Hz. Masumenin türbesi, farklı bölgelerde onlarca Peygamber torununun türbeleri bulunmaktadır. Asırlardır dünyanın birçok ülkesinden olduğu gibi Türkiye’den de Caferi mezhebine mensup olanlar hatta diğer mezhep mensupları da bu mukaddes mekânlara kafilelerle ziyaret seferleri düzenleyerek onları ziyaret etmektedirler. İran dini müesseseleri bu ziyaretlere gelenlerin konaklaması için Hüseyniye olarak adlandırılan misafirhaneler tesis etmişler ve gelen misafirler bu misafirhanelerde ağırlanmaktadırlar. Masraflar ise ihsan adıyla bu müesseselerin bütçesinden karşılanmaktadır. Bu bir dini gelenek olarak asırlardır İran’da vardır. Aynı gelenek Irak’ta da sürdürülmüştür. Çünkü Irak’ta Kerbela’da Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin’in ve ailesinin türbesi, Necef’’te Hz. Ali’nin türbesi bulunmaktadır. Bu türbeler de aynı şekilde dünyanın dört bir yanından gelen kafileler tarafından ziyaret edilmektedir ve bundan sonra da bu ziyaretler için kafileler düzenlenecektir.
Iğdır’dan giden bu kafilenin de amacı bu ziyaretlerle beraber komşu olan bu ülkeyi kültürel ve sosyal yönden tanımak, bir bakıma da inanç turizmi kapsamında inanç kültürü alışverişinde bulunmak olmuştur. Böyle doğal bir amaç taşıyan seyahatin bilinçaltında şiddet, ajanlık aramak son derece yanlış, guru kırıcı ve psikolojik açıdan normal dışı bir davranıştır. Bu nedenle yapılan bu soruşturmayı aileler olarak şiddetle kınıyoruz.
Çocuklarımızın ekonomik ihtiyaçları zaten tarafımızca karşılanmış olup orada kendilerine verilen karşılıksız hizmet, belirttiğimiz gibi dini gelenek gereğince ziyaretçilere yapılan ihsan ve ikramdır. Bu hususa özellikle dikkat çekmek istiyoruz.Çocuklarımızın oluşturulan böyle olumsuz bir atmosfer içerisinde sorguya çekilmesi onların psikolojisini bozduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve her birimiz çeşitli alanlarda (öğretmen, mühendis, memur, esnaf vb.) çalışan ve Ülkemize hizmet eden, ülkemizi seven aileler olarak gururumuz kırılmış, itibarımız zedelenmiştir. Bu nedenle bu yanlış tutumu sergileyen görevlilerin sorgulanmasını ilgili mercilerden talep ediyoruz.
Biz çocuklarımızı bir nebze de olsa dünyaya açılmaları, farklı ve ortak dini, sosyal kültürlerle tanışmaları böylece ufuklarının daha da genişlemesi amacıyla böyle bir seyahate dâhil ettik. Benzer seyahatlerin Azerbaycan, Gürcistan gibi yakın ülkelere de düzenlenmesinin faydalı olacağı düşüncesindeyiz. Bundan muradımız, çocuklarımızı ileri görüşlü, erdemli ve varlığıyla ülkemizin varlığına katkıda bulunacak donanıma sahip bir şekilde toplumumuza kazandırmak olmuştur.
Sonuç olarak şunu diyoruz; Hürriyet Gazetesinde yer alan ve iyi niyetli olmayan haberinden dolayı bu gazeteyi şiddetle kınıyoruz. Ayrıca, çocuklarını manevi ve kültürel değerlerine, milletine, ülkesine bağlı, toplumu için gelecek vadeden bir birey olarak yetiştirme idealine sahip bilinçli aileler olarak doğru olmayan bu soruşturmayı da esefle kınıyoruz.
Bir yurttaş olarak en ağır olan “ajanlık” gibi ağır bir sıfatın hiçbir somut delile dayanmaksızın çocuklarımıza yakıştırılmasının demokrasi paketinin açıklanacağı bu günlere denk gelmesi de ayrı bir ironidir. Bundan sadece toplumumuzun milli ve dindi değerlerimizin göz ardı edilmesi bekleniyorsa bu gerçekleşmesi mümkün olmayan bir niyettir.”
Gözaltına alınarak ajanlıkla suçlanan Muhammet Ali Çıngıl’da”İran’a kültürel bir ziyaret yaptık İmam Rıza’nın türbesi ve kütüphaneleri gezdik 3 hafta kaldık dönüşte Doğubayazıt polisi bizleri durdurarak emniyete götürüp sorguladı. Bizlere sizler “İran ajanısınız eğitim aldınız “gibi suçlamalarda bulundular. Ellerinde hiçbir gözaltı yazısı yoktu sorduk göstermediler. Bu nasıl ajanlıksa 3 hafta içinde eğitim alıp ajan olduk.18 yaşından küçük çocuklar baskı yapılarak sorgulandılar. ”dedi.