TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile birlikte İran Meclis Başkanı Laricani'nin daveti üzerine bu ülkeye giden milletvekilleri, önemli görüşmelere ilişkin görüşlerini Zeynebiye TV'ye Tahran'da anlattı.
Türkiye-İran Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Osman Aşkın Bak'ın Zeynebiye TV'ye açıklamaları:
Bu coğrafyanın iki güçlü ülkesiyiz
TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek ile beraber, Sayın İran Meclis Başkanı Ali Laricani'nin, davetine icabetle Cumartesi günü Tahran'a geldik. Sayın Ali Laricani ile heyetler arası görüşmeler oldu ve başkanımızın görüşmesi oldu.
Ben AKP İstanbul Milletvekiliyim, Osman Aşkın Bak adım ve Türkiye-İran Dostluk Grubu'nun başkanıyım. Yıllardır Türkiye- İran iş konseyinde görev yaptığım için, İran 'a 10 yıldır, 50'nin üzerinde seyahatte bulundum. Bunların bir çoğu iş seyahatiydi. Bu iş seyahatleri sırasında, hem ticaretle, hem de bölgenin insanlarıyla, ekonomiyle ilgili çeşitli temaslarımız oldu.
Ben 2 yıldır, mecliste parlamenter olarak görev yapıyorum ve dostluk grubu başkanı seçildim, İran ile olan diyaloglarımdan dolayı. Türkiye ve İran iki dost ülke, biliyorsunuz, Kasr-ı Şirin Anlaşması'ndan beri bu iki ülkenin sınırları hiç değişmedi ve bu bölgedeki, bu coğrafyadaki iki güçlü ülke. Devlet geleneği olan, iki güçlü ülke.
Dolayısıyla bölgedeki sorunların çözümünde bu iki ülkenin de önemli roller üstleneceğini, geçmişte gördük, şimdi de böyle olacağına yürekten inanıyoruz. İran ve Türk halkı, birbirlerini bilen, tanıyan, seven, iki halk.
Yöneticilerimizin temasları iyi. Baktığımız zaman, bu görüşmelerde, bu temaslarda, Sayın Ruhani'yi ziyaret ettik, Sayın Rafsancani ile görüştük. Her iki görüşmede de, sayın başkanımıza ve bizlere, bölgedeki sorunların çözümünde Türkiye ve İran'ın ilişkilerini geliştirerek, daha sıkı temaslar kurarak, daha çok diyalog kurarak çözüme katkıda bulunabilecekleri ve barışa bölgedeki en büyük hizmeti bu iki ülkenin yapabileceğini ifade ettiler.
Bu doğru bir yaklaşım, doğru bir çözüm, çünkü, bu coğrafyanın üzerinde iki güçlü ülke, kaynaklarıyla, insan gücüyle güçlü iki ülke. Bunlar tarihte hep vardı. Hem İran tarihte vardı, hem de Türkiye, tarihte vardı.
Türkiye ve İran, bu bölgede demokrasiyi özümsemiş, yıllardır devlet geleneği olan iki ülke olarak, buradaki çözümlere katkıda bulunabilirler. Katkıda bulunmak için çok fazla diyaloğa ihtiyaçları var. Biz şunu gördük, buradaki parlamenter arkadaşlarla da görüştük, Sayın Hüseyin Sadr, İran Türkiye Dostluk Grubu Başkanı, kendisi Hoi milletvekili, onunla da, diğer arkadaşlarla da görüştük.
Diyalog ve barışa ihtiyacımız var
Biz istiyoruz ki, bölgede barış olsun. Bu bölgenin insanları mutluluk içerisinde yaşasın. Niye müslümanlar ölsün? Bakıyorsunuz, bu coğrafyada, hergün bombalar patlıyor, hergün insanlar ölüyor, niye müslümanlar ölsün? Niye müslümanlar daha refah bir ortamda yaşamasın? Niye demokrasinin geleneklerinden, nimetlerinden, güzelliklerinden faydalanmasın, niye daha iyi eğitim almasınlar, niye daha iyi hizmet almasınlar, niye daha iyi sağlık hizmeti almasınlar, niye dünya ile daha fazla entegre olmasınlar? Bakıyorsunuz, kaynaklarını iyi kullanamıyorlar, niye kullanmasınlar? Bakıyorsunuz, bölgede bir silahlanma var, kimyasal silah vs. hepsinin bu yörenin insanlarına zararı var.
Bakıyorsunuz, bir Irak işgali, milyonlarca insanın hayatına, pek çok insanın evlerinden uzaklaşmasına, hayatlarının kırılmasına, dağılmasına sebep oluyor. Peşinden bakıyorsunuz, Suriye'de 120 bin insanın ölmesi, ardından 4-5 milyon insanın sağa sola dağılması, ülkelere sığınması, bunların hepsinin sonucu. Niçin bu bölgede bu insanlar, niye müslümanlara bunlar oluyor, Müslümanlar niye birbirleriyle diyalog kurup daha güzel bir geleceğe yürümüyorlar? Niçin bunları yapmıyorlar?
Bizim milletimizin, halkımızın talebi bu, barış olsun, oranın insanları da gelişsin, refahları artsın. Özellikle Suriye ile Türkiye'deki insanların akrabalık ilişkileri var, çok yakın iş ilişkileri var, diyalogları var, biz oradaki insanların rejim tarafından öldürülmelerine, o kaos ortamında ölmelerine gönlümüz razı değil. Biz bunun için dünyaya haykırıyoruz. Niçin burada bir dram var, neden devam ediyor? Niye müslümanlar ölüyor, bakıyorsunuz, dünyanın diğer coğrafyasında Arakan'da yine müslümanlar, Filistin'de müslümanlar öldürülüyor. Niye müslümanlara? Niye müslümanlar birbirlerini tamamlayıp, desteklemiyorlar?
Dış güçler Türkiye'nin, İran'ın güçlenmesini istemiyor
Dolayısıyla biz inanıyoruz ki, Türkiye ve İran bu coğrafyada birlikte çalışarak ve ilişkilerini geliştirerek, hem siyasi ilişkilerini, hem ticari hem ekonomik, hem kültürel ilişkilerini geliştirerek, birbirimizi daha iyi tanıyarak, bu coğrafya için güzel işler yapacağımıza inanıyoruz.
Biliyorsunuz, bu Türkiye tarafından ilk resmi görüşme. Sayın dışişleri bakanımız, Sayın Ruhani'nin görevi devraldığı törene katılmıştı, onun dışındaki ilk resmi görüşme.
Sayın meclis başkanımız geldi, tabi çok dost ve kardeş ülkede, çok iyi karşılandık. Sayın meclis başkanımızla görüştük. Sayın Ruhani, Sayın Rafsancani ve bu sabah da teyit edildi, Sayın Rehber Ali Hamaney ile görüşülecek. Dolayısıyla, bir heyet için en üst düzey karşılama olarak değerlendirebiliriz.
İnşallah buradaki diyaloglar, meclisteki arkadaşlarımızla beraber, meclis başkanımızla beraber, bu karşılamanın sonucunda, elde ettiğimiz olumlu havayı bizde hem kendi parlamentomuza, hem kendi ülkemize taşıyarak, buradaki çözüme hizmet etmesini arzuluyoruz.
Biz her zaman kendi komşularımızla, sıfır sorun politikasını uyguluyoruz, ama bizim bu diyaloglarımızı bozmak isteyen dış güçler var. Bu coğrafyada Türkiye'nin, İran'ın güçlenmesini istemiyorlar. Güçlü bir Türkiye, onlar için bir sorun. Bizim ve devletimizin arzusu sıfır sorun, komşularımızla iyi ekonomik ilişkiler, ticari ilişkiler.
Sayın Abdullah Gül, Sayın Ruhani de ifade etti, BM toplantısı için Amerika'ya gitti, New York'ta toplantı süreci içerisinde, Sayın İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ruhani ile görüşecek. Kendileri de öyle ifade etti. Bizim yöneticilerimiz hem Sayın Erdoğan, hem de Sayın Abdullah Gül, bölgede barışın olmasını istiyor, müslümanların ölmesini istemiyorlar. Müslümanların daha mutlu olmasını istiyorlar. Müslümanların daha güçlü olmasını istiyorlar, müslümanların, vefa içerisinde yaşamalarını istiyorlar. Bu yönde ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.
İran'ın ben birçok şehrini gezdim, Tebriz, Urumiye, Reşd, İsfahan, Şiraz, Bender Abbas başta olmak üzere pek çok bölgesine gittim. İran ile işadamı olarak ticaret yaptım, hala dostlarım var, onları gelip görüyorum.
Bu süreç içerisinde de, ben inanıyorum ki, İran ve Türkiye arasındaki ticaret hacmi 30 milyar doları da aşacak. Birbirimize destek olmalıyız, birbirimize sarılmalıyız. Biz bu bölgenin en önemli iki ülkesiyiz, buradaki barışın iki temel direğiyiz, bu iki ülkenin yöneticilerinin, hükümetlerinin ve halklarının birbirlerini daha fazla kucaklaması, birbirini daha iyi tanıması, bu bölgede barışa daha fazla hizmet edecektir.
24 Eylul 2013