Siyonist rejim İstihbarat ve Stratejik İlişkiler Bakanı Yuval Steinitz, İsrail Radyosu'na yaptığı açıklamada kimyasal silah saldırısı iddiasının doğru olduğunu ve saldırının Esad'dan geldiğini söyledi.
Steinitz, Beşar Esad yönetiminin son 2,5 yıllık süreçte ilk kez kimyasal silah kullanmadığını ileri sürerken, Esad'a yönelik uluslararası tepkileri de "yapmacık" olarak nitelendirdi. Esad'ı durdurmaya yönelik hiçbir adım atılmadığını savunan bakan, Suriye'deki BM heyetinin araştırmasının da ciddi olmadığını söyledi.
Rusya: Kimyasal saldırı muhaliflerden
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, 21 Ağustos sabahı muhalifler tarafından taşıdığı kimyasal belirsiz bir roketin Şam'ın doğusuna atıldığını belirtti.
Voice of Russia'nın haberine göre, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aleksandr Lukaşeviç, 21 Ağustos'un sabah saatlerinde, içerdiği kimyasalın bilinmediği ev yapımı bir roketin Şam'ın doğusuna atıldığını ileri sürdü.
Lukaşeviç, roketin geçtiğimiz Mart ayında Halep'in Han el-Asal bölgesinde kullanıldığı iddia edilen rokete benzediğini söylerken, "Moskova, neler olduğuna dair objektif ve profesyonel bir soruşturmanın önemli olduğuna inanıyor" dedi.
Kimyasal saldırı iddialarının, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni Beşar Esad'ın muhalifleriyle aynı safa çekmeye çalıştığı izlenimi uyandırdığını söyleyen Rus diplomat, Cenevre görüşmelerinin de değerinin azaltılmaya çalışıldığını sözlerine ekledi.
Lukaşeviç, saldırı iddiasından sonra yapılan propagandaya da dikkat çekerek, bölgedeki taraflı medyanın hemen bir enformasyon saldırısı başlattığını ve saldırıdan Esad yönetimini sorumlu tuttuğunu söyledi. Lukaşeviç, "Bütün bunlar önceden planlanmış bir provokasyonla karşı karşıya olduğumuz kanısını uyandırıyor" dedi.
İran: Terörist gruplar yapmıştır
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in, Türk mevkidaşı Ahmet Davutoğlu'yla yaptığı telefon görüşmesinde Suriye'de gerçekleşen kimyasal silah kullanımının arkasında Şam yönetiminin olamayacağını söylediği belirtildi.
İran Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, dün gece yapılan görüşmede, ikilinin Suriye'nin başkenti Şam kırsalında kullanılan kimyasal silah konusunu ele aldıkları belirtildi.
Kimyasal silah kullanımını kesin bir dille kınadıklarını söyleyen İranlı bakan, "Bu konu doğruysa kesinlikle hiçbir cinayetten kaçınmayan ülkedeki terörist gruplar tarafından gerçekleşmiştir" diye konuştu.
Konuyla ilgili Suriye yönetimine yapılan suçlamaları yersiz bulan Zarif, "Birleşmiş Milletler denetçileri Suriye'deyken ve Suriye hükümeti güçlü bir şekilde teröristleri geri püskürtmeyi başarabilmişken hükümet nasıl böyle bir eyleme başvurabilir. Bu eylem, çıkarlarını Suriye sorununu uluslararası boyuta taşımakta ve krizin tırmanmasında gören terörist gruplarca yapıldı" dedi.
İran'ın Ankara Büyükelçiliği'nin, Zarif ile Davutoğlu'nun telefon görüşmesine dair yaptığı yazılı açıklamada ise şöyle denildi:
"Şam kırsalında kimyasal silah kullanımı iddialarının ardından, 21 Ağustos 2013 günü İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu arasında telefon görüşmesi gerçekleşti. İki bakan Suriye'de kimyasal silah kullanımı meselesini ele alıp bu konuda görüş alışverişinde bulundu. Söz konusu telefon görüşmesinde İran İslam Cumhuriyeti'nin kitle imha silahların kullanımını reddeden kesin tavrına değinen Zarif, her türlü kimyasal silah kullanımını şiddetle kınadıklarını belirterek "Eğer kimyasal silah kullanımı ile ilgili haberler güvenilir kaynaklarca doğrulanırsa, bu kesinlikle hiçbir cinayeti işlemekten geri durmadıklarını gösteren terörist ve zındık grupların işidir" dedi.
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Suriye hükümetine yöneltilen kimyasal silah kullanımı suçlamalarıyla ilgili bazı batı medya organlarınca ileri sürülen iddialara değinerek, 'Suriye'deki krizin şiddetlenmesini ve bunun uluslararası bir krize dönüşmesini kendilerine çıkar olarak görüyorlar' dedi."
Davutoğlu: Suriye'de kırmızı çizgiler aşıldı
Suriye'de yaşandığı iddia edilen "kimyasal" saldırısıyla ilgili olarak konuşan Ahmet Davutoğlu, "BM'nin caydırıcı niteliği kaybolursa, otokratik rejimlerin cesareti artıyor. Maalesef Suriye'de bu caydırıcılık kayboldu." dedi.
Bütün kırmızı çizgiler aşıldı. Bu çizgileri koyan ülkelerin, bu çizgiler aşıldığında sorumluklarını yerine getirmesi gerekir.
Bu eşik şimdi de kimyasal silah. Aslında bu konuda daha önce üç kez uyarı yapıldı. Ama gerekli incelemeler yapılmadı. Bu konuda BM Güvenlik Konseyi artık kararsız bir tavır takınamaz. En şiddetli yaptırımlar uygulanmalı. Eğer şu an bunları yapmazsak, emin olun daha kanlı katliamlar gerçekleşecektir.
Suriye: Asılsız iddialar düştükleri çaresizliği yansıtıyor
Suriye Ordu ve Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı, dün ortaya atılan "kimyasal silah" iddialarına ilişkin "asılsız iddialar düştükleri çaresizliği yansıtıyor" açıklamasında bulundu.
Ordu ve Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı, "Suriyeli masumların kanlarının akıtılması suçuna ortak olan dezenformasyon ve fitne kanallarının bugün (dün) alışıla geldiği gibi yine asılsız ve gerçeklerden uzak iddialarda bulunarak, Suriye Arap Ordusunun Şam kırsalı bölgelerinde ‘kimyasal silah kullandığını’ öne sürdüklerini, bunun gerçek dışı olduğunu" duyurdu.
SANA'da yer alan habere göre, Komutanlık beyanında bu iddiaların tamamen asılsız olduğunu vurgularken, iddianın Suriye'ye yönelik medya savaşı yürüten kimi devletlerin çirkef medya saldırıları çerçevesinde geldiğini belirtti.
Haberlerin terör çetelerinin ağır hezimetlerini örtbas etme amacı taşıdığını ifade eden komutanlık, bunun "terör grupları ve arkalarında duranların düştükleri histerik durum, çaresiz çırpınmalar ve çöküşleri yansıttığını" ifade etti.
Fransa: 'Kimyasal iddiaları doğruysa...'
Fransa, Suriye'de "kimyasal silah" iddialarının doğru olması durumunda, uluslararası toplumun rejime karşı güç kullanması gerektiğini söyledi.
Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Suriye yönetiminin sivillere karşı kimyasal silah kullandığının doğru çıkması halinde, uluslararası toplumun rejime karşı güç kullanması gerekeceğini söyledi.
Fabius, Suriye'ye asker göndermenin gündem dışı olduğunu belirtirken, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin gerekli kararı almaması halinde, birilerinin başka şeyler düşünebileceğini söyledi. Fabius, bunların ne olduğunu açıklamadı.
22 Ağustos 2013