Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Caferiler?den İslam Dünyasına Çağrı (Foto)

İstanbul Halkalı Meydanı?nda toplanan binlerce Caferi, İslam coğrafyasını kan gölüne çeviren, ülkemizi kamplara bölen emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesi?ne karşı "barış, birlik ve direniş cephesiyle dayanışma" mesajları verdi. 

07 Eylul 2013
Caferiler?den İslam Dünyasına Çağrı (Foto)

Dünyanın gündemini meşgul eden Suriye’ye saldırı planlarının görüşüldüğü bu günlerde İstanbul Halkalı’dan emperyalist ve Siyonist planlara karşı “inadına barış ve birlik” sesleri yükseldi.

7 Eylül Cumartesi günü Halkalı Meydanı’nda toplanan binlerce Caferi, Amerika ve İsrail’i lanetleyen sloganlar atarak, onların oyunlarına alet olanları uyardı. Gösteride katılımcılara seslenen Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, emperyalistlerin bölgemize saldırması durumunda direniş cephesi saflarında yer alacaklarını belirterek "Şia, Zeyneb'i bir kez daha Yezit torunlarına esir vermeyi istemiyor. Gerekirse ben de gider, göğsümü Zeyneb'e siper ederim. Canımızda can oldukça Zeyneb (sa) bir daha esir olmayacak!" dedi.

Özgündüz'ün yanısıra Dünya Caferi Alimler Birliği Başkanı Ş. Hasan Karabulut, CAFERİDER Başkanı Av. Sinan Kılıç, Halkalı Yunus Emre Cemevi Başkanı Gazi Arslan ile birlikte çok sayıda Caferi alimi ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcisi katıldı.

"Kahrolsun Amerika, Kahrolsun İsrail" "Unutma Türkiye, Kardeşindir Suriye" "Amerikan Askeri Olmayacağız" "Şii Sünni Kardeştir, Vahabiler Kalleştir" "Mehmetçik İsrail'e Kalkan Olamaz" "NATO'cu Mücahit İstemiyoruz" "Hepimiz Zeyneb'e Abbas Oluruz" sloganlarının atıldığı gösteride Zeynebiye Medya Sorumlularından Kasım Alcan bir basın bildirisi okudu:

“Değerli Basın Mensupları

Vasıtanızla necip milletimize, şerefli dindaşlarımıza ve özgürlükçü dünya halklarına sesleniyoruz.

ABD, şimdiye kadar saldırdığı ülkelere kan, gözyaşı, kardeş kavgası, sefalet ve esaretten başka hiçbir şey getirmemiştir. İşte Libya, Irak, Afganistan, İnsansız Hava Araçlarıyla saldırdığı Yemen, Pakistan! Hepsinde kan, gözyaşı, sefalet ve kardeş kavgası yok mu?

ABD, Filistin İslam Topraklarını ve ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'yı işgal edip, Müslüman Filistin halkına soykırım uygulayan İsrail'in bütün bu işgal ve cinayetlerinin ortağıdır. Değil mi?

ABD, haklı Kıbrıs çıkarmamızda Türk katili ihtilalcileri desteklemiştir, değil mi?

ABD, Irak'taki Türklerin işgalden bu güne kadar katliama maruz kalmalarının, mülklerinin yağmalanmasının baş sorumlusudur.

ABD, Kuzey Irak'ta Türkleri koruyan şerefli Türk subaylarının başına çuval geçirmedi mi?

ABD, Azerbaycan Türklerinin Karabağ etrafında Türkleri katliam edip, topraklarını işgal eden, Türkiye'yi soykırımla suçlayan, sınırımızı tanımayıp, topraklarımızın bir kısmının kendisine ait olduğunu söyleyen maceraperest Ermeni devlet ve hükümetini destekliyor ve böylece bu Ermeni işgal, cinayet ve hezeyanlarının suç ortağıdır öyle değil mi?

ABD, meşum BOP projesiyle bütün İslam coğrafyasını ve bu cennet vatanımızı kan gölüne çevirerek bölüp-parçalayıp yağmalamak istiyor, öyle değil mi?

ABD, Amerikan kıtasında, Afrika'da ve Ortadoğu'daki bütün diktatörlerin destekçisidir, öyle değil mi?

ABD, bir asra yakın zaman dilimi içinde dünyada akan kan ve gözyaşının sorumlusudur, öyle değil mi?

ABD, ülkemdeki sağ-sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk kardeş kavgalarının ve de askeri ve sivil ihtilallerin planlayıcısı ve destekçisidir, öyle değil mi?

İngilizler, Osmanlı İmparatorluğunu yıkan organizasyonun baş mimarıdır, öyle değil mi?

İngilizler, öteden beri İslam Coğrafyasında mezhep çatışmalarını planlayandır, öyle değil mi?

İngilizler, Arabistan'da o gün İslam birliğini temsil eden Osmanlı İmparatorluğunu dağıtma planının önemli bir parçası olarak Tekfirci-Selefi-Vahhabi hareketini tesis edip, o gün bu gündür İslam ve Müslümanların başına bela etmişlerdir, öyle değil mi?

Bu Vahhabi-Selefi-Tekfirciler, şimdiye kadar Arabistan'da bulunan bütün İslami eserlerle birlikte, Osmanlıdan kalma ecdat eserlerini Sırpların yapmadığı kadar tahrip ettiler. Peygamberimizin Mekke'deki Vahiy evini yıkıp, yerine tuvalet yaptılar. Başta Hz. Hamza olmak üzre, bütün İslam şehitlerinin mezarlarını yerle yeksan ettiler. Hz. Fatıma, İmam Hasan ve diğer Ehlibeyt mezarlarını yıkıp, dağıttılar. Peygamberimizin mezarını yıkmalarını M. Kemal Atatürk önledi. Daha birkaç ay önce Hz. Cafer-i Tayyar'ın mezarını yaktılar. Büyük sahabi Hz. Hucr bin Udeyy'in 14 asırda çürümemiş naaşını, mezarını deşip çıkardılar. Bırakın büyük insanları, çocukların bile kuzu keser gibi boğazlarını kesiyorlar.

İnsan eti yiyecek kadar canavarlaşmışlar. Barışçıl çözümden yana olduğu için büyük Sünni alimlerinden Ramazan el-Buti'yi, Müftî-yi Âzam Bedrüddin Hassun'un oğlunu ve Afganistan eski Cumhurbaşkanı Burhaneddin Rabbani'yicanice terör ettiler. Kendileri gibi düşünmeyen Sünnilere karşı bile cinayet ve tecavüzde sınır tanımamaktadırlar.
Her Allah'ın günü camilere, türbe, okul, hastane ve önlerine gelen her yere bombalı saldırı düzenleyerek çocuk, kadın, genç, ihtiyar yüzlerce masumun kanını akıtmayı cihat sayan bir sapık, cani fırkayla karşı karşıyayız. Bunlar yalandır diyecek bir vicdan sahibi var mıdır?
ABD ve İngiltere, bu canilerin eliyle Suriye'yi çökerterek,İsrail'İn güvenliğini temin edip, İsrail'e karşı direniş cephesini çökertmek istiyorlar. Yalan mı?

Şimdi asıl soru şu:

1- Suriye'nin tarumar edilmesinden, Suriyelilerin mahvedilmesinden, Türk devlet ve milletinin ne gibi bir çıkarı olacak?

2- Türk devlet ve milleti, komşularının kan ve gözyaşı üzerinden çıkar sağlama peşinde olacak kadar asalet ve necabetini yitirmiş olabilir mi?

3- Bu nebbaş (kabir deşen), adam eti yiyen çakallarla cinayet, tecavüz ve sübyancılıkta sınır tanımaz, bu sapık cani güruh ve bölgemizle birlikte ülkemize de kan, gözyaşı, fitne ve parçalanmadan başka arzusu olmayan emperyalistlerle birlikte olma utancını Türk milletine yaşatmaya birilerinin hakkı olabilir mi?

4- Suriye ordusu hava saldırılarıyla etkisiz kılınabilirse, orada yaşanacak insanlık trajedisinin vebalini, bu asil milleti ortak etme yetkisini kim nereden almıştır?

5- İsrail'İ bölgenin önü alınmaz tek hakimi durumuna getirecek olan bir saldırganlığa Türk milletini maşa etmek için kim, nereden yetki ya da destur almıştır?

Evet, bütün bu bunları görecek basirette olan bu milletin kendisinin de nihai hedef olduğu bu saldırganlığın, kendisine karşı bir savaş olduğunu bildiği için bunun karşısındadır.
Emperyalizmin bu meşum emellerini kendi milli ve İslami birlik ve barışımızla boşa çıkaracağımıza inanıyoruz.

6- Türkiye Cumhuriyeti ve İran İslam Cumhuriyeti, Kuran-ı Kerim'in Hucurat Suresi'nin 9. ayeti gereğince el ele verip, Bahreyn ve Suriye'de derhal ateşkes sağlamaları, adil ve demokratik çözüm üretip, kan ve gözyaşını durdurmaları gerekmektedir. Bu iki devlet, bunu yapmaya muktedirdirler..

Ülkemiz, bölgemiz ve dünyamız için barış, huzur, onurlu yaşam ve güvenli hayat dileklerimizle.”

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.